Sizi bu yazımda İstanbul`un kapıların gezdireceğim. Biliyorsunuz İstanbul`da birçok semtinin isminde kapı geçer. Bu isimler nereden geldiğini bu yazıda göreceksiniz.
Ortaçağ`ın en güçlü sur sistemine İstanbul sahipti. İstanbul`un etrafını kesintisiz bir hat boyunca 19,5 kilometre dolanan bu surların 400`e yakın kulesi ve 45 kapısı vardı. Kara, deniz ve Haliçolmak üzere üçbölümden oluşuyorlardı. Ve her bir bölümün kendine göre bir savunma mantalitesi vardı. Mesela surların en güçlü olduğu bölüm Kara surlarıyken en güçsüz olduğu bölüm deniz ve Haliçsurlarıydı. Bu surlarda deniz zaten önemli bir savunma yapısı oluşturduğundan 8-10 metrelik bir sur yükekliği bu alanları korumaya yeterli oluyordu. Ama Kara surları için durum böyle değildi. Kara surları hendek, içsur ve dış surdan oluşan 3`lü bir savunma sistemi ile çelik gibi korunup 5632 metrelik bir hat boyunca Yedikule`den Haliç`e kadar uzanıyordu.
İstanbul a giriş ve çıkışların yapıldığı yaklaşık 60 kapının birçoğu, adını bulundukları semt vermişlerdir.
ve Osmanlı döneminde İstanbul u çevreleyen Marmara , Haliç ve kara surlarındaki kapılar, sabah saatlerinde açılır ve akşam kapatılırdı.
yıllarca hizmet veren tarihi kapıların birçoğu günümüze kadar ayakta kalamasa da bulunduğu bölgeye verdiği isimle yaşamaya devam ediyor.
Bizans ve Osmanlı döneminde açılan Marmara surları üzerindeki kapılar şöyle:
- Yedikule de sahil yolu üzerindeki Mermerkule Kapısı ,
- Çevresindeki nar ağaçlarından adını alan Debbağ Kapı da denilen Narlı Kapı ,
- Bizanslıların Porta Psamatia dedikleri Samatya Kapısı ,
- Davutpaşa Kapısı ,
- Bizans döneminde Blanga veya Vlanga Kapısı , Osmanlı döneminde önce Yeni Langa Kapısı denilen Yenikapı ,
- Piri Reis in Bab-ı Kum adını verdiği, bir iskeleye ve kumluğa açılan ve günümüzde olduğu gibi 18. yüzyılda da şen meyhaneler in yer aldığı Kumkapı ,
- Küçük Ayasofya Kilisesi ne gidenlerin kullandığı, Osmanlı zamanında adı Kadırga Limanı Kapısı olarak değiştirilen Sofia Kapısı ,
Bizanslıların Porta Ferrata ve Porta Marina dedikleri, Osmanlı dönemindeki adı Çatladısu Kapısı olan Çatladıkapı . Osmanlı zamanında kapının adı 1532 yılında yaşanan depremde burçlarından birinin çatlaması üzerine Çatladıkapı olarak değiştirildi. Kapının önünde Türk cündileri cirit oynar, halk da alanın çevresini hıncahınçdoldurup müsabakaları izlermiş.
- Bizans Sarayına açılan Bukoleon Sarayı Kapısı ,
Topkapı Sarayı nın ahırlarına açılan Ahırkapı . Burada ahırların bulunduğu kaynaklarda yer alsa da kimi İstanbullulara göre bu kapının adı ahir (son) kelimesinden geliyor.
- Balıkhane Kapısı ,
Sepetçiler Köşkü nün yanında olduğu varsayılan Hasırcılar Kapısı . Kapının sur penceresinden sarayda boğdurulanların cesetleri denize atılırmış.
- Ayia Maria Hodegetria Kapısı ,
- Adını Bizans döneminin Mangana Sarayı ndan alan ve artık kapalı bulunan Mangana Kapısı ,
- Adını Bizans ın azizlerinden Ayios Yeoryios ten alan Aya Yorgi Kapısı ,
- Osmanlı döneminde açılan Demirkapı ,
- Osmanlı döneminde büyük olasılıkla değirmene açılan Değirmen Kapısı ,
Topkapı Sarayı nı korumak için yerleştirilen toplardan adını alan Top Kapı .
Kapı, Fatih Sultan Mehmet in yaptırdığı Saray-ı Cedid-i Amire adlı saraya da Topkapı Sarayı olarak adını verdi.
HALİÇ KAPILARI
Marmara dan Haliçin içine doğru uzanan surlar üzerinde bulunan ve çoğu günümüze ulaşamayan kapıların isimleri de şunlar:
- Eugenios Kapısı ya da Kentenarios Kapısı ,
- Osmanlı döneminde açılan Uğrakkapı ,
- Fatih Sultan Mehmet in açtırdığı ve bir zamanlar kıyıdaki yalıya gidilen Yalı Köşkü Kapısı ,
- Sirkeci deki Porta Veteris Rectoris ya da Porta Bonu ,
Türklerin Bahçekapısı veya Cıfıt/Cühut Kapısı da dedikleri Tersane Kapısı . Bu kapı mezbahaların bulunduğu alandaydı ve her gün burada yüzlerce hayvan kesiliyordu.
- Yeni Cami Kapısı ,
- Mısır Çarşısı cümle kapısının tam karşısına düşen Balıkpazarı (Perama) Kapısı ,
- Fetih ten önceki adı Porta Saint Jean de Cornibus olan Zindan Kapısı ,
- Osmanlılardan önce işkence yapılan bölgede bulunan Odun Kapısı/Porta Droungarion Viglae ,
Ayazma (Agisma) Kapısı . Eskiden, altından kentin lağım suları Haliçe aktığından buradaki iskele de Bokluk İskele olarak adlandırıldı.
Bizanslıların Porta Platea dedikleri Unkapanı veya Dakik Kapanı kapısından kente giren her türlü zahirenin içerideki kapan denilen toptancı pazarına taşındığı biliniyor.
- Osmanlılar zamanında açılan Yeni Cami Kapısı ,
- Tüfenkhane Kapısı . Evliya Çelebi, İstanbuldaki 5 baruthaneden birinin burada olduğunu yazmaktadır.
- Cibali Kapısı ,
- Porta İspigas ,
- Aziz Aya Teodosia nın adını alan Aya Kapısı ,
- Profitu Prodorumu Kilisesi Kapısı ,
- Bizans döneminde olmayan, Kanuni Sultan Süleyman ın açtırdığı Ayakapı ,
- Geride kapısı kalmasa da Porta Petrion , Porta Sidera , Pili Petriou adlarını bırakan Petri Kapısı ndan içeride eski zamanlarda Rum beyzadelerin görkemli konakları bulunuyordu.
- Porta Faros ve Porta Fenari diye adlandırılan Fener Kapısı . Kapının içve dış taraflarında Rum evleri, patrikhanenin ve metropolitlerin ikametgahları vardı.
- Diplofaros Kapısı ,
- Bizans döneminden kalan ve İmparatorluk Kapısı da denilen Basileos Kapısı ,
- Bizans dönemindeki adı Kinegion Kapısı olan Küngoz Kapısı ,
- Rumca saray anlamındaki palatiyon kelimesinin Türkçede Balat Kapusu na dönüşmesinden oluşan Balat Kapısı , Blahernai Sarayı na açılıyordu.
- Adını II. Beyazıt ın sadrazamlarından olan ve Yavuz Sultan Selim in öldürttüğü Atik Mustafa Paşa dan alan Atik Mustafa Paşa Kapısı , Bizans döneminde Ayia Anastasia Kapısı olarak biliniyor.
- Adını Ayvan Saray dan alan Ayvansaray Kapısı .
Osmanlı döneminde Bizans surlarındaki mahzenlere hayvan konduğu ve bu yüzden semte Hayvan Sarayı denildiği söyleniyor. Osmanlı buradaki Bizans sarayına kemerli yüksek bina anlamında eyvan denildiği için Eyvan Saray adı ortaya atılıyor. Kapının Bizans dönemindeki adı Kliomenes Kapısı .
- Dideban Kapısı , Bizans dönemindeki Ksiloporta Kapısı . Haliçsurlarının en uçnoktasındaki bu kapı bir ara Eyyub el-Ensari Kapısı adıyla da anılıyor. Osmanlı nın Farsçadan aldığı dideban, nöbetçi karakol, bekçi anlamına geliyor.
Kara surlarına açılan kapılar aracılığıyla, şehrin dışarı ile bağlantısı sağlanıyordu. Bu kapılar kullanım tarzlarına göre sivil ve askeri olmak üzre ikiye ayrılıyordu. Sivil kapılar halkın günlük rutin işleri için kullanılırken askeri kapılar askeri amaçlarla kullanılıyordu. Osmanlı zamanında askeri kapılara gerek duyulmadığı için askeri kapıların büyük çoğunluğu duvarlar örülerek kapatılmıştır. Ama kara surlarının kapılarının büyük çoğunluğu hala ayaktadır.
Günümüzde kara surlarının toplam 11 kapısı vardır. Bu kapılardan bazıları Bizans döneminden kalmayken bazılarını Osmanlı açmıştı. Kapılar adlarını Edirnekapı`da olduğu gibi ya gittikleri yoldan Mevlevihanekapı`da olduğu gibi ya civardaki ünlü bir yapıdan Belgradkapı`da olduğu gibi ya civarda yaşayan semt ahalisinden ya da Eğrikapı`da olduğu gibi şeklinden almıştır. 11. kapı olan Sonkapı 1990`larda açıldığından tarihi bir hüviyete sahip değil.
İstanbul un Haliçkıyısından Marmara kıyısına doğru olan kara surlarındaki kapılar ise şöyle:
- Blahernai Kapısı ,
- Porto Regia veya Regia Kapısı ,
- Adını eğriliğinden alan Eğri Kapı dan Tekfur Sarayı na giriliyor. Eğrikapı ile ilgili olarak tarihe geçen bir vaka da Topkapı Sarayı hazinelerinin en değerli objelerinden olan Kaşıkçı Elması nın buradaki çöplükte bulunması.
- Eğrikapı ile Edirnekapı arasında Saray Kapısı ve St. Callinique Poternası adlı örülmüş ve gömülü kalmış iki küçük kapı bulunuyor.
- Bizanslıların Pempton Kapısı dedikleri Sulukule Kapısı adını mahallede sakalarla yapılan su kavgalarından aldı.
- Bizans dönemindeki adı Rhesium Kapısı olan Mevlevihane Kapısı , günümüzde Mevlana Kapı olarak biliniyor. Kapının adı Osmanlı döneminde buradaki Mevlevi tekkesinden geliyor.
- Bizansların Porta tou Kalagru olarak adlandırdıkları Kalagru Kapısı ,
- Silivri Kapısı na Bizans döneminde Pege Kapısı denirdi. Kapının Grekçe kitabesinde Hayat verici kaynağın tanrıca korunan bu kapısı, dindar imparator İoannis ile imparatoriçe Maria Paleologos un ortak hükümdarlıkları döneminde 1438 (veya 1433) yılının Mayıs ayında Manuel Bryennios Leontari nin emeği ve harcamaları ile yapılmıştır yazılı.
Balıklı Ayazması nın karşısında bulunması dolayısıyla Bizanslılar zamanında Silivrikapı nın ayrı bir önemi vardı. İmparator Mihail Paleologos un generali Alexios Stategopulos 1261 yılında bu kapıyı zorlayarak şehre girmiş ve Latin İmparatorluğu na son vermişti. 1422 de 2. Murat İstanbul u kuşattığı zaman çadırını bu kapının karşısında, Balıklı Ayazması sahasına kurdu. Fatih in kuşatmasında da bu kapı karşısına 3 top yerleştirildi. Silivrikapısı, 1509 depreminde zarar görmüş ve 2. Beyazıt tarafından onarıldı.
Silivrikapı`nın önünde tıpkı Belgradkapı`da olduğu gibi iki savunma kulesi bulunur. Kapının yanında Bizans dönemine ait yaklaşık 1700 yıllık bir imparatorların mezar odası vardır. Silivrikapı`nın içtarafında, başınızı yukarı kaldırınca Osmanlıca bir kitabe görürsünüz. Kitabe 1585 tarihine ait olup üzerinde bir gürz bulunur. Gürze ve kitabeye dikkatlice bakın. Çünkü bu gürz, bir yeniçeri olup sarayda muhafızlık yapan Baltacı İdris Ağa`ya aittir ve eski devirlerdeki müsabakalarda rekor kıran sporcuların spor aletlerini duvarlara asma adetimizin bugüne kalan tek örneğidir ve yaklaşık 420 yıldan beri Silivrikapı`da asılıdır.
Yine kapının üzerinde 1438 tarihine ait bir Bizans onarım kitabesi var. Bu tür onarım kitabelerine surların birçok yerinde ve bir çok sur kapısında rastlamak mümkün.
Silivrikapı`nın girişinde hikayeleri epeyce ilginçolan iki mezar bulunuyor. Arazi tarafından girişte sağda Elekçi Dede mezarı ve solda Mehmed Haydar Efendi mezarı. Bu iki mezarın hikayesi özellikle dikkat çekicidir.
- Bizans döneminde Ksilokerkos Kapısı olarak bilinen Belgrad Kapısı
Osmanlı uzun zaman bu kapıya 'Kapalı Kapı' demiş. Çünkü Bizans döneminde takriben 12. yüzyılda kapı örülmüş. Ve yaklaşık 700 yıl kapalı kalmış. 1886 yılında aşağıda bulunan Balıklı Rum Hastanesi`ne geliş gidişi kolaylaştırmak için yeniden açılmış. Kapı adını bu civarda bulunan Belgrad göçmenlerinden alıyor. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Belgrad fethedildikten sonra bir grup Belgrad`lı esir İstanbul`a getirilmişti. Esirlerin esnaf olan kısmı bu kapı civarına yerleştirilmişti. Su yollarından anlayan kısmı ise Belgrad Ormanları`na yerleştirilmişti. Belgrad`lı esirler İstanbul`da iki ayrı noktaya isimlerini vermişler böylece.
Sur kapılarının yanlarında savunma kuleleri bulunur. Kapılar bu savunma kuleleri kullanılarak savunulur. Yedikule Kapısı`nda yoktu ama Belgradkapı`da bu iki savunma kulesini de görmek mümkün.
Belgradkapı`dan içeri girince kapının sağ ve sol taraflarında merdivenler bulunuyor. Bu merdivenler aracılığıyla surlara çıkabilir, İstanbul`un farklı bir panoramasını Belgradkapı`nın savunma kuleleri üzerinden izleyebilirsiniz.
- Bizanslıların Porta Auera/Güzel Kapı dedikleri Yaldızlı Kapı veya Altın Kapı bugün Yedikule Surları nın içinde ve ayakta duruyor. Yaldızlı Kapı , Bizans döneminde seferden dönen imparatorun şehre büyük bir törenle giriş yaptığı kapı olarak biliniyor.
Tamamıyle Marmara Adası mermeri ile kaplı, iki kuleli, üçgeçişli olan bu kapı İstanbul Surları`nın en görkemli kapısıdır. Bizans`ta zafer kazanan imparator ve komutanlar göğüslerini kabartarak şehre bu kapıdan girerlerdi. Altınkapı olarak adlandırılmasının nedeni vakt-i zamanında altın yaldızlarla bezeli olmasından kaynaklanır. Çünkü, zafer kazanan imparator ve komutanların şehre girdikleri kapı diğer kapılar gibi normal ölçülerde ve sıradan bezemeli olamazdı. Anıtsal olmalı ve altınla kaplanmalıydı. Yine vakt-i zamanında kapının görkemini artırmak için kapının üzerinde bir takım heykeller ve kabartmalar bulunuyormuş. Kuzey kulesinin köşesinde görülen bir kartal kabartmasının haricinde günümüze intikal eden başka herhangi bir kabartma ya da heykel bulunmuyor.
Kapının girişi, Yedikule Mezarlığı`nın içinde, otların arasında kalmıştır. Kapının heybetine Yedikule Zindanları`nın avlusundan da tanıklık edilebilir ama tavsiyem illaki mezarlığın içinden görmeniz yönünde. Altınkapı, gerçekten o zaman karşınızda arz-ı endam ediverir çünkü.
Bir de unutmadan Altınkapı, çıplak bir arazide kendi başına duran bir zafer takı olarak yapılmıştı. Günümüzdeki bir nevi otoyol gişe kapılarına benzetebiliriz. Altınkapı şuan ki surlarla bitişik görünümüne 413 yılında ulaştı. 2. Theodosius zamanında kara surları genişletilince, Altınkapı da surlarla birleştirildi.
padişahı 2. Mehmet in İstanbul un fethi sırasında ordularını konuşlandırdığı Topkapısı ve Edirnekapısı günümüzde de kentin önemli merkezlerini oluşturuyor.
Bizans`ta, imparatorların sefere çıkarken ya da seferden dönerken kullandıkları tören kapısıymış. O dönemdeki adı Harisius. Şimdiki adını ise zamanında, Edirne`den gelenlerin İstanbul`a girdiği kapı olduğu için almış. İstanbul`un fethindeki çarpışmalarda, ilk gedik bu kapıda açılmış ve Fatih`in, atının üzerinde şehre ilk girdiği yer olmuş. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, padişahların Eyüp Camii`nde kılıçkuşandıktan sonra şehre girmek için kullandığı kapı da yine burasıymış.
zamanında Edirne yönünden gelen sultan Edirnekapı dan içeri girer, çarşı meydanından başlayan uluyol kentin en büyük caddesi olarak Ayasofya Meydanı na ve sarayın Bab-ı hümayun denilen kapısına ulaşırdı. Bizans imparatorları gibi Osmanlı padişahları da sefere çıkarken askeri ve dini törenlerde zafer alaylarında daima bu yolu ve bu kapıyı kullanırdı.
Osmanlı`nın fethin getirdiği manevi önem nedeniyle el üstünde tuttuğu Edirnekapı, İstanbul`un en önemli camine birine sahip. İstanbul siluetine bakarsanız, şehrin 7 tepesinden 6`sında çok kıymetli camiler görürsünüz. Bunlardan biri de 6`ncı tepe olan Edirnekapı`da yükselen Mihrimah Sultan Camii. 16. yüzyıldan günümüze ulaşan Mimar Sinan imzalı bu yapı, Ü sküdar`da aynı adı taşıyan diğer camiyle karşılıklı yerleştirilmiş.
2. Mehmet, kuşatma sırasında karargahını Bizans taki adı Ayios Romanos Kapısı olan Top Kapısı önüne kurdu. En ağır top atışları da buradan yapıldı.
Topkapı ve Edirnekapı , İstanbul un fethinde önemli rol oynadı. Yeniçeriler, şehre bu iki kapı arasında açılan gediklerden girdi. Fetih gününün şiddetli savaşlarında Edirnekapı yakınındaki Antemiyus surunun son kule kapısından geçen yeniçeriler, içsurun üzerine çıktı. İçve dış sur arasındaki yeri müdafaa eden Bizans askerleri geriye bakıp Türkleri görünce kaçmaya çalıştı, fakat kalabalıktan Edirnekapı dan içeriye giremediklerinden birbirlerini çiğneyip ölü olarak yığıldılar.
Son Bizans imparatoru Konstantin de Topkapı nın içtaraflarında yapılan çarpışmalarda öldüğü biliniyor.
Bu arada, Galata daki Azapkapı ve Ü sküdar daki Paşakapısı da İstanbul un kapılı semtleri olarak günümüze kadar gelmişlerdir.