Hz. Ali (kerremallâhü vecheh):
'En cesur insan kimdir? Diye sordu.
'Sensin' dediler. Hz. Ali (k.v.):
'İçimde bir korku olmadan hiçbir kimse ile çarpışmış değilim. Bana en şecaatli kimdir, onu söyleyin.' dedi.
'Bilmiyoruz, kimdir?' dediler.
'En cesur Hz. Ebû bekir`dir.
Bedir günü Resû lullâh`a (s.a.v.) bir çardak yapmıştık. Müşriklerden birinin ansızın yapacağı bir hücumdan onu korumak için:
'Kim Resû lullâh ile beraber kalır?' dedik. Allâh`a yemin ederim ki, aramızdan kimse meydana çıkmadı, yalnız Hz. Ebû bekir kılıcını çekerek, Resû lullâh`ın yanına geldi. Hücum eden herkese karşılık veriyordu. Şüphesiz, en şecaatli kimse odur.
Yine Hz. Ali (kv.) buyurdular:
'Bir gün Mekke müşriklerinin Resû lullâh`a (s.a.v.) eziyet ettiklerini ve:
'Sen misin ilâhlarımızı bir ilâh yapan?' dediklerini gördüm. Allâh`a yemin ederim ki aramızdan hiçkimse imdadına koşamadı. Yalnız Ebû bekir ortaya çıkarak, birini döğüp ötekini itekleyerek:
'Yazıklar olsun size! Rabbim Allah!` diyen bir adamı öldürecek misiniz?' diyordu.
Hz. Ali abasını çıkardı, sakalı ıslanıncaya kadar ağladı ve:
'Allah aşkına söyleyin. Firavun devrindeki mümin mi daha hayırlıdır, yoksa Ebû bekir mi?' dedi. Herkes sustu, bunun üzerine Hz. Ali:
'Bana cevap veriniz! Allâh`a yemin ederim ki, Ebû bekir`in bir saati, Firavun devrindeki müminin bin saatinden hayırlıdır. Zira o, imanını gizliyordu bu ise imanını ilân ediyor, dedi. (Târihu`l-Hulefâ, Süyû tî )