Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Dursun GÜRLEK
Dursun GÜRLEK

İki cesur yazar: Süleyman Nazif ve Nizamettin Nazif

Yakın tarihimizin en cesur kalemlerinden biri de hiçşüpheniz olmasın ki Mehmet Akif’in aziz dostu Süleyman Nazif’ti.

Merhum en büyük cesareti yabancıların İstanbul’u işgal ettiği sırada gösterdi. ‘Kara Bir Gün’ başlığıyla kaleme aldığı makale ‘Hâdisat’ gazetesinde siyah çerçeveli olarak yayımlandı.

Bu makale, işgalcilere karşı İstanbul halkının ilk isyan hamlesi oldu. İbrahim Alaaddin Gövsa’nın anlattığına göre, Fransız işgal komutanı Franchet d’Esperey, Beyoğlu Levantenleriyle, Rum azınlıkların alkışları ve küstahlıkları arasında İstanbul’a girmişti.

İşgal ordusu büyük caddelerin köşe başlarını askeri birliklerle tuttuğu gibi, Galata Köprüsü’ne yaklaştırdığı savaş gemilerinin toplarını da İstanbul tarafına çevirmişti.

Bu korkunçve tehdit edici manzara bile Süleyman Nazif’i susturamadı, kelimeleri birer mermi gibi kullanarak işte bu ‘Kara Bir Gün’ başlıklı makaleyi yayımladı.

Durumu öğrenen Fransız işgal komutanı fena halde öfkelenerek, onu derhal yakalayıp kurşuna diziniz, emrini verdi. Daha sonra ne olduğunu mu öğrenmek istiyorsunuz?

Ben de size merhumla ilgili kitapları okumanızı tavsiye ediyorum.

Nizameddin Nazif Tepedelenlioğlu’na gelince, bu zat kelimenin tam anlamıyla cesur ve ataktı. Babıali’de ‘Deli Nizam’ diye anılıyordu. Hatta bununla ilgili şöyle bir esprisi de vardır: Uydurukçanın hızla yayıldığı o yıllarda ‘nizam’ yerine ‘düzen’ kelimesi teklif edilince tepesi atan üstad, ‘Yahu, bana adıyla sanıyla Deli Nizam derler. Şimdi ‘nizam’, ‘düzen’ olunca ben de ‘Deli Düzen’mi olacağım?’ diye sormuştu. Merhumun deli dolu, ama muhtevası bilgi dolu bir üslupla kaleme aldığı makaleler gerçekten de cesaret örnekleriydi. ‘Ordu ve Politika’, ‘Sultan Abdülhamid ve Komitacılar’ isimleriyle yayımladığı iki kitap, yakın tarihimize ışık tutan iki parlak projektördü.

Aslında eski bir CHP’li olan Nizameddin Nazif Bey, son devrin din mazlumlarından söz ederken de aynı cesareti ve şehameti gösterdi. Sözde bir takım din adamlarının, korkak bazı hocaların dahi öcü görmüş gibi kaçtıkları, adını bile ağızlarına almaktan çekindikleri Bediüzzaman Said Nursi hakkındaki yazıları müfterilerin suratında tokat gibi patladı. Keza Abdülhamid, Vahideddin ve Ayasofya konusunda yaptığı neşriyat da tam anlamıyla ezber bozdu. Ne yazık ki, cesaret örneği olan bütün bu yazılar hâlâkitaplaştırılmadı, gazetelerin tozlu sayfaları arasında unutulup gitti.

Yukarıda söylediklerimi teyit edici mahiyette olduğu için kısa bir iktibasta bulunmak istiyorum. Merhum Egun Göze, ‘Gözümle ve Gönlümle Tanıdıklarım’ ismiyle neşrettiği kitapta Nizameddin Nazif’e de yer veriyor ve yazısını şöyle bitiriyor:

‘Amma bu renkli insan, kendisine “deli” denmesine memnun olan bu seciye, öyle işler de yapmıştır ki, akıllıyım diyen nice kişi ya yapmayı delilik saymıştır yahut da yapmaya cesaret gösterememiştir.

İşte bunlardan ikisi;

27 Mayıs öncesi hummalı günler. Said-i Nursi Anadolu’da seyahate çıkmış, herkesle helalleşiyor. 27 Mayıs da yaklaşıyor. Bir gün Said-i Nursi’nin vefat haberi gelir. Haberin kendisini koymak bile mesele. İşte o zaman Nizameddin Nazif Tepedelenlioğlu isimli zat, nam-ı diğer Deli Nizam çekiyor başlığı “Tanıdığım Bediüzzaman Said-i Nursi Efendi” yazıyor ona ait hatıralarını ve gönderiyor yazıyı Hürriyet’e.’

Yazı aynen çıkıyor.

27 Mayıs’tan bir sene geçmiş. Bu sefer Peyami Safa vefat etmiş. Ruslar Moskova’da, bizim komünistler İstanbul’da bayram yapıyorlar. Bir büyük antikomünist ölmüş, bir düşmandan kurtulmuşlar. O zaman da İstanbul’da sıkıyönetim var. Ve ihbarlar da var, cenazede hadiseler olacak diye. Onun için cenaze büyük tedbirler arasında sessiz sedasız kaldırılıyor.

Mezar başında kimse konuşturulmak istenmiyor. Herkes suskun.

İşte o zaman da Nizameddin Nazif ortaya çıkıyor ve “Şimdi kimi toprağa verdik biliyor musunuz?” diyerek konuşmaya ve kimsenin o gün söylemeye cesaret edemeyeceği şeyleri söylemeye başlıyor.

Allah rahmet etsin hepsine; ‘

Şöyle bağlayayım:

Deli Nizam’ın akıllı sözleri, akıllara durgunluk veriyor. Ben de Ergun Ağabey gibi dua edeyim.

Mekânı cennet olsun!..

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER

ÖNE ÇIKANLAR