Eylül ayı bitişlerin ve başlangıçların ayıdır. Güneş şehri terk eder, ağaçlar yapraklarını döker ve kışa hazırlanır, göçmen kuşlar göklerden süzülerek geçerler ve okul bahçelerinden çocukların gülüşleri yükselir. Tatil bitmiş, okullar açılmıştır ve çocuklar yeni bir yıla girmenin heyecanı içindedirler. Okulların açılış döneminde tekrarlanan bu tatlı telaş, Milli Eğitim bakanının açıkladığı yeni eğitim modeli ile farklı bir heyecana dönüştü ve çocuklarımız yeni döneme yeni bir eğitim sistemi ile girdiler.

Eğitimde yeni model, sınav sistemi, açık liseye geçişler, dijital bağımlılığa karşı alınan önlemler ve ilkokul çağındaki çocuklar için yazılı sınavların kaldırılması gibi pek çok önemli konuları içeriyor ve bahsedildiği şekilde uygulandığında inanıyoruz ki büyük faydalar sağlayacaktır. Özellikle ilkokul çağındaki çocuklar için yapılan yazılı sınavın kaldırılması ve çocukların gelişim süreçlerinin merkeze alınması oldukça önemli. Zira eğitimin amacı çocuğun duygusal, sosyal, düşüncel ve bilişsel gelişimine katkı sağlamak ve yeteneklerinin farkına varıp geliştirmesine yardımcı olmaktır. Okul çocukların hayatında aileden sonra en büyük etkiye sahip olan kurumdur ve çocuklar toplumda hangi rolleri alacaklarına burada karar verir ve hayata buradan katılırlar. İlkokul çağı çocuğun dış dünya ile bağ kurduğu ve sosyalleştiği bir ortamdır ve gelişimin temelleri bu dönemde atılır.

Çocukların sağlıklı bir kişilik geliştirebilmeleri için ilk evvela okulun onlara kendilerini güvende hissedebilecekleri bir ortam sunması ve yeteneklerini keşfetmelerine yardımcı olması gerekir. Eğitimci çocuğun kendini tanıma ve ifade etme biçiminin, verilen görevleri vaktinde yerine getirme disiplininin, zamanı kullanma bilincinin, yeniliklere karşı açık olma eğiliminin ve yardımlaşma duygusunun gelişimine katkı sağlamalıdır. Eğitim çocuğu hem mesleki alanda hem de ahlaki değerler alanında geliştirmeli ve yönlendirmelidir.

 Eğitim bireyleri terbiye eder, güçlendirir ve onların işgücünü topluma kazandırır. Toplumun varoluş dinamiklerinin hayatta kalmasını sağlar ve çocukların potansiyelini ortaya çıkararak insanlığın hizmetine sunar. Eğitim kurumları sorgulayan, düşünen, araştıran, üreten, merak eden, girişimci ruha sahip bireyler yetiştirir ve onların yeteneklerini toplumun hizmetine sunar.

 Ülkemizde bugüne kadar Eğitim sistemini geliştirmeye yönelik pek çok proje hazırlanmış ve hedefler seçilmiş,  politikalar belirlenmiş ve uygulanmıştır ancak bunlar ihtiyacı ve beklentileri karşılayamamıştır. Şu günlerde ülke çapında tartışılan yeni modelde ise eğitim sisteminin daha işlevsel hale getirilmesi ve öğrencilerin başarı düzeylerinin arttırılması hedefleniyor.

Açık liselere geçişten, Üniversite yerleştirme sistemine kadar pek çok konuda değişim içeren yeni sistemde okul öncesi ve ilkokul çağındaki çocuklar için yazılı sınavın kaldırılması kararının yer alması oldukça önemli. Yeni dönemde artık eğitimciler tarafından bu çocukların gelişimlerinin takibi yapılacak ve gözlem formları, oyun temelli değerlendirmeler ve verilen görevleri yerine getirme gibi konular ölçme araçları ile takip edilecek ve değerlendirmeler buna göre yapılacak. Yeni eğitim modeli ekseninde alınan bu karar çocukları sınav kaygısından kurtaracak ve güven duygusunun gelişimine katkı sağlayacak.

Sınavların bir korku sarmalına dönüştürülmesi ne yazık ki eğitimden elde edilecek pek çok kazanımın üzerine harç döküyor ve rekabeti, çatışmayı tetikliyor. Çocuklar arkadaşlarını rakip olarak görüyor ve yarışı önde götüremedikleri zaman kendilerini değersiz, yetersiz ve güvensiz hissediyorlar. Güven duygusu zedelenmiş ve korkularının içinde debelenir hale gelmiş bir gençliğin iyi bir gelecek inşa etmesi mümkün değildir. Yeni dönemde, yeni eğitim modelinin bu sorunun çözümüne katkı sağlayacağına inanıyoruz.