İletişimcilerden haber yapmaları değil haber vermeleri beklenir

Ülkelerde yönetenlerle yönetilenler arasındaki bilgilerin akışında, haberleşme ya da iletişim kanalları, toplumsal hayatın bütün boyutlarında, en hareketli alanı oluştururlar.

Abone Ol

Son yılarda çok hızlı bir gelişme gösteren bilgi kanalları, toplumun değişik katmanları arasında, uyumun ve düzenin sağlanmasında, çok etkili bir işlev yükleniyorlar. Onlar doğru haberlerle, yanlış haberlerin birbirine karıştığı bir dönemde, doğru haberi verme sorumluluğu taşıyorlar. 

Dünyanın her köşesinden haberler vererek siyasal sınırlara, geçmiş yüzyıllarda görülmeyen bir esneklik kazandıran iletişim kanalları, verdikleri doğru haberlerle, ülkeleri birbirlerine yakınlaştırırken, yanlış haberlerle birbirlerinden uzaklaştırıyorlar. Bu yüzden haberleşme kanallarına, doğru haberlerin özendirilmesi, yanlış haberlerin önlenmesi yolunda, öncülük yapma görevi düşüyor. Haber yağmuru altında kalan dünya, yanış haber değil, doğru haber istiyor.

Richard J.Barnet ve John Cavanagh “Küresel Düşler” kitaplarında, Amerika’nın öncülüğünü yaptığı, “Masal” dünyasını ele alıyorlar. Amerikan kültürüyle harmanlanan, doğrusuyla yanlışı birbirine karışan masal haberler, bulaşıcı bir hastalık gibi, bütün dünyaya yayılıyorlar. Milyarlaca insanın hem okur, hem yazar olarak yakından izledikleri, herkesin okumasına ve yazmasına açık, iletişimin masallar dünyasında, neler doğru, neler yanlış kimse bilmiyor.
   
İletişimdeki gelişmeler insanları, hiç ara vermeden haber üretmeye, haber tüketmeye zorluyor.  Azınlığın çeken iyi ve yapıcı haberlere değil, çoğunluğu etkileyen kötü ve yıkıcı haberlere önem veriliyor. İnsanlar doğru haberler arasına yalan haberler katarak, hem otokratik, hem demokratik ülkelerde yönetenlerin güçlerine güç katıyorlar. Doğrular engellerle karşılaşarak, çok yavaş yayılırken, yalanlar hiçbir engelle karşılaşmadan çok hızlı yayılıyorlar.

Doğru haber vermekten daha çok, yalan haber yapmaya odaklananlar,İngiltere’den Amerika’ya, Türkiye’den Endonezya’ya insanların kararlarını etkiliyorlar. Bu yüzden iletişimdeki gelişmeleri çok yakından izleyen bilge aydınlar, iletişim genç kuşaklar arasında afyon etkisi yaptığını, tedavi edilmesi gereken bağımlılığa yol açtığını  sürekli vurguluyorlar. İletişim dünyasını yakından gözleyenler, iletişimde en haberin, en çok kan dökülen haber olduğunu görüyorlar. 
   
Her gün milyonlarca yalan haberin dolaşıma girdiği, çığırından çıkan iletişim dünyasını aslına, hem başlarındaki,hem gönüllerindeki gözleri açık olanlar dönüştürürler.Ülkelerde özellikle çoğunluğu oluşturan kadınlar, doğru haberlerin peşinden, ne kadar hızlı koşarlarsa, yalan haberleri yayanların hızını o kadar azaltırlar. İletişim her saldırıya karşı koymayı başarır, ancak ilgisizliğe uzun süre dayanmayı başaramaz. İlgi iletimi yaşatırken, ilgisizlik öldürür. 
          
İletişimde amaç gerçekleri yansıtmaktan, yalanları inandırmaya dönüşürse, bütün taşlar yerlerinden oynarlar, ancak yok olup gitmezler.      
Haber yapmak için iletişim ilkelerini çiğnemekten çekinmeyenler, er ya da geç ortaya çıkan doğruya hizmet ederler.     
Gizliliğin olmadığı dünyada, yalanlar ne kadar hızlı yayılırlarsa yayılsınlar, uzun ömürlü olmazlar.