Dr. Yusuf Kızıltaş “Eğitim konusunda dünyada en çabuk refleks gösteren bizdik”(1)

Abone Ol

Sitemiz köşe yazarı Dr. Göktan AY`ın, Dr. Öğr. Ü yesi Yusuf Kızıltaş&nbsp (Van Yüzüncü Yıl Ü niversitesi) ile 'eğitim' üzerine yaptığı söyleşiyi yayımlıyoruz..&nbsp

AY: Hocam merhabalar..Nasılsınız? Pandemi döneminin sizde etkisi oldu mu?

KIZILTAŞ: Merhabalar, teşekkür ederim. Pandeminin etkilerini elbette çok boyutlu düşünmeye muhtacız. Çünkü, birçok ülke gibi biz de hazırlıksız yakalandık. Ve bir anda farklı alanlarda pandemiye esir düşmemek için yoğun ama çoğu zaman kırılgan bir mücadele içinde bulduk kendimizi. Kırılgan diyorum çünkü insan olarak böyle bir tabiata zaten sahibiz. Ancak salt insanın yaradılışı bağlamında değil pandemi, sorumluluk sahibi bir fert olarak bizlerin çeşitli alanlardaki varlığını, mücadelesini, istikrarını da akamete uğrattı. Şüphesiz sağlık ve eğitim bu alanların&nbsp başında geliyor. Eğitim konusuna yoğunlaşırsak 'ülke olarak belki de dünyada en çabuk refleks gösteren bizdik'&nbsp diyebiliriz.

AY: 20. Milli Eğitim Ş&ucirc ra kararlarını inceleyebildiniz mi? Görüşleriniz nedir?

KIZILTAŞ: Milli Eğitim Ş&ucirc ra`sında tavsiye edilen kararların çoğunu okuma imkanım oldu. Erken çocukluk eğitiminin daha evvel&nbsp Milli Eğitim Bakanımız Sn. Prof. Dr. Mahmut ÖZER`in söylemlerinde çok önemsendiğini duymuştuk, izlemiştik. Ş&ucirc ra`da bu durumun karşılığını gördüğümüzü düşünüyorum. Okul öncesi eğitimin ne kadar önemsendiğini ve beşeri sermayemiz olan çocuklarımıza yapılması gereken yatırımın ne denli ciddiye alındığını görebilmek çok değerlidir. Kapsayıcı eğitim çerçevesinde özel eğitime ihtiyaçduyan, dezavantajlı ve risk altında bulunan çocukların eğitime erişimleri noktasında engellerin ortadan kaldırılarak, bu bireyler için olanakların daha da zenginleştirilmesine vurgu yapan kararlar da çok önemlidir. Yine psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri konusunda da önemli kararlar alındığını görmekteyiz. Malumunuz ilk/ortaokulların, ortaöğretim kurumları gibi doğrudan bir bütçesi yoktur. Bütçe daha ziyade okul-aile birliği aracılığıyla yapılan bağışlarla oluşturulmaktadır. Bu anlamda okullarda bütçe oluşturulmasına dikkat çeken kararlar var. Benzeri kararlar 2023 eğitim vizyonunda da yer almaktadır. Ancak bunların uygulamaya geçirilmesi ne kadar mümkün olur bunu zamanla hep beraber görme imkanımız olacaktır. Çok gerekli ve yerinde bir tavsiye karar olarak görüyorum. Bu arada meslek liselerine yönelik çok değerli kararların da alındığını görebilmekteyiz. Ve öğretmen yetiştirme sistemi. Günümüzde en çok tartışılan kavramlardan bir tanesi de öğretmen yetiştirme sistemidir. Bu doğrultuda da bazı önemli tavsiye kararlar göze çarpmaktadır. Özellikle her zaman dillendirmeye çalıştığım eğitim fakültelerinin kontenjanlarının 'azaltılmasına çanak tutan' kararların da olduğunu görebilmekteyiz. Öğretmen yetiştirmede kaliteyi artırmanın yollarından birisi de kontenjanları azaltıp 'niteliğe yoğunlaşmak' ve KPSS mağduru adayların sayısını azaltmakla mümkün olabilir. Adaylık Kaldırma Sınavının (AKS) kaldırılması yönündeki kararı anlamlı ve yerinde buluyorum. Okulların denetimi okul müdürleri tarafından yapılmaktaydı. 'Denetim işinin' yeniden müfettişlere verilmesi yönünde alınan tavsiye karar da önemlidir. Ancak bunun artıları ve eksileri var. Bu ayrı bir tartışma konusudur. 'Sözleşmeli öğretmenliğin kaldırılması gerektiği' yönündeki tavsiye kararlar da gerekliydi. Özellikle doğu bölgelerinde öğretmen tutabilmek ve öğretmen hareketliliğine sınırlama getirmek amacıyla bu uygulama ikinci kez 2016 yılında getirilmişti. Ancak doğuda bunun çok da işe yaramadığını görüyoruz. Sözleşmeli öğretmenlik il içi görevlendirme kavramını özellikle de doğuda bir gelenek haline getirdi maalesef. Bu da ücretli öğretmenliği yaygınlaştıran en büyük nedenlerden biri oldu. TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Tutanak Dergisi`nde (2019) yer alan Milli Eğitim eski Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk`un görüşlerinde bile 'bu uygulamanın kaldırılmaması' yönündeki görüşleri her ne kadar ciddi ve haklı olsa da, uygulamanın farklı olumsuzlukları beslediği de gözardı edilemez. O bakımdan bu uygulamanın kaldırılması ve 'kapsamlı bir teşvik modelinin getirilmesi' yönündeki kararları her zaman daha yararlı gören birisiyim. Bu hususla ilgili tavsiye kararlarının hayata geçirilmesi elzemdir. 'Öğretmenlerin taltif edilmesi' yönünde alınan kararlar da dikkatimi çekti. Bugün, özellikle idareci atamalarında ek puan getiren taltif belgelerinin dağıtımında maalesef zaman zaman adil olmayan uygulamalara da denk gelinebilmektedir. Bu noktada daha adil ve şeffaf bir değerlendirme ile öğretmenlerin ödüllendirilmesi de gözardı edilemeyecek kadar ciddi bir tavsiye karardır. Ve okul öncesi eğitim kurumlarına &nbsp din, ahlak ve değerler eğitiminin verilmesi kararı. Bu karar ciddi bir şekilde hala tartışılmaktadır. Açıkçası eğitim hatta siyaset dünyası bu konuda ikiye ayrıldı. Bir kesim şiddetle karşı çıkarken bir kesim de aynı nispette oy çokluğu ile alınan bu kararı yerinde buldu. Konuya hakim olan ve olmayan herkesin bir desteği veya tepkisi oldu. Okul öncesi eğitim uzmanlık alanım değildir. Okul öncesi eğitim kurumunda da yöneticilik yaptım. Ancak bu mütevazı tecrübem bile yorum yapma noktasında bana göre alan uzmanlarına haksızlık yapmama neden olabilir. Fakat kararın uygulanabilirliği noktasında etraflıca tartışılma ihtiyacı hasıl olmuştur. Ayrıca bu eğitimin 'kimler tarafından, nasıl ve ne şekilde verileceğini' görmek iyi olur. İçeriği bilmeden yorum yapmayı şahsen ben doğru bulmuyorum. Çünkü ortada sadece tavsiye bir karar var. Kararın ve kararın getireceği programın içeriği hakkında birçoğumuz yeterince bilgiye vakıf değiliz. Önyargılı davranmamak gerekir. Fakat kararın oy çokluğu ile alındığını da gözardı edemeyiz. Neticede oy kullanan kişilerin de bu konuda yetkin kişiler olduğunu unutmamak gerekir. Ama dediğim gibi tartışacaksak, 'eğitimin/programın içeriği netleştikten sonra tartışmak' daha yerinde olur. En azından eleştirilerimizde ya da desteklerimizde, elimizde kaynaklar, örnekler ve dayanaklar olur. Son olarak şunu belirtmek isterim ki henüz atlatamadığımız Covid-19 pandemisinin yarattığı uzaktan eğitimle ilgili kararların Ş&ucirc ra`daki azlığı bir eksiklik olarak değerlendirilebilir. Gelecekte bu tarz sorunların yaşanmayacağının garantisi yoktur.

Devam edecek;