`height=

Erol Demir ile sohbetimize devam ediyoruz;

AY: Haklısınız 'Ü lkemizin hayallerini hedeflere, hedeflerini gerçeğe dönüştürme mücadelemizde en büyük güçkaynağımız nitelikli, özgüveni yüksek, millî ve manevi değerlerimizle teçhiz edilmiş nesillerimizdir.' Bu nesilleri yetiştirebiliyor muyuz? Yetiştiremiyorsak, sorun nerede?

DEMİR: Çocuklarla ebeveynlerin arasında tarih boyunca sürekli kuşak farkından ve karşılıklı beklenti farklıklarından kaynaklı memnuniyetsizlikler olmaktadır. Onbinlerce üniversiteli mezunumuz iş arayışında, bu döneminde çeşitli sınavlara hazırlanıyor, zamanı değerlendirmek için lisansüstü eğitimlere devam ediyorlar. İŞKUR kurslarına katılarak yeni beceri ve yeterlilikler kazanarak iş bulmaya çalışmaktalar. Biz onları teçhiz etmek yerine kendimizi onların olmasını istediğimiz şekilde yaşayabilirsek örnek rol model oluruz. Buna rağmen maddi-manevi çift kanatlı, aklı-kalbi-zevki selim iyi insan yetiştirme çabamız devam edecek.

AY: Öğretmen alanında eğitim almış ve mesleğini profesyonel sürdüren kişidir. Eğitim Fakülteleri`nin 'nitelikli öğretmen' yetiştirilmesi konusunda yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?

DEMİR: Öğretmenler eğitim sistemlerinin en kritik öğeleridir. Eğitim fakülteleri başta olmak üzere öğretmenliğe taban teşkil eden bölümlere girişte 'nitelikli öğretmen' sıfatlarına, ilgi, yetenek, kabiliyetlere sahip olmak şartı getirilebilir. Bu sayede herkes sınavı kazanıp atama beklemez. Öğretmenlik eğitim meslek kanunu çıkarılarak bu nitelikler yasal düzenlemeye kavuşmalıdır. İnsan kaynakları havuzumuz büyük ve geniş elimizde yeteri kadar gençvar. Bunlar içinden öğretmenliğe en uygun olanları seçerek mesleğe almalı, hizmetiçi eğitime dahil etmeli ve sürekli kendini yenilemesi geliştirmesi için desteklemeli, hakettiği değeri de vermeliyiz. 'Dünyanın her tarafında öğretmenler insan topluluğunun en özverili ve saygıdeğer unsurlarıdır. Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.' Çok şeyi özetlemektedir.

AY: 'Mesleğim Hayatım'da 'Bir insanın hukuka, toplumsal kurallara ve insana yakışır şekilde davranması için okul bitirip diploma almış olması yetmiyor.' diyorsunuz; Neden?

DEMİR: Bir öğrenciye, oniki yıllık zorunlu eğitim boyunca, sosyal yaşamda nasıl davranması gerektiği konusunda ihtiyacı olan tüm bilgiler öğretilmektedir. Buna rağmen lise hatta üniversite mezunu insanlar da toplumda hoş karşılanmayan davranışlar sergileyebilmektedir. Öyleyse bir insanın hukuka, toplumsal kurallara ve insana yakışır şekilde davranması için okul bitirip diploma almış olması yetmiyor. Vergisini ödemeyen bir insan, bu davranışı hukuken bir suçve toplumsal bir ödev ve diğer insanlarının hakkına girmek olduğunu bilmediğinden değil nefsine ve şeytana uyarak bencilce davranmaktadır. Bu gibi davranışların sergilenmemesi için oniki yıllık eğitim hayatına vergi adıyla bir ders koymaya gerek olmadığı gibi konulsa da bir faydası olmayacaktır.

Devlet, özellikle Pandemide vatandaşlarının sağlığını korumak amaçlı yasalara dayanarak çeşitli tedbirler, kısıtlamalar ve yasaklamalarla bulaşımı azaltmaya virüsle mücadele etmeye çalışırken birileri cezai müeyyidelere rağmen ihlal edebilmektedir. Bu mecburiyetten öte toplumsal duyarlılık gerektiren hayati bir tavır olmalıdır. Eğitim okulda değil aile de başlamaktadır. Birçok toplumsal kural ders adıyla olmasa da müfredat içinde konu olarak yer almasa da çeşitli sosyal etkinlik ve projelerde gündeme getirilmektedir. Kaldı ki hayatımıza sonradan giren tüm yeniliklerin derslerle öğretilmesi gerekmiyor. İnformal öğrenmeyle Tv seyrederken-internette haber okurken ve hayatın doğal akışı içinde neyi nasıl yapacağımızı biz farkında olmasak da öğrenmiş oluyoruz.

Devam edeceğiz;