İki pazar ekonomisi arasında denge etikle sağlanır 

Abone Ol

İki binli yılların ilk çeyreğindeki gelişmeler, yirminci yüzyıla damgalarını vuran, “Marx, Engels, Lenin” üçlüsünün yanıldıklarını gösteriyor.

Dünya artık Kapitalizmden sonra Komünizmin gelmeyeceğini biliyor. Asya’da Komünizmi, Avrupa’da Kapitalizmi besleyen kaynaklar bir bir kuruyor. Dünyaya eşitlik getireceğini söyleyen Komünizm, özgürlük sözü veren Kapitalizm kimseye güven vermiyor. Yağmalamaya dayanan bütün “İzm”ler, dünyanın gündeminde yer almıyorlar.

Küreden kareye dönüşmenin hız kazandığı dünyada, Michel Albert’in “Capitalisme Contre Capitalism” kitabında, ekonomi dünyasındaki gelişmeleri, ayrıntılı olarak ele alıyor. Artık dünyada Amerika’nın öncülüğünde Kapitalist, Rusya’nın öncülüğünde Komünist ülkeler savaşmıyor. Ekonominin her alanında, köklü dönüşümler yaşanıyor.  

“İki Kapitalizm”den daha çok, “İki Pazar” ekonomisi görülüyor. Her ülkede Amerika’nın ve  İngiltere’nin başını çektiği “Pazar” ekonomileriyle, Almanya’nın ve Japonya’nın peşinden sürüklediği “Pazar” ekonomileri yarışıyor. Yarış yeni etik boyutlar kazanarak devam ediyor. “Serbest Pazar” ekonomileri, “Etik Pazar” ekonomilerine dönüşmeye zorlanıyorlar.   

İlk insanlarla başlayan ekonomik sorunlara çözüm aramada yöntemler, dönemden döneme değişirken sorunlar değişmiyor. Yeni yüzyılda belirleyicilik, ekonomik değerlerden kültürel değerlere kayıyor. Kazançlarına bakan tek boyutlu kuruluşlar güçlerini yitirirken, toplumsal kazançlara önem veren, çok boyutlu kuruluşlar önem kazanıyorlar. 

Kare dünyanın bilge aydınları, ekonomik gelişmeleri yakından izleyerek, can yakıcı sorunların, üstesinden gelmeye çalışıyorlar. Onlar çözümü, Amerika gibi tüketimde, Almanya gibi üretimde aramıyorlar. Ve bütün krizlerin üretmeden tüketme peşinde koşan, kazanmada ilke ve sınır tanımayan, açgözlülerden kaynaklandığını biliyorlar.

Tüketimi ve üretimi kutsallaştırmayan bilgeler, Ekonomi’yi üreticilerin ve tüketicilerin buluştuğu "Pazar"ı, etik ilkeler ışığında  inceleyen bilim olarak görürler.