Irak’ta güzel gelişmeler de oluyor.
Asya'yı Avrupa'ya bağlayacak Kalkınma Yolu Projesi önemlidir
Basra Körfezi'ndeki Büyük Faw Limanı'ndan başlayıp Irak'ın kuzeyine doğru devam ederek Türkiye'ye ulaşacak proje, az değil 1200 kilometre uzunluğunda demir yolu ve kara yolu altyapısını içerecek.
Bizim için değerli bir gelişmedir.
Basra, Bağdat ve Musul'u içeren bir güzergahı takip ederek Türkiye'deki demir yolu ağına bağlanacak.
Irak ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkiler güçleniyor.
"Doğal ve beşeri kaynaklara sahip Irak'ta, tüm komşu ülkeler için temas noktası, kalkınma ve ortaklık bölgesi olma potansiyeli mevcut. Kalkınma Yolu Projesi'nde Türkiye'nin gösterdiği ciddi etkileşimden memnuniyet duyuyoruz.
Türk şirketlerinin Irak'ta kalkınmanın gerçekleştirilmesi noktasında önemli potansiyeli söz konusu. Bu şirketlerin Irak'ta altyapı çalışmalarındaki rolü de önemli."
Başbakan Şiya Sudani, Irak ile Türkiye arasındaki karşılıklı ilişkinin önemine böyle vurgu yapıyor.
Bağdat’ta bulunduğum süre boyunca özellikle Türk şirketlerininsavaş öncesinden bugüne çok sıkıntılar yaşadıklarını şahit oldum.
Bir tarafta Bağdat’ın büyüsü diğer tarafta ne yazıkki Amerika’nın onar mahve demokrasi değil yıkım projesiyle ağır bedeller Ödemiş silüeti duruyor.
Bir dönem doğunun paris’i olan Bağdat hala ayakta durmakta zorlanırken Türkiye komşusuna da büyük katkı için devrede.
Kalkınma Yolu Projesi'ni, Türkiye ciddi şekilde destekliyor.
Irak Başbakanı Muhammed Şii el-Sudani ve “hizmet hükümeti”: yollar, otoyollar ve hastaneler inşa etmek, enerji bağımsızlığını garanti altına almak için büyük anlaşmalar tamamlamak, Tahran'la petrol karşılığında gaz takası anlaşması yapmak ve üç yıllık federal bütçeyi geçirmek için Parlamentoyla birlikte çalışmak zorunda.
Irak hükümetlerinin yolsuzluk, ve siyasi irade eksikliği nedeniyle zayıflıkları var.
Iraklı liderler, kısmen tamamlanan veya hiç var olmayan binlerce proje için fonları boşa harcadı. Önceki başbakanlardan farklı olarak Al-Sudani, Hükümet Hizmet Sunum Ekibini kurarak proje sahalarına saha ziyaretleri yaparak uygulamalı bir yaklaşım içinde.
Irak'ta, el-Sudani'nin ulusun çıkarlarını gözeten dürüst bir lider olduğu, ancak iş oyunun kurallarına göre oynamaya geldiğinde sonuçta seleflerinden farklı olmadığı yönünde yaygın bir algı var: kendi gündemini, kendi işini yürüten elitlere devrediyor yorumları var.
Ülkedeki çeşitli etnik ve mezhepsel grupların orantılı hükümet temsilini sağlamak amacıyla 2003 yılında uygulamaya konulan kotaya dayalı siyasi sistem olan muhasasa'yı uygulamak da ip cambazlığından farksız.
Bizzat Bağdat’tan 2019 senesinde dönemin Dışişleri Bakanı ile katıldığımız gezide Türk Büyükelçisinin bu alandaki çoklu yapı ve yönetimde zorlandığına şahit oldum.
Muhasasa, aşiretlere ve etniklere bölerek, devlet kaynaklarını kendi çıkarları doğrultusunda manipüle etmeleri için bir yolyordam sağlayarak Irak'taki politika yapımını her düzeyde etkiledi.
Sistem özellikle Irak kurumlarının içindeki liyakati ve işe alma sürecini bozdu. El Sudani uzun zamandır kabinesini yeniden düzenleme ve düşük performans gösteren yetkilileri değiştirme niyetini dile getiriyor.
Ama bu zor.
İç siyaseti dalgalı Irak’da her 1-2 senede seçim var ve sonuç yok.
İlk bu karmaşa sistemi
1992'de konuşuldu Kuzey tarafında. Salahhadin'de batı grupları ile bir konferansta bir araya gelen bir grup sürgün Iraklı muhalif aktivist, Saddam Hüseyin'in Baas Partisi yönetimine alternatif olarak hükümet görevlerinin Muhasasa Taifia yoluyla bölünmesini veya mezhepsel paylaştırmayı önerdi. Buna göre, en üst düzey siyasi makamlar, görevdekilerin dini ve etnik kimliklerine göre tahsis edilecekdi ve Barı bunu Irak’ı kolay yönetme veya parçala-ve-yönetle formüle etti.
Bu kota sistemi, 2003 sonrasında, otuz beş yıllık iktidarın ardından Baas Partisi'ni ortadan kaldıran ABD önderliğindeki güçler tarafından benimsendi.
Evet Irak’ta Iraklıların hedefleri var.
2000lerde Erbil, Kerkük, Duhok, Selahaddin, Telafer gibi şehirleri gezerken de ne yazıkki 3 ayrı Irak resmine şahit oldum.
Batı Irak’ı fiilen dağıtmıştı.
Hatta Kuzey Irak Kapanı isimli yayınlanan kitabımda detaylı anlattım, ilgilenen dostlara okuma önerisidir.
Bugün sarmaldan çıkmanın en özel adı Kalkınma Yolu Projesi.
Türk devletinin maddi manevi katkılarını alkışlıyorum.
Ve proje de Iraklılar için büyük bir nefes borusu demektir.
Dostları için çalışan Türk diplomat ve yetkililerini de üstün çabaları için ayrıca takdire değer buluyorum.
Bağdat gibi diyar olmaz ne de olsa…