Boğaziçi Yöneticiler Vakfı nın Kurucular Kurulu Ü yesi, Mali İdari İşler ve Kaynak Geliştirme Komisyonu Başkanı, değerli büyüğüm Faysal İnci dünya imtihanını tamamlayarak ircıî emrine ittiba eyledi. Güzel, çok güzel bir insandı. Makâmı âlî mekânı Firdevs olsun. Ruhu için Fatihalar okuyalım. 
Hüvel baki
Fatiha`yı atlamadık değil mi? 
Faysal İnci siz bu satırları okurken Manisa`nın Şehzadeler ilçesindeki Kırtık mezarlığında taze bir kabirde, toprakların altında, amel defteri elinde, mümin ve mütevekkil bir keyfiyette basübadelmevt`i bekliyor.
Behçet Necatigil`in dediği gibi:
Adı, soyadı
Açılır parantez
Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti
Kapanır, parantez.
O şimdi kitaplarda bir isim, bir soyadı
Bir parantez içinde doğum, ölüm yılları.'
Faysal İnci
Ölümlü dünya;
Faysal İnci`nin de doğum ve ölüm yılları parantezin içine alındı. Ne diyelim; Rahmet olsun...
Ölümlü dünya; Ahir zamanda ölümler, bahusus ani ölümler arttı. Gün geçmiyor ki bir tanıdığımız, yakınımız ebediyet yurduna sırlanmasın! Faysal İnci`nin vefâtı da böyle oldu. Evinde, bir başına olduğu bir zamanda sağlık ve afiyet üzerine olduğu bir demde teslî m-i ruh eyledi. Oğlu Cenk, Cuma namazı için mescide adım atmak üzereyken aradığında 'Faysal Ağabey için artık 'vâde tamam' dedim. 
25 yıllık hukuk;
Faysal İnci`yle 1997 yılının Mayıs ayında Boğaziçi Yöneticiler Vakfı`nda hizmete başladığım ilk günlerde tanıştık. O dönemde vakfın merkezi, Faysal İnci`nin ofisinin de bulunduğu Şişli`deydi. Vakfa kimi zaman sohbet etmeye, kimi zaman namaz kılmaya, kimi zaman da Mütevelli Heyeti toplantılarına gelir ve böylelikle sık sık görüşürdük. Merhumla 25 yıllık bir hukukumuz vardı.
Tefekkür ve tezekkür ehli sırlı bir adam.
Faysal İnci, Osmanbey`de kumaş ticaretiyle meşgul olur görünürken haddizatında ahiretini kurtarma derdinde, naif, kısmen sırlı, bir adım öte esrarengiz bir iş adamıydı. Yalnızlığı, uzleti severdi, tefekkür ve tezekkür ehliydi. Büyükşehir`in güftugû sundan sıkıldığında bazen Kazdağları`na bazen Manisa`ya, kimi zaman da Datça`ya gider, uzun süre yalnız kalmayı tercih ederdi.
İki kadim dost. Hüseyin Gökçe ve Faysal İnci
'Samimi' bir Müslüman.
Evvelemirde belirtelim:  Faysal İnci 'samimi' bir Müslümandı. 'Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.' mealindeki Nur Suresi`nin 37`inci âyet-i kerî mesinde işaret buyrulan 'rical' cümlesine dâhil bir zattan bahsediyorum.
Varlıkta da yoklukta da infak etti. 
Varken vermek nisbeten kolay. Varlıkta da yoklukta da infak etmek ise husû sî bir ihsan makamı olsa gerektir. Bu yazının kahramanı elinde, avucunda olanı her hâlükârda paylaşmayı sever, darda kalanı, zulme uğrayanı gözetirdi. Diğerkâmdı, kendinden çok, başkasını düşünürdü. İnsan-ı kâmil olmak da zaten bunu gerektirmez mi!
Fe tû bâ li l-gurebâ/Gariplere müjdeler olsun!
18 yıl önceye, Şişli`ye, Halaskargazi Caddesi`ne gidiyoruz. Faysal İnci trafikte beklerken bir araçhızlıca otomobiline çarpıyor. O dönemde yeni aldığı, ithal menşeli vasıta epeyce hasar görüyor. Çarpan kişi seyyar çiçekçi; Kazanın olacağı var ya frenleri tutmamış ve olanca hızıyla Faysal İnci`nin aracına çarpmış ve böylelikle acente` vasıtanın birkaçaksamını göçertmiş. Gariban sürücünün ne ehliyeti, ne de ruhsatı var.  Kaza sonrasında şoka girip iki gözü iki çeşme, 'Yandım Allah' derken, Faysal İnci 'telaşa gerek yok, olan oldu. Ağlamayın, alın şu parayı ve aracınızı tamir ettirin' derken, dudaklarından belli belirsiz 'Fe tû bâ li l-gurebâ/Gariplere müjdeler olsun!' kelâm-ı kibârı işitiliyor...
Ekmek teknesini Çin`de yüzdürüyordu! 
Faysal İnci 20 yıl önce ticaretini Çin`e kaydırmış, Şhangay, İstanbul arasında bir üretim, tedarik güzergâhı tesis etmişti. Yılın önemli bir bölümünü Çin`de geçirip tatil bâbında Türkiye`ye gelmeye başlamıştı. Çin, koronavirüs pandemisi başlayınca kapıları kapattı! Bu esnada Faysal İnci Türkiye`de eşi ve kızı Çin`de kaldı. Süreçuzadıkça uzadı, bir türlü gidemedi. Hasretlik çekti.
Başakşehir`de sıradan bir pandemi günü;
3 yıl önceye, Başakşehir`e gidiyoruz; Topçular ne yapsın! Yeşil sahalar kapalı. Bir Cumartesi günü 5 Mevsim Spor Kulübü`nün stoperi oğlum Ahmet Selim online antrenmanla evin salonunu işgal etmiş durumda... Telefonun zili, kırmızı beyaz, 5 numaları formayı terleten mahdumumun yakınında bir yerlerde çalıyor. Baba, 'Faysal İnci' arıyor! Şimdi Faysal İnci`yi dinleme zamanı: 'İbrahim Bey, ne zamandır konuşuyoruz, vakfa (BYV) artık bir mekân alma zamanı geldi de geçiyor. Bir isim listesi yapalım ve seninle beraber mezun ve mensup arkadaşlarımızı ziyaret edelim.' 
Faysal İnci`yle telefon görüşmelerimiz uzunca sürerdi. Mezkû r görüşme de takriben bir saat sürdü. Bu esnada 50 kişilik bir liste oluşturdum ve listedeki isimlerin karşısına mekân alımı için taahhüt edebilecekleri tahmini rakamları yazdım. Akabinde Mütevelli Heyeti`nden mekân alım kararını zor da olsa geçirdik. STK`larda da 'invisible hand' söz konusu olabilir mi!
Plazalar boşalacak!
Birileri, 'Mekân alımı mı? Hayal! Pandemi sürecinde emlâk fiyatları düşecek, plazalar boşalacak, beyaz yakalılar evden çalışacak, gayrimenkule talep azalacak, bu durumda en makul ve müsbet çözüm kiralamadır' şeklinde gerekçeler sıraladı.
Her neyse karar, imza altına alınmıştı bir kere. Moralimizi güçlü tuttuk. Listedeki şahısları 3-4 aylık bir süreçte Faysal İnci ile birlikte ziyaret ettik. Sosyal mesafeye sıkça atıfta bulunulduğu, trafiğin nisbeten hafiflediği bir dönemde üçay boyunca merhumu Şişli`deki buluşma yerimizden Cevahir Hotel`in önünden aldım. Faysal Ağabey, buluşmalarımıza bir kere dahi geçkalmadı, her defasında kendisini saat 11.00`da sözleştiğimiz yerden aldım. Ziyaretler tamamlandığında listedeki öngörümde %98 isabet kaydettim ve böylelikle biiznillah BYV`nin Etiler`de, Boğaziçi Ü niversitesi yakınındaki mekânını aldık. Böylelikle Faysal İnci`nin sağduyusunu, öngörülerini, ekonomi bilgisini bir kez daha teyit etmiş olduk. Hâsılı bu kez cümlenin başına 'Let`s imagine.' gelmedi! 
İnci Ailesi
Bu dünyanın cefasından sefasına sıra gelmez!
Büyükler, 'Bu dünyanın cefasından sefasına sıra gelmez' demişler. Hz. Allah günleri kulları arasında döndürüp dururken çoğu kez cefadan sefaya sıra gelmiyor. Keyfiyet, Faysal Ağabey için de böyleydi. Bir zaman Şişli sokaklarını arşınlarken ayağı kaldırım taşları arasında unutulan boşluğa sıkışarak ayak bileğinde parçalı kırıklar oluştu. Geçirdiği birkaçoperasyon sonrasında evinde ziyaret ettiğimde hamd makamındaydı. Kalp krizini atlattığında da çizgili pijamaların içinde 'hamd olsun, gayet iyiyim' diyordu. 
İyilik ettiğinin şerrinden sakın!
Pandemi yasakları sona erdiğinde Doğu Anadolu`yu, Yukarı Fırat Havzasını dolaştı. Akabinde birkaçaylığına Çin`e, Şhangay`a gitti. İstanbul`a dönüşünde havalimanında bir şikâyet üzerine gözaltına alındığında mahdumu Cenk 'İbrahim Ethem abi, bir şeyler yapalım' mülahazasıyla aradı. Kısa süre sonra salıverilmesinin ardından Faysal Bey`in gündemine 'İtteki şerra men ahsente ileyh/İyilik ettiğinin şerrinden sakın' kelâm-ı kibarı düşse de iyilik yapmaya devam etti. Bu bağlamda yakınlarına dünyalık emanetler bırakıp 'at izinin it izine karıştığı zamanda hâkimler doğru karar veremeyebilir. Bunları, ihtiyaçsahibi mazlumlara dağıtınız' dedi. 
'Bir kuş bir kuş öldürse  sanki  ben can çekişiyorum.'
Boğaziçi Ü niversitesi`ndeki talebelik yıllarında Cemil Meriç`i, Sezai Karakoç`u, Necip Fazıl Kısakürek`i ziyaret etti. Ü stad Necip Fazıl Kısakürek, 'Kazanda su kaynasa sanki ben pişiyorum/Bir kuş bir kuş öldürse  sanki  ben can çekişiyorum'  mısralarını Faysal İnci için yazdı dersek mübalağa etmiş olmayız! 
İbrahim Ethem Gören ve Faysal İnci, İyilik Sağlık Vakfı nda-13 Eylül 2022
Kardeşim;
Miladi takvimin yaprakları 13 Eylül 2022 Salı gününe işaret ediyor. İyilik Sağlık Vakfı`nı tesis etmemizden 15 ay geçmiş. Faysal Ağabey mezkû r süre zarfında üçdefa ziyaretime geldi. Son ziyaretinde 'Kardeşim' diye başladı cümleye. -Önemli bir şeyler söyleyeceği zaman cümlesinin başına 'kardeşim'i getirirdi- 'Kardeşim! Şunu çok net bir şekilde ifade etmek isterim. Biz sana haksızlık ettik. Yanlış yaptık. Arkadaşlarla birlikte helâllik istemeye geleceğiz. Lütfen hakkını helâl et.' O esnada gömlek cebinden eksik etmediği sigarası bitmiş olmalı ki, hemen yakınımızda sohbetin ortakçısı Sırlı`dan bir dal sigara talep etti. İki dal uzatıldı, camları açtık, aşk ile, şevk ile tütününü yudumlarken, Sırlı Süleyman Efendi, 'Sadırda iman, sanatta irfan, dudakta duman' deyiverdi! Faysal İnci zengr zamanki gibi dumanı aşk ile, şevk ile ciğerlerine çekti. 
'Dil yaraları için ilaçyoktur.'
Bu satırların yazarı dahi ol vakitte Hazret-i Ali Kerremallahu vecde den bir hakiki kelâm nakletti: 'Cerâhâtü`s-sinân-ı lehe`l-tiyâmü/Velâ yeltâmü mâ ceraha`l-lisân/Kılıçyaraları için merhem (iyi olma) vardır/Dil yaraları için ilaçyoktur.'
20 Ocak Cuma saat 15:00;
Sırlı ile birlikte Şişli`deyiz. 20 Ocak Cuma günü, 15:00 suları... Takriben 15-16 saat önce Faysal İnci`nin göz bebeklerindeki takvim evinde düşmek suretiyle sönmüş! Koridorda birkaçpolis not tutarken, Faysal Ağabey`in naaşı koridorun sonundaki odada Adli Tıp uzmanlarının gelmesini bekliyor. İşlemler için 'kâfî dir' denilmesini müteakiben görevliler siyah bir ceset torbasının içindeki 'muhterem'i otopsi yapılmak üzere Adlî Tıp Merkezi`ne götürüyor. Efe Apartmanı`ndaki hüznün zembereği boşalırken Faysal Ağabey`in eşi -Çin`in efsane amirali Zeng He`nin torunlarından- İnci Hanım`ın (Yufeng) talebine istinaden Yâsin, Mülk ve Nebe sû relerini okuyorum. Dua faslına, evdeki altı kişilik hazirunla birlikte merhumun kızı Suna da hâl ve kâl lisanıyla mukabelede bulunuyor. 
Faysal İnci ailesiyle birlikte...
Emir büyük!
Faysal Bey, İnci Hanım ve kızları Suna ile birlikte önümüzdeki günlerde Tuzla`ya KoçLisesi`ne gitme planımız vardı. Bu plan muvacehesinde İnci Hanım ve Suna, Şhangay`dan İstanbul`a gelmişti. -KoçLisesi ile KoçÜ niversitesi arasında herhangi bir organik bağ bulunmasa da- Faysal Ağabey, kızımın KoçÜ niversitesi`nde tahsil görmekte olduğundan bahis açarak 'KoçLisesi`ni araştır lütfen, Ocak sonunda çocuklar Çin`den gelecek, Suna`nın iyi bir eğitim almasını, liseden sonra Boğaziçi Ü niversitesi`nde ya da KoçÜ niversitesi`nde okumasını istiyorum' demişti. Gerekli bağlantıları kurdum, lakin büyük emir` karşısında kula boyun bükmek, teslim olmak, Şişli Cami-i Şerifi`nin musalla taşına uzanmak düşüyor. 
63 yıllık ömür çizgisi Şişli`de nihayet buldu.
Faysal İnci`nin Erzurum Hınıs`ta duvar ustası Şefik Baba`nın evladı olarak 1959 yılında başlayan 63 yıllık ömür çizgisi Şişli`de nihayet bulurken Fatih Malta`nın mollalarının tilâvetleri, Nafi Baba Camii`nin emektar imamı Fikri Sevim hocanın içten niyazıyla harmanlandı! Rumelihisarı Şehitlik Dergâhı`nın türbedarı 'hüve`l-Bâkî ' dedi. Sözün bu yerinde elfâzı emaneten Necatigil`e bırakalım:
'Parantezin içindeki çizgi
Ne varsa orda
Ü midi, korkusu, gözyaşı, sevinci
Ne varsa orda.'
40 yıllık dava arkadaşları Faysal İnci`ye vefâ gösterdi.
Faysal İnci`nin Boğaziçi Ü niversitesi`nden 40 yıllık okul, ev, yol ve dava arkadaşları oradaydı. BÜ İdari Bilimler` oradaydı. Bu ekip 14 yıl önce de böylesi bir veda için Ü sküdar`da, 'Keynes Adnan'ın cenaze namazında yek bir ağızdan 'iyi bilirdik' demişti.
40 yıllık dostluk...
40 yıllık dostluk... Musalla taşı, Boğaziçi Ü niversitesi Güney Meydan`da başlayan, yurtlarda ve okul civarındaki evlerde pekişen, Nafi Baba ve Uçaksavar camilerinde okuma programlarıyla ilmî veçhe kazanan, vakıf hizmetleriyle taçlanan dostluk halkasının naif, nazenin, gizemli bir mensubunu ansızın üzerine çekti! 
Ruhuna Fatiha. Faysal İnci nin Manisa Kırtık mezarlığındaki kabri
'Bu kardeşlik böyle yarım kalmayacak.'
Evet, Faysal İnci de göçünü topladı. Yaşadığımız bu acı Yahya Kemal`in dediği gibi muvakkaten bir firkat:  'Tekrar mülâkî oluruz bezm-i ezelde Evvel giden ahbâba selâm olsun erenler.' Bir önceki paragrafta ifadesini bulan 'halka'dan merhumun yakın arkadaşlarından Murat Ü lker`den bir nakille Faysal İnci`ye bir Fatiha, üçİhlâs isteme vaktidir: 'Karındaş var, kardeş var; Elbet orada da buluşacağız. Bu kardeşlik böyle yarım kalmayacak. Rabbimizin rahmetini umar ve meccanen affımızı talep ederiz.'
Dede, amca, torun: Faysal İnci, oğlu Can ve torunu Mehmet Faysal ile.
İbrahim Ethem Gören/Yazı No: 463