Mustafa Pekşen ilk gençlik yıllarında gönlünü kaptırdığı hüsn-i hat sanatına 50 yaşından sonra kâmilen başlama imkânı bulan, bununla birlikte eskilerin, 'kâbili irşâd olan üstad olur üstad'dan fehvasınca kısa sürede mühim mesafeler kat eden bir sanatkâr.

Depremde İskenderun`daki evleri büyük hasar alan, bununla birlikte Hat Sanatı Atölyesi`nin geçtiğimiz Pazar günü düzenlediği 2023 Depremi Bağış Müzayedesi`ne destek olmaktan imtina etmeyen Hattat Mustafa Pekşen ile içinden deprem ve dahi yazı sanatı geçen bir e-sohbet gerçekleştirdik.

Mustafa Pekşen uzun yıllar Peygamber Ocağı`na hizmet etti;

Evvelemirde muhatabımızın kısa özgeçmişine nazar edelim. Mustafa Pekşen 1961 yılında İskenderun`da dünyaya gelmiş. İlk, orta ve lise tahsilinden sonra memleketinin hemen yakınında Adana`da üniversite tahsiline başlayarak 1981 senesinde Çukurova Ü niversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü`nden mezun olmuş. Yedeksubay olarak başladığı askerlik hizmetinde teskere bırakmış ve böylelikle Peygamber Ocağı`na uzun yıllar hizmeti sebkat etmiş. 2012 yılına gelindiğinde TSK`dan (Genelkurmay Denetim Başkanlığındaki son görevinden) Kıdemli Albay Rütbesi ile emekli olmuş.

`height=
Kıdemli Albay Mustafa Pekşen

Mustafa Pekşen, 1979 yılında üniversite tahsili gördüğü esnada Hattat Mustafa Halim Özyazıcı`nın ve Hattat Hamid Aytaç`ın talebelerinden Sami Kanalıcı ile tanıştığında gönül iklimine yazı sanatı düşmüş. Bununla birlikte 1981`de TSK`ya intisabı nedeniyle bu sanata ara vermek zorunda kalmış. Emekli olur olmaz, ikamet ettiği Ankara`da Hattat Kadir Sakoğlu ile tanışıp 16 Aralık 2012&ndash 8 Haziran 2014  tarihleri arasında iki dönem halinde Türkiye Diyanet Vakfı Ankara KAGEM`de sülüs ve nesih müfredat ve mürekkebât meşklerini ikmal etmiş. 

2014 yılında ayrıca Abdurrahman ve Seyit Ahmet Depeler Hocalardan rik`a ve celî sülüs dersleri almış, sülüs ve nesih müfredat meşklerini de tekrar ederek icazet almaya hak kazanmış.

Bârekallâh;

9 Temmuz 2015 tarihinde Mustafa Parıldar Hocadan ilk ta`lik dersini aldıktan sonra bu yazı nev`ine kendi çalışmalarıyla devam etmiş. Bu arada (Ocak ve Nisan 2013 tarihlerinde) 4 ay süre ile hafta içi 5`er gün devam ettiği Yenimahalle Müftülüğü`nün Batıkent Merkez Camii Akşam Kur`an Kursunu da birincilikle bitirip  Kurs Sertifikası almış.

10 Mayıs 2013 tarihinde Ankara Keçiören Estergon Kalesi`nde tertip edilen Kadir Sakoğlu ve Talebeleri Hüsn-i Hat Sergisinde iki eseri, 11 Haziran 2013 tarihinde de Türkiye Diyanet Vakfı Ankara  Kocatepe Konferans salonundaki yılsonu kurs mezuniyet sergisinde eserleri sergilenirken, Ekim 2013 tarihinde TC. Kültür Bakanlığının 17. Türk Süsleme Sanatları yarışmasında bir eseri sergileme ödülü almış.

Bu arada usta hattatlarının eserleri üzerinde araştırmalar ve incelemeler yaparak oldukça geniş hüsn-i hat arşivi oluşturmuş.

Mustafa Pekşen, 12-15 Eylül 2014 tarihinde İstanbul`da IRCICA tarafından gerçekleştirilen milletlerarası ilk hattatlar buluşmasında Fuat Başar ve Kadir Sakoğlu hocalardan sülüs ve nesih  yazı dallarında icazetnamesini almış. Yazı icazetinin omuzlarına yüklediği mesuliyetle kamış kalemi elinden düşürmeyen hattatımızın kısa hayat hikâyesi böyle;

Şimdi, içinden kamış kalemin zikri, ilâhî aşk ve gerçek bir çalışma azmi geçmekte olan hikâyenin bidayetine gitme zamanı;

İbrahim Ethem Gören: 1978 yılında Sami Kanalıcı hoca üzerinden hüsn-i hat sanatına gönlünüzü kaptırdığınızı biliyoruz. Söz sizde;  

Hattat Mustafa Pekşen

Belirttiğiniz üzere hüsn-i hat sanatıyla ilk defa (Mustafa Halim Özyazıcı ve Hamid Aytaçın talebesi) Sami Kanalıcı hocam aracılığı ile 1978 yılında tanışmıştım. Sami Hocamın, Kültür Bakanlığı`nın Hat ve Tezhib Sanatı kitabında, Mustafa Halim Efendi`nin hayatına ait bölümündeki fotoğrafını takdim ediyorum size.

`height=
Hüsn-i hat sanatının son büyük üstadlarından Mustafa Halim Özyazıcı talebeleriyle birlikte...

Teşekkür ediyorum. Var olunuz. Biliyorum, mühim bir kitaptır, Ali Rıza Özcan`ın mühim gayretleriyle neşredilmiştir; Sonra;

Sonra, bu kitabın bana hediyesinde de ilginçbir tevafuk ve çok duygusal bir anı yaşadım.

Lütfen, buyurunuz;

Ben 18 Aralık 2012 tarihinde Kadir Sakoğlu Hocama talebe oldum ve müfredat meşklerim çok hızlı bir şekilde devam ediyordu. O ara piyasada bulabildiğim hüsn-i hatla ilgili bütün kitapları toplamaya başlamıştım. Ancak Kültür Bakanlığı`nın bu kitabı piyasada yoktu. Onu çok aramış ancak bulamamıştım. Talebeliğimin 40. gününde Kadir Hocam bana bu kitabı hediye etti ve beni duygulandıran şu ifadeyi kullandı. 'Bu kitabı uzun zamandır saklıyor ve talebelerimden en başarılı birisine vermeyi düşünüyordum. Bu kitabı bugün size vermeyi uygun gördüm; ' diyerek bana verdiler.

 lâ keyfiyet;

Hemen o anda kitabı karıştırırken 160`ıncı sayfada Mustafa Halim Ü statla ilk Hocam Sami Kanalıcı`nın bu fotoğrafını görüce gözlerim yaşardı. Bu manevi tevafuk, bu sanata olan aşk ve şevkim ile sorumluluğumu daha da artırarak bu günlere gelmeme vesile oldu.

Elhamdülillah; Şimdi, Hamid Hoca`ya yetişebilecek bir yaştasınız, hüsn-i hatta âşıksınız, Hamid Bey`i ziyaret etme imkânı buldunuz mu?

Maalesef İbrahim Ethem Bey, bulamadım. Az önce arz ettiğim üzere 1978 yılında Hattat Hamid Aytaç`ın ve Hattat Mustafa Halim Özyazıcı`nın talebelerinden Sami Kanalıcı hocam aracılığı ile hüsn-i hat ile tanışınca, o yıllarda hayatta olan ve İstanbul`da yaşayan Hamid Aytaçüstadı ziyaret edip elini öpmeyi çok istemiştim. Ancak o tarihlerde İskenderun`da ve Adana da üniversite talebesi olmam nedeniyle buna fırsat bulamadım. 18 Mayıs 1982 yılında Şanlıurfa`da yedek subayken Ü stadın vefât haberini aldığımda dünyam yıkıldı.

Hamid Bey`e rahmet olsun;

 min. Bu isteğimi yerine getiremedim lakin mezkû r tarihten 31 yıl sonra TSK`dan emekli olur olmaz, Ankara da Kadir Sakoğlu hocam aracılığı ile daha bir aylık talebe iken tanıştığım (Hamid AytaçÜ stadın vekili konumundaki) Reisülhattatin Hasan Çelebi hocamın elini öperek kendimi teselli etmeye çalıştım.

`height=
Hattat Mustafa Pekşen, Reisülhattatin Hasan Çelebi ile...

Hüsn-i hatta nasıl bağlandınız?

Hüsn-i hat sanatını bana sevdiren, 1980 yılında bu fakire hediye edilen (son asrın en büyük yazı üstadı) Hamid AytaçHoca`nın  l-i İmrân Suresi`nin 103`üncü âyet-i celî lesinin yazılı bulunduğu eserdir. Yine bu eser ile Ü stad`ın 'en büyük ve en hayırlı eserim ve mirasım' dediği tevâfuklu Kur`ân-ı Kerî m`dir. Bu fakirin hüsn-i hat sanatını sevmesinin ilk meş`alelerini tabir caizse bu iki eser yakmıştır.

Mücerred mânâda aşk yeterli olmasa gerektir, nitekim yazı kabiliyet de istiyor;  

Haklısınız; Kadim ecdad sanatı olan hüsn-i hatta ilgi duymamın bir sebebi de, gençlik yıllarımda resim sanatına olan ilgi ve kabiliyetim olsa gerektir. Bu portre denemesi fakirin gençlik yıllarına ait çalışmalarındandır. 

`height=
Mustafa Pekşen in gençlik yıllarına tarihlenen bir karakalem portre çalışması

Mütedeyyin bir zat olan Sami Hocamla tanışınca, resim sanatının İslam`da hoş karşılanmadığını ve bunun yerine kabiliyetimi hüsn-i hat sanatında değerlendirmemin vakıa mutabık olacağını söyledi. Hocamın resim yeteneğimi hüsn-i hat sanatında değerlendirmemi tavsiye etmesinin de çok büyük etkisi olmuştur.

Bu yazı aşkı hikâyesinin anahtar kelimeleri nelerdir?

Bu hikâyenin anahtar kelimeleri kanaatimce 'Hak ve hakikatlere bağlılık,  ecdadın izinden gitmek, hak ve hakikati tebliğ ve saadet-i dareyn`e ulaşmak; ' olsa gerektir!

Yazı tedrisat süreçleriniz için büyükçe bir paragraf açalım...

30 Ağustos 2012 günü TSK`dan emekli olur olmaz, 31 yıl ara verdiğim ve yıllardır hayalini kurduğum hüsn-i hat sanatı yolculuğuma yeniden başlamak için arayışa girdim. O tarihte Ankara da ikamet ediyordum. Ders almak için arayışlara girdim. -Bu arada, hüsn-i hat ilgili yaptığım 3 aylık araştırmada 2 ciltlik doküman elde ettim ve bunları kitap haline getirdim. Ayrıca sülüs müfredat meşklerini baştan sona kendi kendime meşk ettim;

Daha sonra;  

Daha sonra Ankara`da Kadir Sakoğlu hocamı buldum. 

Netice itibarıyla arayan bulur, bulanlar arayanlardır!

Bizim ki de öyle oldu. Kadir Sakoğlu`na kendisinden ders almak istediğimi söyledim. Ancak Hoca çok yoğun olduğunu söyleyerek talebimi kabul etmedi.

Mustafa Kutlu haklı, bu böyledir! 

Bunun üzerine yaptığım 2 ciltlik araştırmalarım ile kendi kendime yazdığım meşkleri gösterince, hoca, bu sanata olan aşk ve iştiyakımı anlayarak talebimi kabul etti ve beni TDV nin Ankara Kızılay daki KAGEM merkezinde hüsn-i hat dersi vermekte olan kıdemli talebesi Bekir Er Hoca ya gönderdi ve ondan ders almamı istedi.

Bu da böyledir!

Evet;  

Sonra;

Ben de bir hafta sonra 18 Aralık 2012 Pazar günü sabah erkenden KAGEM`e giderek hat dersinin verildiği sınıfa girip oturdum. Sınıfta o saatte henüz hiçkimse yoktu. Daha sonra talebeler ve Bekir Hoca geldi. Kadir Hocamın selâmını söyleyince beni talebeliğine kabul etti ve meşk kâğıdıma bir celi sülüs kalemiyle nokta yazarak öğleye kadar o noktaya benzer noktalar yazmamı istedi. Ben ise bir satır nokta yazdıktan sonra, ikinci satıra 'Rabbiyessir' yazdım.

Maşallah! Sizi dinliyorum;

KAGEM in hat kursu sanırım resmi okullar gibi eylül ayının ikinci haftasından sonra başlamış ve aradan 3 ay kadar bir süre geçmişti. Sınıf tahtasında daha 'Rabbiyessir' dua meşkinin 'RB' harflerinin yazılışı vardı ve acemi talebeler 'RB' harflerine çalışıyorlardı. Ben ise, 3 aylık dönemdeki kendi kendime yaptığım meşk karalamaları ile 31 sene önceki ilk hocamdan aldığım derslerin de yardımıyla 'RB'' harfleriyle beraber 'Rabbiyessir' duasının tamamını kâğıdıma birkaçkez yazdım. Öğle olunca ders bitti ve koridora çıktık. O arada Kadir Hocamı gördüm. 'Hocam hayırdır, burada ne işiniz var?' diye sorunca, Kadir Hocam 'öğleden sonra benim de karşı sınıfta usta öğrencilerimle dersim var...' dedi ve Bekir Hocayla öğle yemeğine gittiler.

Bir heyecanla Ankara kalesinin burçlarına çıkmış olmalısınız!

Haklısınız. Beni bir heyecan aldı ve yemeği filan unutup doğrudan Kadir Hocamın ders verdiği usta öğrencilerin sınıfına gidip bir yere oturdum. 

'Hayırdır, burada ne işiniz var!'

Öğleden sonra, hocamın en az 5-6 yıllık usta öğrencileri (Bunlara, sabahleyin yeni başlayan acemi öğrencilere ders veren Bekir Hoca da dâhil) sınıfa girmeye başladılar. Usta öğrencilerden birisi (ismi bende mahfuz) beni görünce biraz da azarlar pozisyonda, 'Hayırdır, burada ne işiniz var!' diye sorunca, ben de muhatabıma 'Kadir Hocamdan hat dersi almaya geldim' dedim. O da 'burası usta öğrencilerin sınıfı. Yeni başlayan acemi öğrencilerin sınıfı karşı odadaki sınıftır. Oradaki dersi de sabahleyin Bekir Hoca veriyor.' diye beni sınıftan çıkarmak istedi.

Fesubhanallah!

Ben de, şaka yollu, 'Kadir Hocamın haberi var. Ben burada oturacağım...' dedim ve yerimden kalkmadım. Hâlbuki Kadir Hocamın bu durumdan haberi yoktu... Biraz sonra Bekir Hocayla Kadir Hocam derse girdiler ve Kadir Hoca beni görünce gülümseyip ders verdiği masaya geçti ve bana hiçbir şey söylemedi. Ben de o günden sonra acemi sınıfından, usta öğrencilerin sınıfına atlamış oldum ve Haziran 2013 tarihine kadar hat derslerimi usta öğrencilerle beraber Kadir Hocamdan aldım.

Benim şaka yollu 'Kadir Hocamın haberi var, onun izni ve onayıyla bu sınıfa geçtim...' dememi Rabbim doğrulamış ve benim gıyabımda, öğle yemeğinde Bekir Hocam yazılarımı görünce, Kadir Hocaya kendi sınıfına almasını teklif etmiş.

`height=
Mustafa Pekşen hocası Kadir Sakoğlu ile birlikte

Bu da böyledir biiznillah;

Rabbime binlerce kez şükürler olsun ki, bir şeyi fazla isteyince Rabbim de onun önündeki bütün engelleri kaldırıp, o dileğinizi gerçekleştiriyor. Ben de böylece çok istediğim Kadir Sakoğlu Hocamın talebesi olma şerefine nâil olarak, bir günde acemiler sınıfından usta öğrenciler sınıfına geçmiş oldum.

Buna benzer bir durumu, ilkokula başladığım sene de yaşamıştım ve daha 1 aylık talebe iken, ilkokul 1`inci sınıftan 2`inci sınıfa atlayarak, benden 2 yaş büyük ağabeyimle aynı sınıfa geçmiş ve ilkokulu kendisiyle beraber aynı sınıfta okumuştum.

Tekrar ustaların sınıfı`na gidelim;

2013 yılında (3 ay geriden başlayarak) 6 aylık süre içerisinde TDV Ankara KAGEM de Kadir Hocamdan hem sülüs, hem nesih müfredat ve mürekkebât derslerini ikmal ederek Haziran 2013 te mezuniyet sertifikamı aldım.

`height=
Mustafa Pekşen e ait 2013 tarihli KAGEM yazı kursu belgesi

Bu sertifikamı, 11 Haziran 2013 tarihinde Ankara Kocatepe Camii Konferans Salonu`nda düzenlenen Yılsonu Mezuniyet ve Hat Sergisi Töreninde, Kadir Hocamla birlikte o tarihte Sayıştay Başkan Vekili olan ve törene katılan değerli büyüğüm Fehmi Başaran beyin elinden almıştım.

`height=
Mustafa Pekşen dönemin Sayıştay Başkan Vekili Fehmi Başaran ve hat hocası Kadir Sakoğlu ile birlikte

Yılsonu mezuniyet töreninden iki ay önce, Kadir Hocam, usta talebelerine görev vererek 'herkes yılsonu mezuniyet töreni için birer eser (istifli levha) hazırlasın' dedi. Bu fakir, ilgili talimatı aldıktan sonra iki ay bolunca neredeyse hiçuyumayarak aharlı kâğıtlara 15 eser tasarlayıp yazdı ve bunları murakkaa gerip çerçeveleterek sergiye yetiştirdim. Yılsonu mezuniyet töreninde yaklaşık 40 eser sergiledi ve bunların yaklaşık 15 adedi fakire aitti. 

`height=
Hattat Mustafa Pekşen evinde yazı meşk ederken

-DEVAMI YARIN-

İbrahim Ethem Gören-Yazı No: 478