Kültür - Sanat

Hayalden Hakikate Müstekim Akdoğan Resim Sergisi, Üsküdar'da resimseverleri bekliyor

Başarılı ressam ve fotoğrafçı Müstekim Akdoğan'ın, 4 Eylül’de açılan ve 17 Eylül’e kadar Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde resimseverleri bekleyecek olan Hayalden Hakikate Resim Sergisi, sanatçının yaşadıkları ve hayal ettiklerinin tuvale yansımasının hikayesi…

Abone Ol

1972 yılında Rize’de doğan Müstekim Akdoğan’ın resim sevdası, henüz okula sıralarına varmadan başlamış. Daha o zamanlarda gördüğü bir insanı hafızasında tutarak kara kalem portresini çizebildiğini söyleyen başarılı ressam, resim alanında herhangi bir eğitim almamasına rağmen bu anlamda kendini bitmeyen azim ve büyük bir emekle geliştirebilmiş nadir sanatçılarımızdan biri. 

HAYALDEN HAKİKATE MÜSTEKİM AKDOĞAN RESİM SERGİSİ

Üsküdar Belediyesi’nin talebi üzerine 4 Eylül’de açılan ve 17 Eylül’e kadar, Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde resimseverleri bekleyecek olan “Hayalden Hakikate Resim Sergisi", sanatçının yaşadıkları ve hayal ettiklerinin tuvale yansımasının hikayesi…

Peyzaj ağırlıklı bu kişisel sergide başarılı ressam, Karadeniz’in eşsiz güzellikte doğasına vurgu yaparak, sanatseverlere bir nebze olsun ferahlık ve huzur dolu görsel mutluluğu hissettirmeyi amaçlıyor.

Başarılı ressam Müstekim Akdoğan, sanatçının yaşadıkları ve hayal ettiklerinin tuvale yansımasının hikayesi olan “Hayalden Hakikate” resim sergisine neden bu adı verdiğini, şu sözlerle açıklıyor:

“Hayalden Hakikate" ismini kullanmamın temel nedeni, hayalimdekileri resmetmiş olmam aslında. Anlatılanları, eski hatıralarımı, çocukluk günlerimi veya çok eskiden görüp de hafızamda kalanları resmettim. Bana göre resim, fırça ile hikaye yazma sanatıdır. Bu nedenle "Hayalden Hakikate" şeklinde bir isim koydum.”

Resmin hayatındaki yerinin çok büyük olduğunu söyleyen Akdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Portre ve modern resim alanlarında çocukluğumda başladığımı resim yolculuğunu 40 yıldır sürdürüyorum. Eğitim falan da almadım. Sürekli olarak kendime ait resim atölyemde çalışmalarıma devam ediyorum. Zaman zaman da böyle sergiler açıyorum Bu da benim beşinci sergim. Üsküdar Belediyesi'nin talebi üzerine böyle bir sergi gerçekleştirmiş oldum.” 

Ressamlığının yanı sıra fotoğraf sanatçısı da olduğunu söyleyen başarılı ressam, kimi zaman çektiği fotoğrafları da resmettiğini söylüyor. Resimlerinde daha çok doğanın vurgulandığı peyzajların bulunmasının, Karadeniz’in eşsiz doğasında geçirdiği çocukluk yıllarının bir getirisi olduğunu dile getiren Akdoğan, resme nasıl başladığını şu sözlerle aktardı:

“Ben Rizeliyim, memlekette bulunduğum köy ortamında sanat adına herhangi bir faaliyet yoktu. Bu, tamamen kendi kendime geliştirdiğim bir sanat dalı oldu. Gördüğüm birini resmedebiliyordum. O zamandan başlamış aslında. Kendi kendime, eğitim almadan, herhangi bir destek de almadan bu yönümü geliştirdim diyebilirim. İlkokula gitmeden başladım çizmeye, ortaokuldayken fotoğraf çekmeye başladım. Mevcutta yaptığım resimlerle beraber portreye daha çok ağırlık verdim.”

Oluşturduğu sanat eserlerinde yalnız resim yeteneğiyle yetinmeyip tuvalinden çerçevesine kadar tüm üretim süreçlerinde aktif olan başarılı ressam bu muazzam yeteneğini şöyle ifade etti:

“Ahşap üzerine de çalışmalarım var. Mesela atölyemde resim tuvallerimi, resimlerimin çerçevelerini kendim yapıyorum. Yani benim atölyeme bir kereste, bir tuval bezi ve yağlı boyalar gelir. Ondan sonra eser olarak çıkar. Resimlerimin her aşamasında kendi emeğim söz konusudur. Bütün üretim süreçlerine hakimim ve bunu yapmaktan keyif alıyorum bazen ahşaptan kendim resme göre çerçeve yapıyorum ve o çerçeveyi resmin temasına göre boyatarak ortaya güzel bir eser çıkarmaya çalışıyorum. Benim hayatım sanat diyebilirim. Bu nedenle sanatın her aşamasında olmayı arzu ediyorum.”

Bunu “özgürce üretebilmek” adına yaptığını söyleyen ressam Akdoğan, “Özgür beyinler ancak sanat üretebilir.” diyor ve ekliyor: “Bu özgürlüğü kendimde bulmak adına resimlerimin her şeyini kendim yapıyorum. Dışarıdan tuval aldığım çok istisnadır.” diyor.

Üretmeyi yaşam biçimi haline getiren ve tatilde bile tuvallerini yanında taşıyan ressam, gittiği her yere karakalem çantasını da götürüyor, hiç boş durmuyor. 

Daha çok yağlı boya yaptığını söyleyen sanatçı bunun sebebini şu sözlerle açıkladı:

Yağlı boyanın uzun vadede kalıcı olduğunu biliyorum. Bunu alan kişinin de uzun vadede bundan fayda sağlamasını istiyorum. Yani görsel anlamda ona mutluluk versin istiyorum. Benim için sanat, insanları estetik bir görsellik ile mutlu etmek, görsel anlamda onlara keyif vermek… Resimlerimde hikaye anlatmayı ve herkesin kendi hikayesini görmesini ve insanların kendilerinden bir şeyler bulmasını isterim. Mesela, benim resmime bakan birinin o resimde geçmişindeki bir hatırayı ya da hayalindeki bir yeri anımsaması beni çok mutlu eder. Bir kişiye, bunu hissettirebilmişsem bu, bana ayrı bir manevi keyif verir. 

Bu sözlerden de anlaşılacağı üzere ressam Akdoğan, faydacı bir yaklaşımla çizdiği resimlerini realist ile modernist bir çizgide oluşturuyor ve herkesin anlayabileceği, herkese hitap edebilecek, herkese keyif verebilecek resimler yapmayı tercih ettiğini söylüyor. Toplumumuzun bakış açısının da resimlerini şekillendirdiğini söyleyen başarılı ressam, bu durumu da şu sözlerle açıklıyor:

"Soyut resim de çalışabilirim ama o zaman insanlar, 'Burada ne anlatıyor acaba?' diye sorguluyorlar. Ben, insanların kendilerinden bir şey bulmasını arzu ediyorum, böyle olunca kendim de bunu yapmaktan keyif alıyorum."

(SUZAN BALLIDAĞ)