Büyük gemi, korkunçdehşet verici siyasî , sosyal, iktisadî , kültürel krizlerin fırtınaların, tayfunların, kasırgaların girdapları hortumları dalgaları içinde bata çıka yol alıyor. Nükleer üçüncü dünya savaşının ayak sesleri duyuluyor. İslamî Kur`anî Nebevî kriterlere göre, insanlık âleminde ve İslam dünyasında şimdiye kadar görülmemiş bir azgınlık hüküm sürüyor. Dinin direği olan beş vakit namaz yitirilmiş, büyük sayıda insan şehvetlerine uymuş. Böyle bir çağda, Müslüman kendisini Sultan Süleyman zamanındaymış gibi rehavete kaptırmaz. Efendiler, misvak tutunmak elbette sünnettir ama ondan çok daha önemli, hayatî , temel, esas islamî konular vardır. Dikkatimizin yüzde 99`unu bu hayatî konulara vermemiz gerekir. Ü mmet birliği... Mü`minlerinrâşid bir İmam`a biat ve itaat etmesi... Halka ilmihal ve İslam talimatnamesi öğretilmesi... Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapılması (Usulüne ve herkesin derecesine göre)... İmana İslam`a Kur`an`a Sünnete Şeriata Ü mmete gerçekten hizmet edecek vasıflı, güçlü, disiplinli ihlâslı elamanlar yetiştirilip, bunlardan oluşan kadrolar kurulması... Davet, tebliğ, irşad... Bu dediklerimin doğru dürüst yapılmadığı bir zamanda, temel değerleri bırakıp ayrıntının ayrıntısı meselelerle uğraşmak doğru mudur?
Hülâgu ordusu Bağdat`a yaklaşırken, İslam tarihinin o büyük dehşetli korkunçfelaketinin çan sesleri duyulurken, bir kısım Müslümanlar günlük hayatın küçük ve hasis menfaatlerini düşünüyor, keyiflerine bakıyorlardı. Sonra, Hülâgu ordusu onları silindir gibi ezdi, kuyulara, sarnıçlara, mahzenlere saklanan birkaçbin kişi dışında herkes öldürüldü. Dicle nehri günlerce, içine atılan yazma kitapların mürekkebinden siyah aktı. Müslümanların beli kendi gafletlerinden, cihad fi sebilillah yapmadıklarından dolayı feci şekilde kırılmıştı.
En büyük uyarı kaynakları nelerdir?.. Allah`ın Kitabıdır... Resulullahın (Salât ve selam olsun ona) Sünnetidir... Büyük ulemanın ve büyük şeyhlerin eserleridir. Biz bunlara kulak veriyor muyuz?
Bendeniz deprem diye bağırıyorum. O gafil, henüz olmadı, niçin bağırıp ortalığı telaşa veriyorsun duruyorsun diyor. A nâbekâr!.. Olduktan sonra bağırılabilse ne faidesi olur?
Şu sahte sofunun, yalancı dindarın ettiği bir çuval lafın içinde, incir çekirdeğini dolduracak kadar cevherli söz yoktur.
İlk ikisinin başlangıçsebeplerini biliyoruz. Birincisi Saraybosna`da Avusturya Macaristan veliahdinin ve karısının bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesi... İkincisi Hitlerin Polonya`yı işgal etmesi... Ü çüncüsü henüz bilinmiyor. Suriye`de mi, Irak`ta mı, Filistin`de mi, Çeçenistan`da mı, Ukrayna`da mı, Kosova`da mı, Libya`da mı, yoksa başka bir yerde mi?..
Bu kış, doğalgaz ve elektrik fiyatlarına bir şeyler olacak mı?.. Zenginlerin tuzu kuru. Fakirler ne yapacak?
Bazı krizler çaresizdir. Türkiye`nin millî eğitim krizi bunlardan biridir. Islah, reform suretiyle düzelmez. Radikal, kökten tedbirler bulunması, planlar programlar, projeler yapılması gerekir. Radikal olmazsa bir işe yaramazlar. Bulunacak çarelerin çözümlerin de mutlaka radikal olması gerekir. Bugünkü ideolojik eğitim sistemi (sistem denilebilirse) bitmiştir, iflas etmiştir.  Türkiye`nin millî kültürüne, kimliğine, yapısına uygun yepyeni bir sistem kurmak gerekiyor. Bunu yapacak niyet ve irade var mı?
Dünyada eğitim sistemi bakımından iki başarılı ülke Singapur ve Finlandiya`dır. Onların sistemleri birbirine uymaz ve Türkiye için örnek teşkil etmez. Yerinde başarılıdır, bizde başarılı olmaz ama mutlaka inceleyip ibret ve ders almak gerekir.
En zor şey, insanların kafalarındaki takıntıları söküp çıkartmaktır.
Emanetlere hıyanet edenlerde hayır yoktur.
Yirmi beş kadar gerçek icazetli âlim ve fakih, yine icazetli şeyh ve mürşid, gerçekten ziyalı Müslüman, (bunların hepsi de ihlâslı olacak) bir araya gelseler, bir Şû ra Meclisi oluştursalar, Ü mmet-i Muhammed`in meselelerini, dertlerini, buhranlarını inceleseler, ortaya bir ISLAH planı, programı, projesi koysalar ne iyi olur değil mi? Lakin bu yapılmıyor, yapılamıyor.  Bugünkü kafa ve zihniyetle de yapılamayacaktır. (Böyle bir heyet kurulursa, asgarî yol masrafları ve yemek dışında kesinlikle ücret verilmeyecektir.)
Bir insana en fazla zararı kendisi verir. Tevbe ya Rabbi hatârahına gittiklerime / Bilip ettiklerime bilmeyip ettiklerime.
Arif bir kimsenin tarhana çorbasından aldığı haz ve lezzeti, cahiller en nefis kuzu kızartmasından alamaz.
Sultan Abdülhamid, ana baba katli gibi çok ağır suçlar işleyenler dışında adam astırmazdı. Hürriyetçi Jön Türkler İttihadçılar memleketi idam sehpalarıyla donattılar.
Eski ahların acısının yüzde kaçı çıktı? Bence yüzde biri bile çıkmadı.
İlimsiz, irfansız, hikmetsiz bir eğitim sistemi adam yetiştiremez.
Tıp etiğinin ayaklar altına alındığı bir ortamda sağlık bozulur da bozulur.
Ortalık tehlikeli zır delilerle doldu. Ankara`da adamın biri, duraktakilere siz Müslüman mısınız diye sormuş. Onlar da evet deyince ben şeytanım diye saldırmış, öldürmüş yaralamış.
O şoför o kadar geri zekâlı ki, mıh çıkını gibi birbirine girmiş trafiği korna çalarak açacağını sanıyor.
O cahiller ve gafiller ölümü unuttular ama ölüm onları unutmuyor.
Aaa sen ne diyorsun yahu!.. Hiçküçük zavallı masum bir çocuğun ırzına geçen, sonra başını taşla ezerek feci şekilde öldüren, cesedini parçalara ayırıp sağa sola atan o katil idam edilir mi? İdam Avrupa Birliği kriterlerine aykırıdır.
O kurumun ismini vermiyorum. Avrupa Birliği`ne uygun olmadığı için KÜ ÇÜ K İLMİHAL kitabını yıllardan beri yayınlamıyor.
Avrupalılar bir ara 'Allah katında tek hak dinin İslam olduğu' mealindeki ayetten da çok rahatsız olmuşlardı.
Dünyada en iyi, en titiz, mükemmel temizlik yapan halk Japonlardır. Temizlikte onlara hiçbir millet yetişemez. Bu temizliğin sebebi: O ülkenin hiçbir okulunda temizlikçi, hademe, müstahdem yoktur. WC`leri dâhil bütün okulları öğrenciler ve öğretmenler elleri ile pırıl pırıl temizler. 'Ben çocuğuma temizlik, paspas yaptırmam' diyenlerin ülkelerine, bilhassa mesire yerlerine bakınız. Her yer pislik içinde. Necasetli çocuk bezi atan karılar bile görülüyor.