Bu yıl Milli Eğitim Bakanlığı tarafından not sisteminde radikal bir değişikliğe gidilerek ilkokul 1, 2, 3. ve 4. sınıflarda yazılı sınavlar kaldırıldı. Ancak, bu yeni yaklaşımın ülkemizin eğitim sistemine uygun olup olmadığı konusunda bazı endişeler de beraberinde geldi. Geleneksel sonuç odaklı sistemin yerine süreç odaklı bir değerlendirme modeline geçilmesi, hem öğretmenler hem de veliler arasında tartışmalara neden oldu.
Birçok uzman, süreç odaklı değerlendirmenin öğrencilerin gerçek başarılarını yansıtmak yerine, sadece süreci vurgulayarak asıl hedefi kaçırabileceğini savunuyor. Eğitimdeki temel amacın öğrencilerin bilgi ve beceri kazanmalarını sağlamak olduğunu söyleyen uzmanlar, yazılı sınavların kaldırılmasıyla birlikte, öğrencilerin gerçek anlamda ne kadar öğrendikleri konusunda net bir ölçütün ortadan kalktığını ifade ediyorlar.
Bu yeni sistem, öğrencileri sadece notlandırmak yerine, süreç içindeki gelişimlerini izlemeyi amaçlıyor. Ancak, bu süreç odaklı yaklaşımın öğrencilerin gerçek güçlü ve zayıf yönlerini doğru bir şekilde belirleme konusunda yetersiz kalabileceği endişesi var. Zira somut bir ölçüm aracı olmaksızın öğrenci başarılarını belirlemek, gelecekteki eğitim planlamalarında sorunlara yol açabilir.
Ayrıca, bu yeni sistemde öğrenci gelişim dosyalarının kullanılması, öğrenci başarılarının sübjektif bir değerlendirmeye tabi tutulmasına olanak tanıyor. Bu durum, öğretmenlerin ve velilerin öznel görüşleri doğrultusunda değerlendirme yapılmasına neden olabilir ki bu da adil olmayan bir sistemi beraberinde getirir.
Eğitim sistemindeki bu değişikliğin, öğrencilere sadece bilgi kazandırmak yerine, öğrenmeye olan ilgilerini de artırması hedefleniyor. Ancak, süreç odaklı bir değerlendirme sisteminin, öğrencilerin rekabetçi bir dünyada nasıl başarılı olacakları konusunda gerçekçi bir perspektif sunup sunmadığı konusunda da soru işaretleri bulunuyor. İlköğretim 4. sınıfa kadar herhangi bir şekilde sınavla tanışmayan çocuk 5. sınıfta birden sudan çıkmış balığa dönecek ve sınavla tanışacak. Ve o çocuğun önünde liseye ve üniversiteye giriş için geçmesi gereken önemli iki sınav duruyor olacak. O iki sınavda adeta bir yarış atına dönecek çocuk, çoktan seçmeli testlere gömülecek. Hâl böyle olunca süreç odaklı sistemin avantajlarının yanı sıra dezavantajlarının da hayli fazla olduğu görülüyor.
Sonuç olarak, eğitimdeki bu değişiklikle birlikte, süreç odaklı değerlendirmenin ne kadar etkili ve adil olacağı, gelecek yıllarda eğitim sisteminin başarısını ne yönde etkileyeceği merak ediliyor.