Edip Akbayram’ın tedavisi, Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesinde sürüyor.
Geçen gün ameliyat edilen ünlü sanatçının yeniden operasyon geçireceği belirtildi.
Usta sanatçının kızı Türkü Akbayram “Pazartesi tekrar bir ameliyat daha olacak” dedi.
Edip Akbayram’ı eşi Ayten Akbayram ile kızı hastanede bir an olsun yalnız bırakmıyor.
İşte Edip Akbayram’ın yaşamını anlatan bu metnin özgünleştirilmiş hali:
EDİP AKBAYRAM KİMDİR?
29 Aralık 1950'de Gaziantep'te dünyaya gelen Edip Akbayram, henüz dokuz aylıkken çocuk felcine yakalandı. Çocukluk yılları bu zorlu hastalığın gölgesinde geçti. Ancak müziğe olan tutkusu, daha küçük yaşlardayken kendini göstermeye başladı. O günleri, "Haftalığımı biriktirip ünlü pop şarkıcılarının konserlerine giderdim. Eve döndüğümde ise aynanın karşısına geçip onları taklit ederdim," sözleriyle anlatıyor. Bu ilgisiyle çocukken bir orkestra kurdu ve evlerinin yakınındaki bir düğün salonunda amatör olarak sahne almaya başladı.
Lise yıllarında arkadaşlarıyla kurduğu orkestrada, Pir Sultan Abdal ve Karacaoğlan’ın deyişlerine besteler yaparak sahnelerde seslendirdi. İlk plağı olan "Kendim Ettim Kendim Buldum", yine bu dönemde, Siyah Örümcekler adlı grubuyla kaydedildi. Plak, "Siyah Örümcekler-Gaziantep Orkestrası" ve "Edip Albayram ve Siyah Örümcekler" adlarıyla iki farklı versiyon olarak piyasaya çıktı.
EDİP AKBAYRAM’IN İKİNCİ ADANA
Gaziantep’ten sonra, Edip Akbayram’ın ikinci durağı Adana oldu. İlk profesyonel sahne deneyimini burada, "Beyaz Saray" adlı bir gazinoda yaşadı. Zorlu bir çocukluğun ardından liseyi tamamladı ve 1968 yılında İstanbul’a yerleşti. Üniversite sınavlarında diş hekimliği bölümünü kazansa da müzik aşkı ağır bastı. Bu nedenle eğitimini yarıda bıraktı. Yaşadığı sıkıntıları, "Diş hekimi olsaydım bile babamın bana muayenehane açacak parası yoktu," diyerek ifade etti.
1971 yılında, Aşık Veysel'in bir şiirinden esinlenerek bestelediği "Kükredi Çimenler" ile Altın Mikrofon Yarışması'na katıldı ve birinci oldu. 1974'te Dostlar Orkestrası'nı kurarak Anadolu pop müziğinin önemli isimlerinden biri haline geldi. Kara Kuzu, Deniz Üstü Köpürür ve Garip gibi şarkılarla ödüller kazandı ve ünü ülke genelinde yayıldı. "Aldırma Gönül" ve "Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz" gibi eserleriyle altın plak sahibi oldu ve 250’den fazla ödülle onurlandırıldı.
Sanatçı, zirveye ulaşsa da müziği paraya tercih etti ve bu yüzden ekonomik zorluklar yaşadı. Arabeskin popüler olduğu yıllarda, bu tarzdan uzak durdu. 12 Eylül Darbesi’nin ardından, dört yıl boyunca sahneye çıkamadı ve eserlerinin TRT'de çalınması yasaklandı. Bu dönemi, "Kimse bana iş vermedi. Karımın bileziklerini ve alyanslarımızı satmak zorunda kaldık," diyerek dile getiriyor. Ancak 90’ların ortalarında çıkardığı "Türküler Yanmaz" albümüyle yeniden yükselişe geçti. Bu albümde Can Yücel, Oktay Rifat, Ahmed Arif ve Vedat Türkali gibi önemli isimlerin eserlerine besteler yaptı.
Edip Akbayram, müzikteki hedefini, "Kalıcı bir şeyler yapmak istiyordum. Fikret Kızılok ve Cem Karaca’nın Anadolu ezgilerini pop çizgisinde seslendirmelerini örnek aldım. Ancak tamamen kendi rengimi ve çizgimi geliştirdim. Toplumun sorunlarına odaklanan, ama sivri ve yüzeysel yaklaşımlardan uzak bir müzik yapmak istedim," sözleriyle özetliyor.
Bugün geçimini kaset satışları ve konser gelirleriyle sağlayan sanatçının, aynı zamanda küçük çaplı inşaat işleriyle uğraşan bir şirketi bulunuyor. 1979 yılında Ayten Hanım ile evlenen Akbayram, bu evlilikten Ozan ve Türkü adında iki çocuk sahibi.