Gölgemle barıştığımda

Gölgemi fark ettiğimde onu özenle takip ettim, derinleştim, sevdim, üzerine titredim.

Abone Ol

Bütün varlıklar gibi gölgem de büyüdü, zayıf olan yanlarını güçlüye, korkularını güvene, sorunlarını çözüme bıraktı. 

Sonbahar mevsimini hep çok sevdim lakin gölgemi takip etmeye başlayınca mevsimler de dünyamda bir başka mânâyı buldu. Gölgem’le ben birbirimizin yol arkadaşı olduk, parçalar birbirini tamamladı bütünü kavrayabilme kabiliyeti sağladı. 

Gölgemle barıştığımda hürriyetimi kazandım. İnsanın kendini tanıması, zaaflarını, zayıf yönlerini, bastırılmış duygularını görmesi ve kabullenmesi değişim kapısını aralayan ilk adımlardı.  Çetin iç çatışmalarımız, kara kutumuzda sakladığımız korkular, hayal kırıklıkları, başarısızlıklar, bitmeyen mazeretler, suskunluklarımızda saklı çığlıklarımızın üstünü kapatıp bütün bunlardan kaçmak yorucudur. 

Gölgede derinleşmeye karar verdim. Gölge, Eski Türkçe’de “güneş ışığına engel olmak” demektir. Köli-mek’ten köli-ge, kölge, bugün “gölge”ye dönüşmüştür. Sözlükte gölge, iyice seçilemeyen, açık seçik görülemeyen karaltı, süluet anlamına gelir. Gölgenin mecazi anlamı, “lütuf ve ihsan”dır.

Gölge ilkel toplumlarda varlığın kopmuş bir bölümü olarak temsil edilirken, kopmuş dahi olsa kişiden ayrı değildir dolayısı ile ilkel topluluklarda birsinin gölgesine basmak uğursuzluk getirir. Platon, Devlet adlı eserinde mağaraya yansıyan gölgelerden bahsederken, görünen dünyayı bir mağaraya benzetir. Mevlânâ’nın,  Divan-ı Kebir adlı eserinde gölge metaforu,  bu âlemin gölgeler dünyası olduğunun farkında olmanın ve bu sayede Allah’a ulaşmanın önemini ifade eder.

“Gölgeleri ancak güneş giderebilir. O bir gölgeyi uzatır, kısaltır. Sen gölge ile oynamak hünerini güneşte ara! İki bin yıl gölgenin pesinden koşsan, sonunda geride kaldığını görürsün. Sen yine geridesin, gölge ileridedir.” Mevlânâ 

Gölgemden kaçtım mı, bir gölgem olduğunu göremeyecek kadar gaflete düştüm mü soruları zihnimde dolaşıma girdi. Gölgemle ben o kadar neşe ile yürümeye başladık ki gönülçelen oldu lakabımız. Derken başkalarının gölgelerinin güneşimi kapattığını fark ettim. Hürriyete öyle alışkın, kendi gölgemle barışık tekamül sürecinin yolunu tutmaya başlamıştım ki; kendi gölgesinin farkında olmayanların gölgelerini yük etmeyi bırakıp hafifledim. 

Gölge çoğu zaman karanlığı çağrıştırsa da sadece olumsuzlukları barındırmaz. Ressamlar nesneleri gölgelendirerek derinlik katar, birçok sanatçı, kaşif, yazarın ilhamı, harekete geçtiği arzusu, tutkuları bilinç dışının derinliklerindeki gölgesinden gelir. Görmezden geldiğimiz gölgelerimiz zamanla gizli esaretimize dönüşür.Var gücümüzle bastırmaya çalıştığımız gölge yanlarımız, içgüdülerimizin içinde bastırılmış potansiyellerimiz keşfedilmeyi ve yüzleşmeyi bekler. 

Gölgeyi takip etmek, bizi kendimizle buluşturur. 

Kasım ayında şöyle durup gölgeniz ile buluşmanız, barışmanız dileğiyle…