Sitemiz köşe yazarı Dr. Göktan AY`ın, Ulusal Stratejiler ve Politikalar Ü retme Merkezi (USPUM) Yönetim Kurulu Ü yesi, Eğitimci ve Yazar Dr. Ercan ÖZÇELİK ile yaptığı güncel konular ile ilgili söyleşiyi yayımlıyoruz;
AY: Ercan Bey, nasılsınız? Kendinizi okurlarımıza kısaca tanıtır mısınız?
ÖZÇELİK: Teşekkür ederim Göktan Bey. Sağ olun çok şükür iyi ve heyecanlıyım. Bu sıralar hayatımda önemli bir değişim yaşanıyor. EYT düzenlemesiyle 32 yıllık kamu ağırlıklı mesaili çalışma hayatımı sonlandırıyor ve emekli oluyorum nasipse. İstanbul doğumluyum. 1991 yılında gençbir Sağlık Memuru olarak hayat arkadaşımı da bulma bahtiyarlığıyla evlenerek, sevdiceğimle birlikte Erzincan`da göreve başladım. Sonrasında Erzurum ve Kocaeli`de kısa süreli çalışmalarım, İstanbul`a eğitim için gelmemle kalıcı şekilde yerleşmemle nihayet buldu. 1997 yılında Sağlık Eğitim Enstitüsünü tamamlayıp 3 yıl kadar Milli Eğitime bağlı bir lisede öğretmenlik yaptım. Büyük bir kamu hastanesinde devam eden kariyerimde Hastane Müdür Yardımcılığı, Kamu Hastaneleri Birliği Uzmanlığı, Sivil Savunma Amirliği gibi görevler aldım. Yönetimlerin sağladığı izin ve destekler ölçüsünde farklı projeler geliştirme ve uygulama imkânı buldum. 2008-2014 yılları arasında devlet memurluğundan ayrılarak özel firmalarda üst düzey idarecilik ve proje yöneticiliği yapma fırsatım oldu. Bilişim, teknoloji, sağlık ve sosyal hizmet projelerinde aktif çalıştım. İlgilendiğim her konuda eğitim eksiklerimi gidermeyi de tercih ettiğim için sağlık eğitim fakültesi dışında işletme, konaklama işletmeciliği, sosyal hizmetler lisans ve önlisanslarını tamamladım. Yüksek lisansımı Yerel Yönetimler konusunda yaptım. Son olarak Sağlık Yönetimi doktora programını tamamladım. 3 evladım var. Büyük oğlum Yazılım Mühendisi oldu ve çalışmaya başladı. Küçük oğlum liseden yeni mezun oldu. Kızım da ortaokul öğrencisi. Emeklilik sonrası üniversite boyutunda Akademisyenlik kariyerime devam etmek ve gençlerimizin yetişmesinde aktif çalışmak istiyorum. Toplumun bir üyesi olarak sosyal ve ekonomik sorunlarına bigâne duramadım. Mümkün olduğu kadar STK çalışmalarına katıldım, proje ve görüşlerimi hem kişisel web sitemden hem de çeşitli platformlardan yazarak paylaşmaya devam ettim. İnşallah sağlığım ve imkânlarım ölçüsünde böyle devam etme arzusundayım.
AY: Sizce, ülkemiz eğitim sisteminin sorunları çözüldü mü? Çözülmediyse neden çözülmüyor?
ÖZÇELİK: Eğitim sisteminin sorunlarının çözülmesi için öncelikle bir sistemin var ve işler olması gerekiyor! Ortada bir sistem olmadığı için sorunlarının çözümü de yakın ve mümkün değil! En başta eğitimimiz milli değil. 1946 yılında imzalanıp 1949 yılında devreye giren ABD ile yapılmış 'Fulbright Anlaşması' vesayetinde, Türkiye tarafının her zaman 5`e 4 azınlıkta kaldığı 'Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu' tarafından yönetiliyor, temel esasları karara bağlanıyor ve denetleniyor. Bugün hemen herkesin şikâyetçi olduğu içi boş, amaçsız, kendi değerlerine düşman, umutsuz ve gayretsiz nesiller yetiştiren, inançdünyası karma karışık, özgüvensiz, becerileri törpülenmiş, sistematik yeteneksizliğin öğretildiği sözde Milli eğitim müfredatı ve yapısı temelde bu komisyonun eseri ve misyonal görevidir. Eğitim sistemi, dinamik ve esnek uyarlanma kabiliyetini kaybetmiş, tek amacı, ilkokulda teslim aldığı tüm öğrencileri aynı basmakalıp eğitimle formatlayarak yetersiz ve gereksiz de olsa üniversiteye aktarmak ve mezun şaşkınlar ordusu kurmak üzere kurgulanmıştır. Bu iddiamın ispatı son derece kolaydır. Sanayimizde nitelikli ara eleman, usta işçi ihtiyacı hat safhada iken, devletin her yıl alabileceği kariyer mesleği mensuplarının binlerce kat fazlasını mezun ederek nitelikli işsizler havuzunun ağzına kadar umutsuz gençlerimizle dolması bunu gösteriyor. Anaokulundan üniversiteye kadar her alanda sorunlarımız var. Sistemin ruhu ve yazılımı gibi olan müfredat ve insan kaynakları planlamasında asıl bozukluk olunca, yapısal kurgu da temelinden hatalı işliyor. O yüzden eğitim milli değil, sistemi yok ve nitelikli eğitim hizmeti üretmiyor diyoruz.     
AY:  Eğitimde öncelik sistemde mi, öğretmen de mi, öğrencide mi, okulda mı olmalı?
ÖZÇELİK: Elbette öncelik sistemde olmalı. Yoksa diğer unsurlardan sağlıklı verim almak ve potansiyellerini ortaya çıkarmak mümkün olmayacaktır. Sistem organizasyonu mantıklı yol ayrımları ile nasıl ilerleneceğini baştan tanımlamalı, sitemi işletecek olan okulların yeri, görevi ve sayısı plan kurgusuna uygun şekilde dizayn edilmeli, okullarda görev alacak öğretmenlerin nitelik ve nicelik yönünden yeterliği sağlanmalı, sistem kurgusuna uygun sayıda ve kalitede öğretmenin yetişmesi için şartlar oluşturulmalıdır. Öğrenci sistemin hammaddesi ve işlenmiş ürün çıktısıdır. Öğrencinin doğal potansiyeline uygun kulvarlara yöneltilmesi, mümkün olan en kısa sürede kendine yeterliğini hedefleyen becerilerin kazandırılması, toplumun ihtiyacı olan her katmana uygun yetişmiş insan gücünün kazandırılması bir bütün olarak eğitim sisteminin ortak amacı olmalıdır. Eğitimin, sadece mesleki gelişmeden veya hedeften kurtarıp sağlıklı sosyal bireylerin yetişmesi değil, kadim medeniyetimizden süzülen değerlerin geleceğe taşınması gibi sosyo-kültürel amaçve fonksiyonlarının da olduğu unutulmamalıdır. 
AY:  Türkiye Postası`nda yazıyor, TV programlarına konuk oluyorsunuz; Neden?
ÖZÇELİK Kişisel web sitem dışında, Türkiye Postası, BNC Medya Haber, Müslüman Dünya, Uyanan İnsan ve Eğitim Her Yerde isimli internet medyalarında makalelerim yayınlanıyor. Ayrıca davet edildiğim TV yayınlarına uzaktan veya stüdyodan katılıyorum. Yazan, çizen, bir eser üreten herkes elbette duyulmak, okunmak ve görülmek ister. 50. Yılına ulaştığım hayatım boyunca edindiğim bilgi ve tecrübelerimi gelecek nesillere aktarmak, topluma yararlı ve sorunlara çözüm odaklı katkı sağlamak, bilgi ve becerilerimin adeta bir zekâtı gibi hissederek faydalı farkındalık çalışması yapmak, sadece şikâyet ve eleştiri yoluyla eksik kalanı söyleyen değil, yapıcı ve yardımcı yaklaşımlarla gelişmeye destek verenlerden olmak istiyorum. Yazılı ve görsel medyanın hayırlı gördüğüm amaçlarıma katkısı ve etkisine desteği tartışılmaz derecede yüksek olduğu için bunlara devam ediyorum. Geçim kaynağım farklı olduğu için, bu çalışmalarımı hep taze kalan amatör bir ruh ve heyecanla sürdürüyorum.
Devam edecek; .