Hersek Nevada Kantonu Hukuk Müşaviri, yazar, mütefekkir Dr. Senad Hasanagiçile Rusya-Ukrayna savaşı ve Bosna Hersek`e yansımaları üzerine bir e-mülakat gerçekleştirdik.
Dr. Senad Hasanagiçile 30 yıl önce Hayrabolu Bosna Hersek misafirhanesinde tanışmıştık. Kıymetli eşi Fatma Hanım ve kızları Emina ile birlikte Bosna`dan savaş muhaciri olarak memleketimize gelmişlerdi. Babam ile birlikte zaman zaman ziyaretlerine gider, öznesinde Bosna, Aliya ve suyun öte tarafı` olan sohbetler ederdik. 
Entelektüel bir şahsiyet olan Senad HasanagiçHayrabolu`da kaldığı süre içerisinde boş durmayıp bir fırında şoförlük yaparak köylere, mahallelere ekmek dağıtmıştı. Eşi Fatma Hanım 30 yaşında kızı Emina 4 aylık bir bebekti. Oğlu Harun ise 4 yaşındaydı.
HasanagiçAilesi ve Hayrabolu`nun diğer Boşnak misafirleri ilerleyen zamanlarda Kırklareli Gazi Osman Paşa Misafirhanesi`nde konaklamaya başladılar. Babamla birlikte aileyi zaman zaman burada da ziyarete giderdik. Dr. Senad, Kırklareli`nde de boş durmadı, Boşnak çocukları için misafirhanede tesis edilen lisede yöneticilik yaptı. 
Dayton anlaşmasından sonra memleketlerine Mostar`a dönen HasanagiçAilesi`yle irtibatımızı devam ettirdik. Eşim Özlem Hanımla birlikte Mostar`da ziyaretlerine gittik. Bu kez suyun öte tarafında Hayrabolu`yu, merhum babamı, gurbetliği, insan olmayı ve insan kalmayı konuştuk. 
Dr. Senad, şimdiki zamanda Hersek Nevada Kantonu Hukuk Müşaviri, eşi Fatma Hanım, Mostar Vergi Dairesi`nde çalışıyor, kızı Emina, Bilkent Ü niversitesi`nde araştırma görevlisi, oğlu Harun ise Ankara Ü niversitesi`nde uluslararası hukuk alanında yüksek lisans tamamladı. Babam Hasan Gören ise Hayrabolu`da basübadelmevt`i bekliyor. (Ruhu için Fatiha`lar okuyalım.) 
Dr. Senad Hasanagiçile Rusya-Ukrayna savaşı ve Bosna Hersek`e yansımaları ve Sırp lider Dodik`in söylemleri üzerine bir e-mülakat gerçekleştirdik.
İbrahim Ethem Gören: Senad Bey nasılsınız? Hayat Bosna-Hersek`te, Mostar`da nasıl yaşanıyor?
Dr. Senad Hasanagiç: Allah`a çok şükür, iyiyiz. Bosna Hersek`i dağıtmaya çalışan güçler devamlı kendi planlarını gerçekleştirmeye çalıştıkları için bir ilerleme kaydedilemedi, bunun için genel durum da uzun zamandır fazla değişmedi. 
Mostar`da Hırvatlar üçüncü entite oluşturma yolunda attıkları adımların devamında ısrar etmekte, bunun için özelikle Mostar`da devamlı siyasi bir gerginlik mevcut. Biz ise buna alışığız ve bu bizim için yeni bir durum değil.
Rusya-Ukrayna savaşını değerlendirmenizi istirham ediyorum;
Bu savaşın başlamasında birçok sebep zikredilebilir. Şu anda savaşın açık olan ve öne sürülen sebeplerini medyalardan öğrenebiliriz, ancak her zaman olduğu gibi mutlaka savaşın arakasında uzun vadeli ve saklı planlar da var. 
Dr. Hasanagiç: Rusya`nın saldırısını herkes kınamalı.
Savaşın sebebi olan bu planları sadece yeterli zaman geçtikçe öğrenebileceğiz ve o zaman bile bütün gerçekler açık olmayacak. Şimdilik iddia edebildiğimiz, Rusya`nın Ukrayna`ya saldırması için uluslararası hukuka uygun olan hiçbir sebep yok ve buna göre herkes bu saldırıyı kınamalı. 
Beni biraz şaşırtan şey, bu olayın Medeniyetler Çatışması Teorisi çerçevesinde yorumlanmasının hiçolmamasıdır. Samuel Huntıngton`un lanse ettiği teorinin arkasında çok güçlü merkezler duruyor. Dünyanın şekillendirilmesi konusunda bunu da akılda tutmak lazım. 
11 Eylül`den sonra İslam Dünyası`nda din esasında hareket edenler Batı`nın medya kampanyalarında düşman, kötü, kana susamış, faşist gösteriliyordu, şimdi ise bu rol Ortodoks Dünyası`nın en güçlü ve lideri olan Rusya`ya veriliyor. Vladimir Putin zaman geçtikçe Osama bin Laden`den daha kötü, Düyna`yı atomik savaşla tehdit eden, daha deli ve tehlikeli gösterilmeye başlayabilir. 
Avrupa`da tekrar Soğuk Savaş`ın kaos ortamına mı dönülüyor? Ne oluyor? 
Evet, büyük ihtimal ile bir çeşit soğuk savaş tekrarlanacak, ancak planlıysa kaotik bir durum meydana gelmez, yeni bir jeo-politik durum meydana gelecek, yeni bir güçdengesi oluşturulacak ve Dünya buna göre yaşayacak. En tehlikeli, durumun planların dışına çıkması ve dediğiniz gibi kaosun egemen olmasıdır. O zaman her felaket beklenebilir.
Sizce Rusya hangi mülahazalarla/gerekçelerle Ukrayna`ya saldırı başlattı?
Bir tarafta, Rusya`nın Ukrayna`nın NATO`ya girmesinden güvenlik açısından korkması esassız değil, çünkü bu şekilde NATO Rusya`nın sınırlarına dayanır ve muhtemel bir saldırıda gereken savunma karşılığını tam olarak veremeyebilir. Özelikle, çok hassas mesele nükleer saldırıdır. 
Bunun dışında Rusya Ukrayna`da yaşayan Rusları soykırımdan` korumak istediğini de öne sürüyor. Kimse bilmiyor ve kimse duymadı ki Ukraynalıların hiçbir zaman Ruslar üzerine bir soykırım yapmadı. Bu sebepler Ukrayna`ya saldırmak, onu yıkmak, sivilleri öldürmek için yeterli olamaz.
Diğer taraftan görünür ki Rusya da masum değil, kendi gücünü ve etkisini artırmak amacıyla devamlı bir şekilde Avrupa`yı destabilize etmekte, Balkanlar`da, özelikle Bosna Hersek`te ve Karadağ`da Sırplar üzerinden kaos çıkarmaya çalışıyor. Rusya bu şekilde uzun zamandır davranıyor, Ukrayna`nın NATO`ya girme talebinin aktüel olmasından önce de... Rusya, Yugoslavya`nın dağıtılmasında ve Sırpların Bosna`ya saldırmalarında her zaman ve her şekilde Sırplara destek veriyordu. Bu yeni bir şey değil, Rusya`nın kendi gücünü ve etkisini artırma, Avrupa`yı içten bölme ve NATO`yu zayıflatma arzusu çoktan beri mevcut olan bir politikadır.
Rusya-Ukrayna gerilimi özelde Bosna Hersek`i nasıl etkileyecek?
Bu etkiler Avrupa`da hemen hissedildi. Avrupa son zamanda çok gevşek ve menfaatler esasında bölünmüş görünüyordu. Birçok önemli konuda fikir birliği sağlanamadı. Şimdi birden bire Avrupa, Ukrayna Savaşı konusunda tek bir sesle konuşuyor. Herkesten Rusya`yı kınamasını ve Rusya`yı farklı şekilde cezalandırmaya destek vermesini istiyor.
Bellidir ki Bosna Hersek`te de 3 millet adına siyaset yapanlar da taraf seçmek zorundadır. Samuel Huntington`un Medeniyetler Çatışması teorisinde riskli ülkeler arasında bölünmüş ülkeleri` de saydı. Bu ülkelerde ahali karışık`, bir kısmı bir medeniyete, başka bir kısmı diğer bir medeniyete ait. Ukrayna da böyle bir ülke. 
Dr. Hasanagiç: Ukraynalılar kendilerini Avrupalı görüyor.
Rus Ortodokslar kendilerini Rusya`ya ait görüyor. Ukraynalılar ise kendilerini Avrupalı ve Batıya bağlı görüyor. Böyle devletlerin arasında Bosna Hersek de özelikle hassas olur. Bosna Hersek`te de ahalinin bir kısmı Ortodoks Dünyası`na, bir kısmı Batı Dünyası`na, diğer bir kısmı ise İslam Dünyası`na ait. 
Bir nevi Ukrayna Savaşı`nın neticesi gibi Boşnakların desteledikleri partiler samimi bir şekilde Batı`yı destekliyor. Hırvatlar son dönemde BiH`te bir Hırvat Cumhuriyeti oluşturmak amacıyla Sırplarla, bu şekilde Ruslarla da sıkı işbirliğinde bulunuyor. Şimdi ise Hırvatların partileri, Hırvatistan NATO üyesi ve Avrupa Birliği üyesi olduğu için Batı`ya destek vermek zorunda kaldılar. Sırp Cumhuriyeti`ndeki Sırpların en güçlü ve lider olan partisi ise dolaylı ve doğrudan Rusları destekliyor. Sırplar böylesi politikalara devam ederlerse büyük ihtimalle kaybolan taraf olacak. Ben kendim Sırplar için çok ağır neticelerin olacağını sanmıyorum, çünkü unutmamak gerekiyor ki, onlara BiH çerçevesinde soykırım ve etnik temizlik esasında şekillendirilmiş bir Sırp Cumhuriyeti`ni hediye eden Batı ve özelikle Amerika;
Neden?
Biz Müslüman olduğumuz için. Biz Müslüman kaldık mı, kaldık. Demek ki, Batı Sırplara verdiği hediyeyi büyük ihtimalle geri almayacak. Vurgulamak gerekiyor ki tarih hayatın öğreticisi` ise görünüyor ki bazı değişiklikler meydana geldi. Balkanlarda Osmanlıların çekilişiyle yeni oluşturulan Ortodoks olan devletlere hem Rusya, hem de Batı destek veriyordu, Müslümanlar üzerine yapılan korkunçkatliama ve sürgünlere herkes göz yumdu. Balkanlardaki Müslümanlara karşı böyle düşmanca tavırlar devamlı mevcuttu ve Bosna Hersek`teki son savaşta da tekrar hem Rusya hem de Batı açık ve net bir şekilde Sırplara destek oldular. 
Dr. Hasanagiç: Şimdiki zamanda çekişme Rusya ile Batı arasındadır.
Boşnakların güçlenmesiyle ve zaferler kazanmaya başlamasıyla savaş durduruldu. Sırplar cezalandırılmak yerine bir Sırp Cumhuriyeti`yle ödüllendirildiler. Şimdiki durum farklıdır. Çekişme Rusya ile Batı arasındadır. Sırplar Rusya`ya ambargoya destek vermek ve ambargoyu uygulamak istemiyor, Boşnaklar ise Batı`yı destekliyor. Buna göre beklenebilen durum, yanlış tarafı seçtikleri için Sırpların son zamanda özelikle yaptığı Bosna Hersek`i dağıtma ve Sırbistan`la birleşme çabalarının azalması, bu patikada Ruslarla ve Hırvatlarla yaptığı işbirliğin zayıflamasıdır. 
Sırplar daha ağır neticelere doğru daha radikal adımlar atacak olsa, Rusya`nın BiH`te sürdürdüğü politikasına destek vermeye devam ederse (kendileri açısından bazı istenmeyen olumsuz durumlara) maruz kalacaklar. Demem o ki bu herhangi bir adalete, prensibe bağlı değil, Avrupa`nın ve NATO`nun Rusya ile buradaki çekişmesine ve doğru tarafta bulunmasına bağlıdır. 
Başka bir netice; Sırpların Sırp Cumhuriyeti`nin BiH`te daha bağımsız olması ve sonunda ayrılması yolunda çatlaklar meydana geliyor. Sırp muhalefet, Batı`ya karşı çıkmaya ve Batı`nın cezalarına maruz kalmaya razı değil. Gelecekte Sırp muhalefetinin iktidara gelmesi ihtimal dâhilindedir. Bu süreçte Hırvatların Boşnaklara yaptıkları baskılarının da azalması beklenebilir.
Bir netice; BiH`in NATO`ya girmesi olabilir. Boşnaklar ve normal bir BiH`i isteyen diğer herkes bunu öneriyor, bunu Bosna Hersek için tek çare olarak görüyorlar. Bellidir ki şu anda şu duruma göre bunda ısrar etmek lazım (gelir). Rusya`nın buradaki etkisi daha pasifize edilirse bu da gerçekleşebilir. Ancak, asla unutmamak gerekiyor ki, bu durum şu anki süreçlerin geçici neticesidir. Batı`nın ve Ortodoks Dünyası`nın İslam`a, Müslümanlara, Bosna Hersek`teki Müslüman Boşnaklara karşı tutumları, ikiyüzlülükleri, art niyetleri değişmeyecek. 
Batı, Avrupa`da Müslüman istemiyor.
30 yıl önce Boşnakların yok olmasını isteyen, sadece Boşnaklara ölümcül bir adım olan silah ambargosunu koyan Batı`nın güçmerkezleri başka gezegene taşınmadılar! Daha iyi ve hümanist insanlar da olamadılar! Bunlar Müslüman`sız bir Avrupa`yı istiyorlar ve bunu gerçekleştirmeye yönelik faaliyetlere devam edecekler.
Batı ülkeleri bundan 30 yıl önce Bosna`da Sırpların saldırılarına 4 yıl boyunca göz yumdu. Sırplara müdahale etmek için on binlerce Boşnak`ın ölmesi ve yine on binlerce Boşnak ailesinin ülkelerini terk ederek mülteci durumuna düşmesi beklendi. Ne zaman ki Boşnaklar mevzi kazanmaya başladı bu noktada egemen güçler savaşı sonlandırdı! AB ülkelerinin ve dahi ABD`nin Rusya`nın Ukrayna`ya yaptığı saldırının hemen ilk günlerinde bu kadar kısa sürede konsolide olmalarını, Ukrayna`ya koridor açmalarını, silah ve askeri teçhizat yardımı yapmalarını nasıl okumak gerekiyor? Aynı tavrı bundan 30 yıl önce Bosna Savaşı`nda sizce neden görmedik? 
'Batılılar Ukraynalıları kendilerinden` görüyor.'
Müslüman olduğumuz için... Mesela, Boşnaklar Hıristiyan, Protestan bir millet olsaydı Batı Sırpların saldırmalarına ve soykırım yapmasına izin vermezdi, vakitlice tedbirler alırdı, silah ambargosu söz konusu bile olmazdı. Batılılar Ukraynalıları kendilerinden` görüyor. 
Başka bir sebep; Ukrayna büyük ve bazı alanlarda zengin bir devlet, toprakları verimli, Avrupa`yı besleyebilir, Rusya sınırlarına da dayanıyor. Boşnaklar ise küçük bir millet, büyük yarara veya zarara sebep olmuyorlar. 
Rusların saldırıları Bosna-Hersek`te nasıl yankılandı?
Beklenen bir şekilde yankılandı. Rusların saldırısı Boşnaklar tarafından keskin ve net bir şekilde kınandı, Hırvatlar tarafından BiH`te bir Hırvat Cumhuriyeti oluşturma (fikri) faaliyetleri yavaşlattığı için (Hırvatlar) saldırıyı yumuşak bir şekilde kınadı. Sırp taraf ise BiH`ten ayrılma yolunda Ruslar`dan hep destek gördüğü ve bu desteği gelecekte te beklediği için şimdiye kadar saldırıyı hiçkınamadı. 
Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinde 'Ukrayna' tartışmasının yaşandığını biliyoruz. Bu cümleden olarak Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Boşnak Ü yesi Sefik Dzaferovic ile Hırvat Ü ye Zeljko Komsic yaptıkları açıklamalarla Rusya yı kınarken Konsey`in Sırp Ü yesi Milorad Dodik ise Boşnaklardan ve Hırvatlardan ayrı düştü. Dodik 'Bosna, Ukrayna hususunda tarafsız kalsın' derken aslında ne/neler söylemek istiyor?
Dodik, 'Rusya`yı kınamayın, Rusya burada etkili olmaya devam etsin, Sırpları desteklesin, bizi Yüksek Temsilci`nin Sırplara ceza alan kararlarından korusun, Rusya, Sırbistan üzerinden buradaki Sırplara askeri yardım gönderebilsin, Rusya, Bosna Hersek`ten ayrılmayı ilan edeceğimizde bizi tanısın ve korusun. Tepkileri durdursun, Rusya bizi Avrupa güçlerinden ve NATO güçlerinden korusun ve buna kimse karışmasın' demek istiyor.
Dodik`in 2021 yılının son aylarındaki çıkışlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Milorad Dodik aslında ne yapmak istiyor?
Sürecin gelişimi, bir zamanlar Ukrayna olaylarının planlandığını, Sırbistan`ın ve Dodik`in böylesi gelişmelerden haberdar olduğunu,, Rusya ile koordinasyon yaptıklarını, uygun gördükleri zaman BiH`te derin ve tehlikeli bir kriz çıkaracaklarını, sürecin uygun bir yön alması halinde Sırp Cumhuriyeti`nin bağımsızlık ilan etmesini, Rusya`nın ise Ukrayna`da oluşturduğu Rus bölgeleri tanıdığı gibi Sırp Cumhuriyeti`nin bağımsızlığını da tanımasını planladığını gösteriyor.
Dodik`in entite düzeyinde ordu, adalet/yargı ve vergilendirme sistemlerinde radikal adımlar atacağını ifade etmesinin ardında hangi gerçekler yatıyor?
Bütün bunlar az önce anlattığım amaçların gerçekleşmesi için yapıldı. Gerçekleşmesi için ise BiH devletinin en önemli organlarını bloke etmek ve yetkilerini Sırp Cumhuriyeti`ne devretmek lazım gelir! Başka bir sebep; Dodik bu devletin yargı sisteminin kendisini araştırmasını ve yaptığı isyan ve yolsuzluklar için tutuklanmasını ve yargılanmasını engellemek istiyor.
Sırp yöneticilerin ve Dodik`in ve dahi Eski Yüksek Temsilci Valentin Inzko`nun soykırım inkârını suçsayan bir yasa çıkartmasını boykot etmelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her normal insan yetkili uluslararası mahkemede kanıtlanan soykırımın inkârının özel ve ayrı bir suçolduğunu biliyor ve Srebrenica Soykırımı`nı inkâr etmiyor. Sırplar ise bir soykırım yaptıklarının tarihte yazılmasını istemiyor. 
Valentin Intzko`nun soykırım inkârını yetkilerinin esasında yasaklama çabası, Sırplar tarafından Rusya ile koordinasyonla Ukrayna Savaşı`nın meydana çıkacağı bilinciyle onlara uygun tam vakitle olan bir sebep olarak Sırpların Yüksek Temsilci`yi kınamak ve artık tanımamak, BiH`teki krizi daha derinleştirmek için bir fırsat olarak görüldü. 
Mehmet Akif Ersoy, 'Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!/Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?/'Tarih'i 'tekerrür' diye tarif ediyorlar /Hiçibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?' diyor. İbret alınmadığı için tarih maalesef özellikle İslam yurtlarında tekerrür ediyor. 30 yıl önceki savaştan Bosnalılar kendileri için ne türden dersler çıkardı?
Maalesef, tam ders alındığını düşünmüyorum.  Boşnaklara gelince; Ben milletin yarısının ders aldığını düşünüyorum. Milletin diğer yarısı ise ders almadı, önceki yanılgılara, yanlış değerlendirmelere, kim dost, kim düşman şaşırmaya devam etti. Milletin hassas zamanlarda önemli konularda bölünmüş halde olmasının ne kadar zararlı ve tehlikeli olduğu felaketten önce anlaşılamıyordu. Felaketten sonra da bu anlaşılmazlık maalesef devam etti.
Osmanlı hoşgörüsü Bosna Hersek`e, Balkanlar`a, AB`ye ve bir adım öte tüm dünyaya neler söylüyor?
Osmanlı hoşgörüsünün en dayanıklı ve un uzun süren esasının din olduğunu gösteriyor. İdeolojiler ve politikalar geçici ve kısa vadelidir. Dinin emirleri ve yasakları ise hiçbir zaman değişmez. Avrupa`da böyle bir esas artık olamaz, bunun için Osmanlıların örneklerine baksınlar. 
Avrupa iktidarları, AB`de yüksek makamlara Müslümanların atanması konusunda Osmanlı Devleti`nin uygulamalarına bakmalı. Bilindiği üzere Osmanlı asırlarında yüksek devlet memuriyetlerinde pek çok gayrimüslim görev yapmıştır. Bu konuda Fatih Sultan Mehmet`in uygulamaları güzel bir örnek olacaktır. Daha yakın örnek olarak da 19. yüzyılda meydana gelen Muhaceret Nizamnamesi`ne bakılabilir. Baksınlar ve görsünler ki Osmanlılar nasıl Avrupalı gayrimüslimleri Osmanlı topraklarına gelmeye ve orada yaşamaya davet etmiştir. İncelesinler bunlara nasıl maddi koşulların ve hürriyetlerin sağlanacağı vaat edilmiş ve tüm vaadler harfi harfine yerine getirilmiştir. 
Son olarak okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?
Geçmişte, tarihte beraber yaşadığımız mutluluklar ve felaketler gösteriyorlar ki gelecekte de diğer milletlerin bize karşı davranması konusunda bir atasözümüz (mütemadiyen) geçerli olacak: Kurt kıllarını değiştirebilir, ama huyunu asla.
İlginiz için teşekkür ediyorum.
Ben de teşekkür ediyorum. Bütün Türk dostlarıma Mostar`daki Eski Köprü`den mahsus selam, sevgiler ve saygılar.