Dr. Bekir Cantemir nev-i şahsına münhasır bir entelektüel. Gönlünde, bir adım öte ruhunun derinliklerinde edebiyata, sanata, estetik güzelliklere açık kapılar bulunan bir akademisyen. Aynı zamanda Yöneliş, Paradigma, Taş Mektep ve Vadi Yayınları`nın emanetçisi, ülkemizin en önde gelen harita koleksiyonerlerinden biri.
II. Bayezid in ustürlabının kodlarını çözdü
Geçmişin peşinde, geleceği üretmeye çalışan bir âdem. Kendisini şükû fenâmelerle hemhâl olurken, yahut Müslüman bilim insanlarının teknolojik aletlerinin kodlarını çözmeye çalışırken görebilirsiniz. Nitekim II. Bayezid`in usturlabının kodlarını çözmek de ona nasip olmuş. Ticari faaliyetlerinin yanında çeşitli STK`larda görev alarak milletimize ümmet-i Muhammed`e yönelik hayırhah çalışmalarda da bulunan muhatabımız, yeme-içme konusunda da mahir bir gurme. Yazma eserlere ve hat levhalarına karşı özel ilgisi bulunan Dr. Cantemir ile yayınevi emanetçisi özelliğinden mülhem, kitap fuarları ve yayınevleri üzerine keyifli bir söyleşi yaptık.
Bekir Bey kitapla, okuma yazmayla ünsiyetiniz nasıl temellendi?
İlk kitabımı amcaoğlum Hamza Cantemir, 8 yaşında iken hediye etmişti. Diğer amcaoğlum Erdoğan Cantemir üniversiteden atıldıktan sonra ona kitaplar okurdum. O uzanır sigara içer ben de İmam Gazali veya onun seçtiği kitapları okurdum. Hiçbir şey anlamazdım.
Ercüment Özkan dan feyz aldı
Ama o paylaşım biçimi okuma arzumu tetikledi sanırım. Daha sonra amcaoğlullarının üniversitede tanışdığı Ercüment Özkan`ın Çorum`a geldiğinde muhabbet meclislerinden feyz alma nasibine vâsıl oldum. Ercüment Bey`in, siyasi, ekonomik, dini ya da kültürel meselelere kendi zaviyesinden getirdiği yorumların zihnimde verdiği haz, okuma ile aramdaki bağı güçlendirdi. Neyi, nasıl okumam gerektiğini bilmeden ama neye ulaşmam gerektiği konusundaki arzularım beni sosyal bir okur kıldı.
Anlama ve anlamlandırma arsuzu dinmedi
Mezkû r temellerin umdeleri neler?
Dört şey dört şeye doymazmış derler. Bunlardan biri âlim ilime. Ben Boğaziçi`nde yüksek lisans dersleri almaya başlayana kadar, hazırlık sınıfında bile başarısız bir öğrenci idim. Akademik becerilerim biraz geçgelişti, yaşam içindeki engebeler bizi başka diyarlara yuvarladı. Fakat anlama ve anlamlandırma arzum hiçdinmedi. Bilgi bir bütünün parçası olarak anlamlı kılındığında, zihinsel açılımların bereketli bir vadisini oluşturuyor benim için. İçimde inanılmaz bir huzur ve haz yaşıyorum. Fehmetmek, olaylar arasında bağ kurmak yaşam biçimi oluyor. Bilme ve öğrenme diri tutuyor, sürekli yaşayan evrenin bir parçası oluyorsunuz.
Kitaplar varlığı ve ruhları anlamak için başlangıç...
Kitaplarda ne/neler arıyorsunuz?
Yeni ise iyi bir kapak, önsözünde hazırlanırken üretim paydaşlarına teşekkür. Eski kitaplarda ise yıllanmışlığın getirdiği bir huzur hali. Aslında dünyayı, varlığı ve ruhları anlamak için bir başlangıç. Ya da bir ara vermek günlük yaşama. Bazen de duran yaşamın damarlarında dolaşmak. Hayatla etkileşimli bir ilişkinin bir parçası.
Başka dünya ve hayatlara kitaplarla bakıyorum.
Başka dünya ve hayatlara kitaplarla bakıyorum. Normalde mizacınız uyuşmayan bir kişinin kitabı ile onun dünyasını tanıyabiliyorsunuz. Dolayısıyla kitap, ruh dünyanızı sizin kurgularınızı kırarak değiştirebilir, siz izin verirseniz. Ya da sizi yobaz biri de yapabilir, yine siz ona izin verirseniz.
Okuduklarının dörtte biri kağıt israfı
Aradıklarınızın ne kadarını buldunuz?
Ben kitap okumaya hayatımı inşa edecek fikir arayışı ile başladım. Aradıklarımdan fazlasını buldum. Huzurumu kaçıran bilgiler edindim. Çok mutlu olduğum okumalarım oldu. Farklı nefesleri hissetmek, içine çekmek daima beni yeniledi. Ama okuduklarımın dörtte biri kâğıt israfı idi. Onları da azimle okudum. Keçiboynuzu yemek gibidir okuma serüveni.
Yayıneviyle tabir yerindeyse 'dört dörtlük' yayıncısınız. Yayınevlerini nasıl devraldınız? Ve bunlar, hangi okuyucu profillerine hitap ediyor?
Ben eski yayın evi koleksiyoncusu oldum farkında olmadan. 2000`li yılların başında üçarkadaş II. Meşrutiyet`in yüzüncü yılı için Türkçü, İslamcı ve Batıcı düşünceleri, dillerini bozmadan sayfa içi sözlük marifeti ile aktaralım diye bir proje yaptık. Kitaplar hazırlandı. Ama sonra dağıtım ve bu işin ticari organizasyonu gözümüzü korkuttu. Yayıncılık hayaline on yıl ara verdikten sonra 2013 yılında bir yayın atölyesi olarak Taş Mektep Yayınları`nı kurdum.
Neydi amacınız?
Amacımız, farklı kurumlara kitap hazırlamaktı. Bu çerçevede ORDAF ile Afrika ve Ortadoğu üzerine özel seriler hazırlayıp yayınladık. Sonra İsmail Özdoğan Bey`den Enderun Yayınları`nı alalım diye yola çıktık. Tüm süreci bitirirken İsmail Bey vefat etti. 2014 yılında Ankara merkezli Vadi Yayınları`nı devraldım.
Vadi Yayınları nın misyonu neydi?
Vadi Yayınları 1990`larda sosyal bilimler alanında ülkemizde buz kırıcı bir yayıncılık yapmıştı. Devraldıktan sonra kitapların çevirileri, mizanpajı, kapak tasarımı ve logolarını yeniledik. 2015 yılında ise Yöneliş Yayınları`nın deposunu devraldık.
Yöneliş için de bir paragraf açalım...
Yöneliş Yayınları 1987 yılında kurulmuş, 2006 yılına kadar Türkiye ve İslam dünyasında İslam düşüncesi ve İslami hareketlerin düşünsel ve fiili tecrübeleri üzerine efsane yayınlar yapmıştı. Yayınevini devreden kişiler bir ekol olarak kurdukları yayınevini devrederken isimlerinin devam etmemesi vasiyeti nedeniyle kitaplarını Vadi Yayınları olarak yayınlıyoruz. 2017 yılında ise Hüsamettin Arslan Paradigma Yayınları`nı devretmek için beni uygun gördüğünü söyledi. Kendisine yayınevi devralmanın bir insanın evini devralmak gibi olduğunu, sosyal bilim yayıncılığının zorluklarından bahsettim. Hüsamettin Bey sanki vefat edeceğini biliyor gibi yayınevini bize emanet etti. Paradigma Yayınları 2000`li yıllarda ülkemizde katı bilim cemaatine Hüsamettin Bey`in doktora tezi olan Epistemik Cemaat kitabı ile eleştiri geliştirmiş ve kıta Avrupa merkezli sosyoloji ve felsefe alanında önemli eserler kazandırmıştı. Hüsamettin Bey sosyal bilim çevirileri konusunda yeni bir yol inşa etmişti.  Bu mirası yenileyerek sürdürme çalışmaları yapıyoruz.
Yayınevlerinizin okuyucu kitlelerinde ne türden farklılık ve benzerlikler var?
Bu nasıl nasip oldu bilmiyorum ama aslında hepsi aynı nehrin farklı çayları olarak aynı denize su taşıyorlardı. Bize sadece bunları konumlandırmak kaldı.
İsmail Kılıçarslan ile Botayni Company açabiliriz
İsmail Kılıçarslan ruhaniyetinizden bahisle sırlı bir şahsiyet olduğunuzu söylüyordu. İsmail Bey sizde bizim göremediğimiz neleri görüyor? Bakış açımızı kontrol mi edelim ne yapalım?
İsmail bey ile olan aşkımız yemek üzerine kurulu. Onunla ileride bir Botayni Company açabilir ve birçok malzemeyi fırında sırlayabiliriz.
Türkiye Yayıncılar Birliği nin Hayatı Edebiyatla Kuşatmak temasıyla Beylikdüzü`nde düzenlemekte olduğu 37. TÜ YAP Uluslararası Kitap Fuarı na Yurtiçi ve yurtdışından, 800 yayınevi ve sivil toplum kuruluşu katılıyor. Yayıncılar için kitap fuarları ne/neler ifade ediyor?
Fuarlarda herkes bir arada
Fuarları okuyuş olarak takip ederim. Fikir merkezli yayınevlerinin sahipleri ve yazarları ile buluşma şenliğidir benim için. Herkes bir aradadır. Aynı kâğıt bu kadar farklı nasıl şekle sokulurun bir halidir kitap fuarları. Yayıncılar için ise okuyucu ile buluşma yerleri, direkt satış ve okuyucunun geri dönüş alanı. Bu direkt ilişki çok verilimdir. Ü rettiğinizin yansımasını görürsünüz.
Yayınevlerimizin içerik üretimi konusunda ABD ve Avrupa ile mukayese bağlamında neler söylemek istersiniz?
Ü lkemizde içerik üretimi aslında oldukça renkli. Ama kitap üretim sürecinin profesyonelleri hayatlarını sürdürecek bu ekonomiyi hâlâ yakalayabilmiş değil. Bu nedenle editöryal olarak güçlü yayınevlerimiz yok. Yayıncılık Türkiye`de fikrî ekol, politik çete ve edebi mecraların evrimleşmiş halleri. Yayınevlerinin çoğu hâlâ bir ekonomik model olarak değil bir gönül uğraşı olarak yol alıyor. Cezbedici bir arınma deneyimi, Türkiye`de yayıncı olmak. Avrupa ve Amerika`da kitap yayıncılığı kurumsallaşmış ve ekonomik modelleri kurulmuş. Oralarda da Amazon etkisi ile içeriğin tek tipleşmesi sıkıntısı yaşanıyor.
Dizi sektörümüz dünyaya, Arap ülkelerine Türkçe öğretiyor. Yayınevlerimizin dizi sektöründen, senaristlerden alacağı dersler/örneklikler neler?
Bence Türk devlet ve özel sektörünün dizi yapımcılarından öğreneceği çok şey var. Körfez ülkelerinde de, Amerika`da da, Arjantin`de de dizilerden Türkçe öğrenmiş insanlarla tanışma fırsatım oldu. Bizim yayıncılığımız, fikir hareketlerimiz çok yerli esintili. Evrensel olana ulaşamıyor. Konuların seçilişi ve işleyişi evrensel olanı kuşatıcı değil. Evrensel olanlar da yurt dışı ile buluşma fırsatını her daim yakalayamıyor.
Fuarın ana teması Hayatı Edebiyatla Kuşatmak.
Öyle miymiş?
Hayat edebiyatla nasıl kuşatılır?
Aforizmalarla çok aram yok.
Siz bu yönde ne türden çalışmalar yaptınız?
Cahit Koytak ve Gökhan Özcan Hayatı her şeyle kuşatıyorlar. Neşe Kutlutaş Rosita ile, Gökhan Duman 11. Peron ile bu yıl önemli işler çıkardılar.
Zaten hazırdık...
Fuara genel anlamda nasıl hazırlandınız?
Fuara katılabileceğimize dair aranmamız üçhafta önce oldu:( Ama biz içeriğimizi fuar için hazırlamamıştık. Zaten hazırdık. Gugarwood`un çamla tasarladığı stand da bizi çok mutlu etti. Elhamdülillah yetişti her şey.
Yeni kitaplarınız neler?
Cahit Koytak`ın İlk Atlas`ı basıldı. Gökhan Özcan`ın aranan kitabı Serçe Parmağı sekiz yıl aradan sonra okurla buluşuyor. Alper Bilgili Darvin ve Osmanlılar eseri ile aramızda. Doktora Tezi Nasıl Kitaba Dönüşür adlı bir çevirimiz var. Enes Kabakçı, Sosyolojiyi Kurmak`ı yazdı. Osmanlı döneminin son meâli, Hüseyin Kazım Kadri`nin Nû r`ül Beyân`ı var. Ömer Mahir Alper bizim için transkribe etti ve mükemmel bir önsöz yazdı. Wells`in Kısa Dünya Tarihi, Hollywood`un Karanlık Tarihi gibi popüler tarih serilerimiz var. William Mc Nail`in Anıları var. Velhasıl tezgâhımız dolu.
İmza günlerinizin tarihleri belli mi?
17 Kasım Cumartesi saat 14:00`da yayınevlerimizin kurucularından Yasin Aktay ve Cahit Koytak imzaları var. 18 Kasım Pazar günü ise İsmail Kılıçarslan, Yıldıray Oğur ve Alper Bilgili imzaları var.
Binlerce civciv fuara taşınıyor
Fuarda 6 gün geride kaldı. İlgi nasıl?
Hafta sonları çok iyi. Hafta içi okul katılımları binlerce civcivi fuara taşıyor.
Bu alâka Vadi Yayınları`nın standına hangi ölçüde yansıyor?
Bize ayrılan salonun uzak olmasına rağmen, Vadi okuyucusu fedakârca bizi buluyor.
İşimizi iyi yapacağız
Dövizdeki hareketlenmeyle birlikte kâğıt fiyatlarında da önemli artışlar söz konusu. Yayıncılık giderek zorlaşıyor. Yayınevleri nasıl pozisyon almalı?
Bunu ben de bilmiyorum. Peşin satın alıp sekiz aylık vade ile tahsil ediyorsunuz. İşimizi iyi yapacağız.
Sizin ilave etmek istediğiniz konular nelerdir?
Hakikatle, yaşamın ritmi ile bağımızı/nızı kesmeyelim/kesmeyin.
Son olarak okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?
Bizi takip edin. Öneri ve eleştirilerinizle yayınevimize misafir olun. Bekleriz.