Kendi varlığını, gerçekligini kabule geçmedikçe diğer varlıkları ve gerçekleri kabule geçmek mümkün müdür?
Bazı sözlerin muhattabi kulaklar değil, kalplerdir.
Duymuyorsa zorlama...
Zorlamak, duyurmaya, anlatmaya çalışmak sadece seni yorar, kanatır.
Hala bunda ısrar edersen, kırılmaya da müstehaksın demektir.
Evet çözüm ve tedbir odaklı gayretin, lakin denenmis sonuç vermeyen tecrübeleri devam ettirmen de senin zaafiyetin.
Dersini al ve yürü, devam et. Yol senin fakat yolun sahibi sen degilsin. Yürümeye devam et ki, yolların çiçek açsın yolun sahibine varasın.
Yoluna çıkana, yol iz anlatmak çok yorucu ise sadece kendi yoluna bak ...
Her canlı fıtraten yürümeyi, sevmeyi öğrenmiştir.
Bu senin görevin değilmiş demek ki... Yaratılışta verileni kaybeden de; kaybettiğini bulmakla mükellef bu da onların / onun tekamülü.
Sen, sende olanlara şükürle sarıl ve yapman gerekene odaklan.
Haddimizi aşmak belkide çok sevmek, merhamet duymak. Bizden daha merhametlisi var iken bir üst makam gibi acımak.
Sen insansın, sadece destek ve yardım edebilirsin, yoldaşlık edebilirsin lakin yaratıcının ünsiyetlerini bir kahraman gibi, senin gibi yaratılmış insana duyman boyunu aşıyor aşar da, oradan imtihan alıyorsun belkide bunu ögrenebilmen için. Bir çiçeğe, böceğe, bir kediye duyduğun merhamet seni yüceltir ama insanı, senin kadar acz icerisinde olan insanı sahiplenme! Ona üst perdeden merhamet kuşanma, sadece ne yapabilirim de kal. Ya da alacağın ahlaki pâye neyse onunla yetin. Kimse amel defterini değiş tokuş yapamayacak, sınavda kağıt değiştirmek yok... Sen bunu bile yaparsın sevdiklerin için biliyorum ama yanlış!
Bizi ve sevdiklerimizi bizden daha çok seven bir Yüce Divan var. Haddimizi bilelim... Sınırlarını bilmediğimiz sevgi elbette can yakar. Bir tek O'na olan sevgimiz ne kadar artarsa artsın O, sevilmeye en layık olduğu için az gelir. O'na yetemeyişin ardına düşüp, bu sevginin şanına yakışır olması için gayret edelim. Nerelerde harcadık isek bu sevgi ve sadakat iksirini bunu layık olana dogrultmak neticesine ulaşmak olsun gayretimiz...Bunun binbir yolu var elbet, sen hangi vesilelerle bunu yapabilirsin, yoluna çıkan ne? Yol azığında ne var onunla meşgul ol... Sevgili insan, sevgili kendim, şimdi anlıyor musun, neden avare kalıp üstüne de bu kadar yorulduğunu... Dinlen, sev ve anla kendini... Her halini kucakla, affet... Gördüğümüz ne ise bildiğimiz o sandık. En iyisi için de, bildiğin ve sandığın gibi emek verdin, çaba gösterdin. Bunun için kendine teşekkür et... Toparlan ve yeni bir bilinçle, sandıklarınla zanlarınla vedalaş ve şuan ki en iyi halinle yoluna revân ol. Emin ol ki şuan bilmediklerin de bir sonraki tepenin ardında. Demiştik ya hani; sen yoluna devam et, yürümek senin işin. Elindeki sevgiyle, bütün güzel hasletlerden ne varsa yanına al ve yola koyul...Neyi nerede kullanacağını o vakit bilirsin. Sen yola çık, yol sana görünür. Sen yürümeye devam et, seni daha önce tanımadığın güzellikte bir sen bekliyor. Sevgili insan, sevgili kendim; heran gelişerek, değişerek en iyi halimizle, yaradanın konumlandırmasına teslim olmaktir, insanca yaşamak. İnsan her an gelişime ve değişime açık bir fıtratta yaratılmış olduğundan; durmak, pes etmek, şikayet etmek, kahretmek, bu dünyadan ve insanlardan alacaklı gibi davranmak yolundaki taşların ta kendisidir.
Sevgi, kabul, gayret, ümit ve teslimiyet ise yolundaki çiçeklerin... Onları koklayarak, su vererek, yoluna devam etmen için neler mümkün? Daha iyisi için, seni bekleyen bir sen var? Onu bekletmemek ve görmezden gelmemek senin en önemli vazifen. Takâmül yolcuğunda sana huzur, sekinet, kolaylık, sağlık ve afiyet diliyorum.
TKS 🖋