27- İstanbulluluk, kendimizin ve başkalarının zamanına saygılı olmaktır.
            Zamanı doğru kullanmayı bilmek en büyük marifet. Hele büyük şehirde yaşıyorsak. Burası İstanbul, sürprizlerin şehri. Hâla duruyor musunuz  ? Hadi saatinizi hemen beş-on dakika ileriye ayarlayın. Her zaman dakik olup başkalarından da dakikolmalarını bekleyelim. Mazeretin sonu yok çünkü.
            28-İstanbulluluk, şehrin yönetimine aktif olarak katılmaktır.
İstanbulluluk, seçimden seçime oy sandığının başına gidip, sonra toplumumuza karşı kayıtsız kalmak değildir. İstanbulluluk toplum hayatına hergün biraz daha artan bir ilgiyle katılmaktır. Toplumun her kesimine karşı kendimizi sorumlu tutma bilincimizi, herhangi bir sivil toplum kuruluşuna katılarak da sürdürebiliriz.
            Dilek ve şikayet kutuları da sağa sola dekor olsun diye  konmuyor.Bir İstanbullu olarak beğendiklerimizi, itiraz ettiklerimizi, hatta aptalca bulduklarımızı niçin hemen yetkililere iletmiyoruz? Bu şehrin daha yaşanılır olması inanıyoruz ki, biraz da bizim elimizde.
            29-İstanbulluluk, şehrin sadece bugününe değil yarınına da sahip çıkmaktır.
İstanbul`un eski sakinleri Boğaz kıyılarına çınar, yamaçlara selvi, tepelere de fıstık çamı dikermiş. Dedelerimiz, yalnız evlerinin bahçesini değil, şehirlerinin yamaçlarını bile ince bir peyzaj mimarisi zevki ile şenlendirmişler. Son on yılda çevre yollarının iki yanına dikilen ve ağaca dönen fidanlar ne güzel büyümüşler  ?Peki o halde, niye hemen mahallemizin muhtarıyla ya da apartman yöneticimizle görüşüp bu konuyu gündeme getirmeyelim? Ellerimizle dikeceğimiz bir fidan için bir parça da olsa toprak bulamayacak mıyız? Oysa doğa bizim kurduğumuz şehirler için ne kadar çok toprağı, yeşilliği fedâ etti...
30-İstanbulluluk, önce 'İstanbul Türkçesi'ne sahip çıkmak demektir.
İstanbul Türkçesi tabirini mutlaka duymuşsunuzdur. Ü çyüz milyonluk Türk dünyasının en duru, en zengin, en kibar Türkçesi bu şehirde konuşulur. İstanbul Türk dilinin payitahtıdır. Minarelerimiz kadar zarif, kubbelerimiz kadar sağlam olan bu argosuz ve işlenmiş dili sevelim ve özenle kullanalım. Unutmayalım ki, bir İstanbullu olarak İstanbul Türkçesi en değerli hazinelerimizden biri, belki de birincisidir.Kelimeleri seçişimizle, telaffuzumuzdaki dikkatle Türk dilinin en seçkin elçileri olmaya ne dersiniz  ?
      31- İstanbulluluk, sosyal dayanışma ruhunu taşımak ve gerçekleştirmektir.
Egoist miyiz? Asla değil. 1999`da yaşadığımız deprem felaketinde bu konuda iyi bir sınav verdik. Pek çok şeyden kendimizi mahrum bırakarak, ihtiyaçları olanlara yardım elini uzattık. Çuval çuval yiyecek, koli koli giyim eşyaları hazırladık. Bunları depremzedelere yetiştirmek, yaraları sarıp sarmalamak için adeta zamanla yarıştık. Mutlu olduk, mutlu ettik.  Şu koca İstanbul`da yardıma ihtiyacı olan o kadar çok insan var ki; Lütfen, karınca kararınca ihtiyacı olanlara yardıma devam; İnanıyoruz ki paylaştıkça zenginleşeceğiz;  
32- İstanbulluluk, gelecek kuşaklara    «   hoş sada  » bırakmaktır. 
İstanbullu olarak ecdadımızın bizlere bıraktığı cami,hamam,okul...gibi nimetlerden istifade ediyoruz.Peki,şehrin gelecek kuşaklarına kendimizden «   bir hoş sada  » bırakmayı düşünemez miyiz  ?Zengin olmasak ta ağaçdikme kampanyalarına fiilen katılabiliriz.Ya da açılmış olan bir banka hesabına ailemizin  bireyleri için ağaçbedeli yatırabiliriz.  «   Balık bilmese de, Halik  » bu hayrımızı bilecektir.
33-İstanbulluluk,İstanbul dışında yaşayanların da hakkıdır.
Türkiye`nin her yeri ile Türk ve İslam dünyası başta olmak üzere dünyanın bir çok yerinde «   İstanbul hatıraları  » babaannemizin ninnileri gibi bir ömür boyu söylenmektedir.Yolu, duygusu, düşüncesi,gözü... İstanbul`a uğramamış olan insan herhalde çok azdır.İstanbul gibi iz bırakan başka şehir var mı acaba  ?Bize göre,İstanbulu seven ve sayan,onunla kucaklaştıktan sonra yaşadığı yerlere dönen,onu içinde hisseden,ona kavuşmak arzusuyla yanıp tutuşanlarda bir bakıma İstanbulludur.
            34-İstanbulluluk, kentimizin sorumluluğunu taşımaktır.
Henüz New York, Saint-Petersburg ya da Yeni Delhi tarih sahnesinde yerini almamışken, İstanbul bölge ve dünya tarihine yön veren bir 'Başkentler Başkenti'dir. Sadece coğrafyası ile değil, tarihiyle de İstanbul insana evrensel bir sorumluluk yükler. Unutmamalı ki 'İstanbulluluk, dünyanın geleceğinde, şehrimizin sorumluluğunu beşikten mezara kadar taşıyabilmenin bilinci ve şerefidir.'