Dünyada kuruluşlar ne üretirlerse üretsinler, başta gelen sorumlulukları, kaynaklarını en verimli olarak değerlendirmektir.
Kuruluşların uzun ömürlü olmaları, ekonomik, siyasal ve kültürel çevredeki değişmelere uyum sağlamaları, önceden hazırlandıkları planlara bağlıdır. Kuruluşlar geleceklerini, aksatmadan yaptıkları planlarla güvence altına alırlar. Sürekli güncellenen planlarla, kendilerini yenilemeyen kuruluşlar, uzun dönemde varlıklarını koruyamazlar.
Dünyanın hem yerel, hem de küresel pazarlarında, kuruluşlar arasındaki yarışın, büyük bir hız kazanması, iletişimdeki yeni gelişmeler,üretim ve yönetim sorunlarına yeni boyutlar kazandırmıştır. Gelirlerin artırılmasında, finansal kaynakların bulunmasında, kazançlı olarak değerlendirilmesinde, paradan para kazanmanın yerine, ürün ve hizmet üretiminden para kazanma geçmiştir. Artık kuruluşların başarısında belirleyici olan, parasal kaynaklar değil, entellektüel kaynaklardır.
Ekonomik alanda her kuruluşların uzun dönemde varlıklarını sürdürmeleri, gelirleri giderlerini karşılayacak, ürünleri ve hizmetleri, kaliteyi düşürmeden üretmelerine bağlıdır. Ürünlerinden ve hizmetlerinden kazanç sağlamayan kuruluşlar, finansal sorumluluklarını yerine getiremedikleri gibi, kendileriyle birlikte toplumu da yoksullaştırırlar. Dünyanın hiçbir yerinde, meyvası para olan ağaç yoktur .Kuruluşlar kaynakları üretime ve hizmete dönüştürmek için vardırlar.
Faizi paranın kirası olarak gören, seküler ekonomilerde olduğu gibi, para alınıp satılan bir ürün değil, zaman içinde ürün ve hizmet üretme gücü olan, bir üretim aracıdır. Entellektüel kaynaklarla birlikte, parasal kaynaklar kuruluşlarda, istenen ürünleri ve hizmetleri üretmek için el ele verirlerse, dünyanın yeraltı ve yerüstü zenginliklerinden bütün insanlar yararlanır. Bunun için Anadolu insanının kültüründe, paranın, toprağın, insanın boş durması iyi karşılanmaz.
Dünyanın bütün ülkelerinde, boş duran insanların bilgilerinden ve bilgeliklerinden yararlanılarak, boş duran paralarla doğal kaynaklara değer kazandıran kuruluşlar, yoksullukla birlikte savurganlığın da üstesinden gelirler. Bunun için dünyanın doğal kaynaklarını değerlendirerek, insanların doğal ihtiyaçlarını karşılamak, yerel ve küresel kuruluşların, kurumsal ve toplumsal sorumluluklarının başında gelmektedir.Kuruluşlar ekonomik kazançlarından daha çok, toplumsal kazançlarıyla var olurlar.
Kuruluşların üretimlerinin sürdürülebilir olması, ekonomik kazançlarıyla toplumsal kazançlarını altın oranda değerlendirerek, insanlığın üretim ve yönetim birikimine katkıda bulunmalarına dayanır. Kuruluşlar insanların bilgi ve bilgelik birikimlerinden yararlanarak, parasal kaynaklarını değerlendirirler. Parasal kaynaklar kuruluşlar aracılığıyla, üretime katkıda bulunurlar, ürünlere ve hizmetlere dönüşürler. Ülkelerin güçleri, parasal kaynaklarını değerlendirmesini bilen, kuruluşlarından kaynaklanır.
Güçlü kuruluşları olmayan ülkelerin,güçlü paraları olmaz.
Ülkelerde paranın gücü, üretimden kaynaklanır.
Üreten ülkeler, tüketenlerden güçlüdür.