Gerçekler en umulmadık anda gelir. Karanlığın dip yaptığı, koca yalanların öldüresi girdabında kıvranırken bir şimşek gibi iner korkutur, irkiltir. Kara bulutlarla çevirir etrafını her şeyi alt üst eder, yakar, yıkar, savurur.
Sonra sağanak sağanak iner üzerine yalanların, riyaların, hilelerin, tuzakların, pislik, kötülük adına ne varsa ortaya çıkarır. Her şeyi soyup soğana çevirir, çırılçıplak eder. Gözüne gözüne sokar insanın. Görmeyene göz, duymayana kulak olur gerçekler. Dört tarafına gerdiğin karanlık hayal perdelerini suratına çarparak kendi gerçeğini hissettirir  acıtarak, belki kanatarak bir yerlerini. 
Bu derin sarsıntı ilk bakışta kötü görünür yaralar, sendeletir, savurur ama aslında bir müjdedir, sevinçli bir haberdir bu. Gerçekler üstüne çullanıp tufan koparıyorsa tepende bil ki hala evrenin bir yerlerinde senin için çırpınan, sana dua eden, iyi olmana çalışan birileri vardır. Bil ki hala sevilmeni sağlayan güzel yanların ağır basıyordur. Ve hala seviliyorsundur. Her gerçek bir ikazdır, farkına varman için. Gerçekler sana geldiyse ve hala nefes alıyorsan silkelen ve kendine gel, en büyük gerçek sana gelmeden. Hülasa gerçekler suratına suratına indiriyorsa darbelerini senin için çırpınan bir el var demektir.