Filistin topraklarında İsrail devletinin kurulması, dünyadaki Yahudi sorununu çözmesi bekleniyordu.
Aradan yüzyıla yakın bir zaman geçmesine rağmen, "Barış Şehiri" Kudüs, dünyada barışın değil savaşın kaynağı oldu. İki bin yıldır topraksız, devletsiz, vatansız ve bayraksız olan Yahudiler, İsrail'in kurulmasıyla, Kudüs'ü değişmez başkentleri ilan ederek, Müslümanlarla birlikte Hristiyanları da karşılarına aldılar.
Savaşı bir devlet politikası haline getiren, Filistinlilerle sürekli savaş halinde olan İsrail, Ortadoğu'nun kalbine saplanmış bir oka benzemektedir. İsrailli politikacılar ve askerleri, savaş halinde oldukları Filistinlileri yaşlı, kadın ve çocuk olup olmadıklarına bakmadan öldürmeyi, kahramanlık olarak görmektedirler. Filistin topraklarında her gün onlarca Filistinliyi öldürmek, dünya Yahudileri için, en büyük vatanseverlik göstergesi olmaktadır.
Güvenliğinizi sağlamak, kendinizi savunmak ve varlığınızı korumak için, her türlü şiddete yer vardır diyen İsrail yöneticileri, bütün dünyada lanetlenmektedirler. Onlar, en gelişmiş silahlarla donatılmış, dünyanın güçlü görünen ordularından birine sahip olduklarından, Filistinlileri öldürerek, şehirlerini yakıp yıkarak, İsrail devletini ayakta tutacaklarını sanıyorlar. İsrail de Amerika gibi, şiddetin daha büyük şiddete yol açtığını görmüyor ya da görmek istemiyor.
Kudüs yalnızca Müslümanların, yalnızca Hristiyanların ve yalnızca Yahudilerin değil, bütün İbrahimoğullarının şehiridir. Kudüs Peygamber'lerin vatanıdır, bütün Peygamberler'den silinmez izler taşır. Bu yüzden Müslümanların, Hristiyanların ya da Yahudilerin, Kudüs''ün hazinelerine tek başlarına sahip olmaları mümkün değildir. Hangi dinden olursa olsun, yalnızca biri, Kudüs'ün bütün hazineleri üzerinde hak iddia edemez. Bunun için, Türkler, kendilerini Kudüs'ün sahipleri olarak değil, koruyucuları olarak görmüşlerdir.
Fiistinliler ile İsrailliler arasında yıldan yıla şiddetlenerek artan savaşlar, ulusal olmaktan çıktılar uluslararası boyutlar kazandılar. Savaşla varlığını korumaya çalışan İsrail'in durdurulması, bütün dünyadaki barış gönüllülerinin iş birliği yapmaları ve elele vermelerine bağlıdır.
Dünyanın neresinde olursa olsun, şiddet şiddeti, nefret nefreti büyütür. Şiddetin doğurduğu şiddet şiddetle, nefretin doğurduğu nefret nefretle önlenmez.
İsraillilerin Gazze'de olduğu gibi, çocukları öldürmekten,hiç geri durmadığı Filistin'de, akan kanı durdurmada, kan dökerek, sorunların çözülmeyeceğini gösterecek, bilge liderler bekleniyor. Bütün ülkelerde savaşların sonunu getirecek, Farabi'nin niteliklerini on iki başlık altında sıraladığı,en önemlisinin bilgelik olduğu,Yeni "Erdemli Yönetici"lerin kıtlığı çekiliyor. Bunun için dünyanın bütün ülkelerinde, yerel ve küresel savaşlar birbirini izliyor.