İnsanın en büyük talihsizliklerinden biri de kendi değerlerini bilmediği gibi kendisine verilen değerin de farkında olmamasıdır, gerek Yaratıcının gerekse yaratılanın verdiği değerden bihaber yaşamasıdır.
Gitmek var, gitmek var; Kimi yaşarken gider, kimi mana alemine göçederek. 
Gönül beraberliği olan, sevdiğinin derdiyle dertlenen babayiğitler giderken, yeniden doğar yaşamınıza, gönlünüze; Yeni kapılar açar, yollarınıza güller saçar. Bu gitmelerin gitmek olmadığını anlarsınız...
Fiziki ayrılıklar geçicidir. Hayatta iken size verdiği değeri, yaşamınıza bıraktığı değerlere sarılırken daha iyi anlarsınız. O hep sizinledir; Burun direğini sızlatan hasreti vardır öylece, buna razı olursunuz çünkü gelmeler ve gitmeler keyfi değildir, bilirsiniz; Öyle bir gitmektir ki, kılıçkınından çıkar, verdiği değer bir şimşek gibi çakar gönlünüzde, bütün çabaları, emekleri nihayet yerini bulur. Gönül yoluna bir halı serer gibi belirginleşir söyledikleri, sendeki yerini bulur, bir ömür yüreğinde sana karşı duyduğu sorumluluk duygusu bir kandil gibi yolunu aydınlatır.
Buydu demek istediği, taşıdığı kaygı, verdiği emek buydu dersin. 
Şimdi taşlar yerine oturdu, yolunu bulman gerek, öyle bir gerek ki, 'Seven sevdiği ile beraberdir 'sözü ile anlatana  anlayan olarak kavuşma ümidi ve duası vardır. Tadı damağında kalan muhabbetin muhataplığını kaybetmemek için gayret lazımdır bunca kandil yanmışken; Anlamamıştın yeterince; O halde, bir anlayan olarak kavuşmak, nitekim anlatan olarak da gitmek lazım gelir bir taraftan gitmeler gitmek değildir diyebilmek de ... ha keza lisanı hal ile.