Güncel

İlber Ortaylı'dan deprem çıkışı! Sitem etti: "Hala gökdelenler dikiliyor!"

Marmara Denizi'nde 4,1 büyüklüğünde meydana gelen ve İstanbul ile çevre illerde de hissedilen depremden hemen sonra Prof. Dr. İlber ortaylı "İstanbul’da depremler" yazısını kaleme aldı.

Abone Ol

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nın (AFAD) resmi internet sitesine göre, Yalova'nın Çınarcık ilçesi merkezli 4,1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiği bildirildi.

Deprem, Marmara Denizi'nde, Çınarcık ilçesinin 8,52 kilometre açıklarında saat 23.53'te gerçekleşti. AFAD tarafından yapılan incelemeler sonucunda depremin derinliği 11,18 kilometre olarak tespit edildi.

Yalova'nın Çınarcık ilçesinde meydana gelen ve İstanbul başta olmak üzere birçok ilde hissedilen 4,1 büyüklüğündeki deprem sonrası Prof. Dr. İlber Ortaylı Hürriyet Gazetesi'nde dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

Yazı'dan öne çıkanlar şöyle;

"Marmara sahillerinde denizin önce 200 metre çekildiği, ardından şiddetli dalgaların geldiği yazılır. Benzer büyüklükte depremler için İstanbul’da gerekeli tedbirlerin alınmadığı görülüyor.

Konstantinopolis jeolojik özellikleri dolayısıyla Küçük Asya ve İstanbul denen köprü yarımadanın en sorunlu bölgesindedir. Tarihinde çok yıkıcı depremler hatta tariflere göre tsunami içeren felaketler yaşamıştır. Miladi 557 yılı 14 Aralık gecesi, yani Doğu Roma’nın büyük imparatoru Justinianus’un hükmettiği dönemde ise çok ağır bir deprem yaşadı. Bu deprem daha evvelki 10’ar yıl içinde öncülleriyle biliniyordu. 533, 541, 545, 547551 ve 554 yılları.


‘1894 Depremi’nin İstanbul’daki yıkıcı etkisi fotoğraflara böyle yansımıştı.

İstanbul’u Osmanlı zamanında sarsan depremlerden sonuncusu Fatih Camii’nin büyük hasar görmesine sebep olan 19. asırdaki “1894 Depremi” dediğimiz hemen hemen 130 yıl evvelki depremdir. Marmara sahillerinde denizin önce 200 metre çekildiği, ardından şiddetli dalgaların geldiği, kıyıdaki kayık ve teknelerin parçalandığı yazılır. Söylentiler bir yana; bu konuda Fatma Ürekli’nin “İstanbul’da 1894 Depremi” (İletişim Yayınları) kitabına muhakkak uzmanların, yöneticilerin, şehir plancılarının göz atması gerekir. Büyük bir depremin İstanbul’a nasıl tahribat verdiği, yakın çevredeki il ve ilçelerin bu afetten nasıl etkilendiği ve hasar tespit çalışmaları detaylı şekilde anlatılıyor. 129 yıl önce yaşanan “büyük afet”le ülkemizde her deprem sonrası yaşadıklarımız arasındaki ilginç benzerlikleri ortaya çıkarmasıyla insanı sarsan bir eser.

Benzer büyüklükte depremler için İstanbul’da gerekeli tedbirlerin alınmadığı görülüyor. En büyük tedbirsizliklere yol açan ve kontrol imkânı olmayan gökdelenler hâlâ dikiliyor. Şehrin nüfusunun artmasını önleyecek tek tedbir ise sanayinin ve bazı faaliyetlerin Anadolu’ya taşınmasıdır. Bu ciddi planlanma gerektiren konunun ancak sadece sözü ediliyor, girişim görülmüyor. İnsanların hayat ve geleceklerini İstanbul’da görmesiyle deprem felaketinin önlenemeyeceği, daha doğrusu muhtemel bir depremde büyük kayıpların yaşanmasının önlenemeyeceği açıktır."