Kıyı hayatın dışına itilmiş, mahrumiyete düşmüş kişilerin sürüklendiği bir alandır. O yüzden ıssızdır ve pek dikkat çekmez. Tutunamayanların vatanıdır kıyı, merkezde kendilerine bir yer edinemeyenler kıyıya kaçar ve hayatlarını burada sürdürmeye çalışırlar. Duvarları yıkılmış, çatısı çökmüş ve nefesi tükenmiş evlerden sağ kurtulanların uğradığı yerdir burası. Enkazdan canlarını kurtaran insanlar, nefes alış verişlerinden kimsenin haberdar olmasını istemez ve yaşamlarını hiç dikkat çekmeden, fark edilmeden sürdürmek isterler.
Şehrin ruhunu hayatınıza taşıyan ve mavi tonlu neşesi ile enerjinizi yükselten kıyılar vardır bir de… Ciğerlerinize yosun kokuları ile ulaşan deniz kıyıları, mavi renkli esintileri ruhunuza ulaştıran bir köprüdür. İstanbul’u boydan boya yaran deniz, içine çekemediği insanları burada karşılar ve burada ağırlar. Kıyılar denizin bütün zenginliklerini taşıyan bir şehir gibidir ve bu şehre ulaştığınızda denizi sahip olduğu tüm zenginlikleri ile birlikte içinize çekersiniz.
Şehrin boğucu atmosferinden bunalan insanlar denize koşar ve göğüslerinde biriken buhranı dalgaların kucağına terk edip evlerine dönerler. Kıtalar ötesine uzanan bir ülke ve korkularınızı yıkayan bir iksirdir deniz, lakin heybeti büyüktür o yüzden merkezine kolay kolay ulaşamazsınız. Denizin hatırına geldiğiniz kıyılar ise herkese açıktır, buraya istediğiniz vakitte gelir, maviliklerin esintisini ve serinliğini soluma fırsatı bulursunuz. Herkesten, her şeyden bir parça vardır kıyıda ve insanlar kendilerine ait olan parça ile buluşarak hatıralarını tazelerler.
Kent yaşamında gün erken başlar, erken biter ve omuzlarınıza bırakılan yükü taşımaya çalışırken bütün gücünüzün tükendiğini hissedersiniz. Yorgunluğunuz arttıkça, enerjiniz cılızlaşır ve denizin dinginlik veren havasına ihtiyaç duyarsınız. Gürültüden, keşmekeşlerden, çatışmalardan, stresten ve zihninizi kirleten her şeyden uzaklaşır ve kıyıya koşarsınız. Doğal bir örgüye sahip olan kıyılar mütevazidir ve burada bir bardak çay ve maviye boyanmış bir tutum neşe ile yetinirsiniz.
Kıyılar zaman kavramının mavi tonunda aktığı mekânlardır, buraya günün erken vaktinde de karanlık bastırdığında da ulaşabilir ve denizin neşesine ortak olabilirsiniz. Gündüz vakti güneş ışıkları ile göz alıcı bir renge bürünen deniz, geceleri dalgalarla kucaklaşır ve ruhunuza buhar kokulu bir serinlik sunar. Burada karanlık korkutmaz aksine güç verir ve tefekkür ufkunuzun açılmasına yardımcı olur. Sessizlik tedirgin etmez, gürültü yormaz ve deniz bütün yorgunluğunuzu alır ve sizi ufukların ötesine taşır.
Bakışlarının sert olduğuna aldanmayın, kalbi yumuşaktır denizin ki, öyle olmasaydı, mavi renkli esintileri ile kıyıda durup size kucak açmazdı. Vefalı bir dosttur deniz, sırdaştır… Nice aşklara, nice gözyaşlarına, nice mutluluklara tanık olmuş ve kıyılarına umutları tükenmiş insanlar için avuç avuç sevgi bırakmıştır. Bakmayın kükremesine, kalbinde merhametten örülmüş yolları ve güneş renkli umutları vardır denizin.
İstanbul nüfusunun yoğunluğu nedeniyle stresi bulanan ve ağır dertler yüklenen bir şehirdir. İşçiler, öğrenciler, emekliler, memurlar ve gündelik hayatta pek karşılaşmadığımız elit kesim zihinlerini boşaltmak için kıyılara koşar ve burada özgürleşirler. Deniz makam, mevki, statü ayrımı yapmaz ve kıyıya gelen herkese neşesinden ve serinliğinden pay ayırır. Farklı iş kollarında çalışan insanlar kıyıda eşitlenir ve taze bir enerji ile evlerine dönerler.
Kıyılar sadece hayatla mücadelesi bitmiş balıkların savrulduğu bir alan değildir, martıların uçuştuğu, dalgaların vurduğu, kum tanelerinin ayrıştığı bir yol, serin suların başlarını yasladığı mekânlardır. İnsanlar kopmaktan korktukları şeyleri buraya bırakır ve vakti geldiğinde dönüp geri alırlar. Burada attığınız her adım yaşanmışlıklardan ve hatıralardan izler taşır o yüzden kıyıya terk edilenlere hürmet eder ve adımlarınızı sevgi ile atarsınız. Burada her şey birbiri ile ilişkilidir ve İstanbul’un kalbi denizde, denizin kalbi ise kıyılarda atar.