Şu günlerde Naci El Ali’nin Filistinli çocukların dram kokan hikâyelerini sembolize eden Hanzala karikatürüne pek sık rastlıyorum. Kurşunların sağanak sağanak yağdığı bir şehirde dünyaya gelen ve çocukluğundan koparılan Naci El Ali, kendisiyle aynı kaderi paylaşan binlerce çocuğun hikâyesini Hanzala karakteri üzerinden resmetmiş bir Filistinli.

On iki yaşında ailesi ile birlikte sürgün edilen Naci El Ali, çocukluğunu doğduğu topraklarda bırakmış ve Lübnan’da, Londra’da geçirdiği günlerde hayatından kopan o parçanın yasını tutmaya devam etmiştir. Hanzala onun nezdinde tüm Filistinli çocukların seslerini dünyaya duyurmaya çalışan bir kahraman… Tarihin karanlık yüzüne tanık olmuş bir çocuk o. Ve Filistinli çocukların hikâyelerini yansıtan o çocuk sadece masumiyetini çalanlara değil haksızlığa karşı sessiz kalanlara da küskün ve tepkili. Zulme karşı direnmeyenlere kırgın Hanzala ve bunu ellerini arkasına bağlayıp dünyaya sırtını dönerek ifade ediyor.

Filistinli çocukların hikâyelerinin özetidir Hanzala… Zira meşhur karikatürün mucidi Naci El Ali, on iki yaşında Nekbe felaketi ile karşılaşmış ve çocukluğunun geçtiği topraklardan ve hayallerinden koparılarak ailesi ile birlikte Lübnan sınırlarına sürgün edilmiştir. Sürgünde geçen günlerde ise toprakları kanla sulanan Filistin’in gözyaşlarına, bulunduğu yerden eşlik etmiş ve katledilen hayatların, işgal edilen evlerin, yakılan zeytin ağaçlarının, talan edilen arazilerin ve öldürülen şehirlerin yaslarını tüm Filistinli çocuklarla birlikte tutmuştur. Nekbe sadece belli kesimlerin değil tüm Filistinlilerin, tüm insanlığın sınavıydı ve tarihe söndürdüğü hayatların ahına bulanmış bir iz olarak geçti.
Naci El Ali, sürgün edildiği beldede yoksulluğun ve yalnızlığın getirdiği bütün mahrumiyetleri yaşamış ve zihnini zorlayan binlerce soruya cevap aramıştır. Hanzala onun geride bıraktığı çocukluğudur ve çileli yolculuğunda kendisine hep eşlik etmiştir.

Bilirsiniz Filistin’de vaktinden önce olgunlaşır çocuklar ve omuzlarına sarılan ağır bir yükün altında ezilirler. Ali o yükü ailesi ile birlikte sırtında taşıyan bir Filistinlidir. Niçin cezalandırıldığının bilincindedir fakat zihnini meşgul eden sorulardan bir türlü kurtulamamıştır: İyiler nerede yaşarlar? Nerede adaletin savunucuları? Hanzala onun yüreğinden dökülen bu sorulara cevap arayan bir kahramandır. Hanzala tüm insanlığın vicdanından süzülen bir ses, bir çıkıştır. Haksızlığa karşı başkaldıran öfkenin adıdır Hanzala… Ve insanlar kulaklarını tıkasalar da o konuşmaya devam edecektir.

Naci El Ali’nin oğlu bir televizyon kanalına verdiği röportajında babası için Hanzala karakterinin önemine değinir ve “Babam Hanzala’nın Filistin’e geri döndüğü zaman büyüyeceğini ifade ederdi.” der. Nitekim katliam, şiddet ve işgallere tanık olan Hanzala, çocukluğundan koparıldığı gün her şeyini kaybetmiş ve çıplak ayakları, yamalı elbisesi ile dönmüştür sırtını dünyaya.

Hanzala’nın acıyla yüzleşip yasını tutabilmesi için Filistinli çocukların özgürleşip ana sütü kadar helal olan oyunların engin dünyasına dönebilmeleri gerekir. Hanzala o vakit yamalı elbisesini çıkarıp, ayakkabılarını giyecek ve yönünü dünyaya dönecektir. Filistin özgürleşmediği sürece Hanzala dünya sakinlerinin özrünü kabul etmeyecek ve sırtı dönük yaşamaya devam edecektir.