Mütefekkir Abdurrahman Dilipak’ın “Cihada koşanlar ve ric'at edenler!” başlığıyla kaleme aldığı o yazısındaki ifadeleri:

Allah’a ve ahiret gününe iman eden Gazze halkı ve sözleri, eylemleri, kalpleriyle onların yanından olanlar Cihad’a koşarken, Siyonist cephede savaşanlar ric’at ediyorlar. Allah onların kalplerine korku saldı.

Kimisi gerçekten korkuyor. Kimi bu durumun kendilerine karar veren bir hal aldığını düşünmeye başladı. Bu gidişin kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koştuklarını görmeye başladılar. Keskin sirkenin küpüne zarar vermeye başladığın ı gördüler. Son BM genel kurulunda yapayalnız kaldılar. Nu işten sadece ABD değil, tüm dünyadaki dostları zarar görüyor, onların kendilerinden uzaklaştığını görüyorlar.. Kendi içlerinde ciddi bir muhalefet oluştu. Kimi vijdani açıdan, kimi dini açıdan. Kendi içlerinde ikileme düştüler.

Sanmayın ki, savaş, Gazze halkı ile İsrail devleti arasında. Bu savaş bir dünya savaşıdır ve bu savaş her yerde.. Sadece coğrafya olarak değil, her insanın aklında, yüreğinde. Bu savaş sadece sıcak bir savaş değil, bu savaş iktisadi, siyasi, soğuk, kimyasal, biyolojik, psikolojik, siber bir savaş.

Sarıyer'de otomobil tünel çıkışı yeşillik alana düştü Sarıyer'de otomobil tünel çıkışı yeşillik alana düştü

Bu savaş Gazze’de başlamadı, Gazze’de yüzeye çıktı. Yoksa 2000’li yıllara gelirken hazırlıklara başladılar, CoVID ve mRNA ile, Global Reset maskesi ile çıktılar önümüze. Hem de aralarına siyasi liderleri, sermaye sahiplerini, bilim adamlarını, bürokratları, kanaat önderlerini, Mediasını, STK’larını, cemaat temsilcilerini alıp, “Biz ıslah edicileriz” diye geldiler. Oysa onlar bozguncuların ta kendileri idi.

Hollandalılar başbakanlarını önce parçalamış, sonra kızartıp afiyetle yemiş! Hollandalılar başbakanlarını önce parçalamış, sonra kızartıp afiyetle yemiş!

İnsanlar kandırıldıklarını, yıllar sonra acı tecrübelerle öğrendiler. Ve on milyonlarca insan öldü/öldürüldü ve öldürülmeye devam ediyor ve hala bazıları kasabının peşinden koşan koyun gibi kesileceği mezbaha doğru meleyerek koşuyor.

Eğer bu günlerden de ders almayanlar olursa, onlar için gelecek günler geçen günleri aratacak..

Bugün savaşmak için dünyanın dört bir yanından insanlar Gazze’ye akın ediyor. İsrail’de ise askerler cepheden kaçmak için fırsat kolluyor. Evet evet Siyonistler korkularından ne yapacaklarını bilmedikleri için kaçıyorlar, antisiyonistler ise, ölmemek ve mecbur bırakıldıkları cinayete alet olmamak için kaçıyorlar. Cinayetlerini kutsayanlara inat, cepheye gitmeye kimse istekli değil. Kim niçin kaybedeceklerini gördükleri bir savaşın kurbanı olmak ister.

BM Genel kurulundaki son oylamadan sonra bu kriz ABD’yi vurmaya başladı. AB ülkeleri ve İngiltere bunu gördü. . Hergün Allah’ın ve Allah’ın kullarının laneti yağıyor üzerilerine.. Hz. Yakub’un, Hz. Musa’nın, Hz. Davud’un, Hz. Süleyman’ın, Hz. İsa’nın ve tabii Hz. Muhammedin ve meleklerin laneti, onların, onların iş birlikçilerinin,  destekçilerinin, bu zulüm karşısında sessiz kalanların üzerine olsun. O peygamberlere salad ve selam olsun.

Bu savaş bütün dünyada devam ediyor dedim ya, siz çevrenize bakın bakalım, kim neyle meşgul. Kim kimin yanında, kimin davasını güdüyor. Ağızlarından dökülen sözlere ya da size bakmanızı söyleyip, parmakları ile göstermeye çalıştıklarını yöne değil, ayakları nereye gidiyor, ona bakın. Sözler ve işaret ettikleri yer, aslında algı yöneticileri tarafından sizin görmenizi istemedikleri gerçekleri gizlemek için kurgulanmış tuzaklardır.

Romalılara cehennemi yaşatan gizemli kabile! Romalılara cehennemi yaşatan gizemli kabile!

AK Parti eğer bundan da ders çıkartmayacak olursa, bir adım sonrasının ne olacağını kimse ön göremez. Bazan toplumsal hareketler ani değişikliklere sebeb olabilir. Bu durumda toplumsal hareketlerin  önünü almak imkansız hale gelebilir. Hele de Meclisteki vefat olayından sonra. O son konuşmalar ve bu haberler bütün dünyada ses getiren bir haber oldu.

Şimdi İsrail geri çekilmek istese de çekilemiyor. Devam ettirecek mecali de kalmadı. Esirler konusunu nasıl çözeceğini de bilmiyor. Kimse bu konuda bu saatten sonra İsraille masaya oturmak istemeyecek. İsrailin geri adım atması da onlar için çok zor bir karar. Buİsrail için fetret döneminin başlangıcı olur. Ama daha ileri de gidemiyor, geri adım kendileri için sonun başlangıcı olabilir. Netenyahu hükümeti de bu durumu daha fazla idare edecek güce sahip değil. Siyonistler paniklemiş durumda. Tüm dünyada güvenle gidebilecek bir  ülke bulmak onlar için giderek zorlaşıyor. İsraile destek veren firmaların itibarı da yerlebir oldu. Büyük kayıplara uğradılar. Onlar da artık şunu anladılar ki, “Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok ediyor”. “Fazla naz aşık usandırırmış”. “Zulm ile abad olunmazmış”. Ne demişti atalarımız “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste”. Yaptıkları zulüm yanlarına kar kalmayacak. Vijdanları onları rahat bırakmayacak. Kehanetlerinin yalan olduğunu görecekler.

Şimdi dünyanın dörtbir yanından insanlar Gazze için ne yapabiliriz derdine düştü. Artık insanlar konuya “Filistin konusu” olarak bakmıyor. Gündemde Gazze var. Gündemde Kudüs var, Mescidi Aksa var, İzzeddin kassam tugayları var, Arz-ı Mev’un var, din var, adalet var, zulüm var, sabır var, direniş var, vijdan var, cesaret var, dünya gerçeği var, uluslararası sistemin yalanları var! Libya’dan, Afrika’nın dörtbir yanından Asya’dan, Fergana’dan, Afganistan’dan, Avrupa’dan, hatta Amerika’dan para militer kişiler ve toplulukları bölgeye geliyorlar. Müslüman olmayan Rachel Corrie’ler yollara düştüler geliyorlar, ya da ülkelerinde Gazze ile yatıp Gazze ile kalkıyorlar. Ülkelerinde kalanlar, ülkelerindeki işbirlikçi yönetimlere, siyasi partilere, iş dünyasına, media’sına, STK’sına karşı bayrak açıyorlar.

İsrail özellikle Lübnan’daki girişlerden, saldırılardan son derece rahatsız. Mısır çok fazla direnemeyecek, Suriye bölgedeki paramiliter grubları kontrol edemiyor. Arap yarımadasındaki ülkelerdeki siyasi basınç giderek artıyor. İsrail’in kendi içindeki siyasi basınçta artıyor. Konu artık tek başına ekonomik ve siyasi bir tartışma konusu değil, Teolojik bir travmaya dönüştü İsrail için. HABAT’çılar da deşifre oldular ve paniklediler. GlobalResetçilerin de sesi çıkmıyor artı. Dünya Ekonomik Forumunun başkanı dilini yuttu. Harari de kehanetlerde bulunmuyor artık. BionTech cephesinden de ses yok. ABD’nin “Sam amca” sı da, DSÖ’nün “Tom Amca”sı da sesini kıstı. Papa’nın da sesi çıkmıyor. Ortalıkda tek konuşan Bill Gates kaldı sanki. O da gırtlağına kadar battığı için bu Şeytani plana, kaçacak yeri yok, onun için, yokuşaşağı koşar gibi gidiyor.

Hak şerleri hayreyler, sen sanma ki gayreyler, Arif an’ı seyreyler, Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler. Kim derdi ki, Gazze’deki bir avuç insan, çoluk-çocuk, İsraile karşı dünya devlerine karşı direnecek ve kazanacaklar. “(…) Ahirette Allah'ın rahmetine kavuşacaklarını kesin olarak bilen (Talût'a) bağlılar ise: ‘Nice sayıca az bir topluluk, Allah'ın izniyle sayıca daha çok olan bir topluluğa galip gelmiştir. (Unutmayın ki) Allah sabredenlerle beraberdir’ dediler.”, ”Câlût ve askerlerinin karşısına çıkınca da ‘Rabbimiz! Bizi sabırla donat, bize sebat ver ve inkârcı topluluğa karşı bize yardım et!’ diye niyazda bulundular. (Bakara 249-250)

“Dünyanın kalbini dinle, geliyor adım adım, dallar meyve’ye dursun, toprak tohuma dursun, İnsan barış’a dursun, selam’a dursun zaman, Sabır, savaş, zafer, adım Müslüman”(Erdem Beyazıt). 1970’lerde 12 Mart sonrası ilk çıkan dergimin ser levhasında bu dizeler vardı. Selam ve dua ile…

2024 Dünya ve Türkiye'de ne olacak? Muhyiddin İbnü'l-Arabî'nin korkutan 2024 öngörüleri 2024 Dünya ve Türkiye'de ne olacak? Muhyiddin İbnü'l-Arabî'nin korkutan 2024 öngörüleri

Kaynak: HABER VAKTİ