Dünya genelinde iklim değişikliği endişeleri giderek artarken, birçok ülke sürdürülebilir çözümler ve yeşil dönüşüm projeleri üzerinde çalışıyor. Gördüğümüz kadarıyla ülkemiz de bu küresel çabaya katılarak, sürdürülebilir iklim politikalarını benimsemekte ve yeşil dönüşüm projelerini hayata geçirmekte önemli adımlar atmaktadır. Ancak siyasetteki dalgalanmalarla gündemi meşgul eden polemik ve ayrıştırıcı ortam yüzünden bir türlü ana gündem maddesi haline gelemeyen çevre sorunları, sanki sadece entelektüel ortamların sohbet konusu haline gelmiş gibi itibarsızlaşmış durumda.
Aslında coğrafi konumumuz itibarıyla yenilenebilir enerji konusunda dünyadaki birçok ülkeden daha avantajlı durumda olduğumuz apaçık ortada. Hal böyleyken enerji üretiminde çok geçmeden fosil yakıtlardan uzaklaşarak, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelme konusunda çok daha önemli adımlar atmanın elzem hale geldiği gözden kaçmamaktadır. Bilhassa güneş ve rüzgar enerjisi projelerinin bir an önce hızlandırılarak ülkemizin karbon salınımını azaltma konusundaki çabalarına destek olunması bu konuda bizi dünya liderlerinden biri olma potansiyeline taşıyacaktır.
Enerji Bakanlığı’nın ENVER adıyla uzun yıllar önce başlattığı Ulusal Enerji Verimliliği Projesi ile dünyadaki çoğu ülkeden daha evvel adımları atılmış olan bu proje, sürdürülebilir bir geleceğe geçişte kritik bir rol oynamaktadır. Her ne kadar "Dijital Dönüşüm" kadar endüstride konuşulmasa da "Yeşil Dönüşüm" konusunda Türkiye, endüstriyel tesislerden konutlara kadar geniş bir yelpazede enerji verimliliği politikalarını hayata geçirmekte ve bu çabalar, enerji tüketimini azaltarak çevresel etkiyi minimize etmeyi amaçlamaktadır. Hükûmet bu konuyu asla politik malzeme haline getirmeyip uluslararası bir çabanın yerel unsuru olarak ele almıştır.
Öte yandan birkaç yıl önce içimizi sızlatan görüntülerle birçok bölgesi küle dönen ormanlarımız, iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye, orman varlığını koruma ve artırma amacıyla ağaçlandırma projelerine önem vermekte ve bu yönetim tarafından cumhuriyet tarihimiz boyunca hiç olmadığı sayıda milyarlarca fidan dikilerek yeni nesillere emanet edilmiştir. Sıkça eleştirilen, uçak ve helikopter yetersizliği sebebiyle sıkıntılar yaşanan orman yangınlarına karşı etkili mücadele konusunda yeni stratejiler geliştirilerek, ekosistem dengesinin korunması hedeflenmiş ve yeni uçaklar, helikopterler ve yeni teknoloji ürünler alınmıştır.
Ulaşım sektöründe sürdürülebilirlik odaklı politikalara ağırlık verilerek toplu taşıma sistemlerinin geliştirilmesi, elektrikli araç kullanımını teşvik etmek ve yeşil altyapı projeleriyle şehir içi ulaşımı çevre dostu hale getirme çabaları, sürdürülebilir ulaşımın temellerini oluşturmaktadır. Tüm bu sebeplerden ötürü sürdürülebilir projelere finansman sağlama konusunda Türkiye, yeşil finansman modellerini benimsemekte, yeşil teşvikler, şirketlere ve bireylere çevre dostu uygulamaları benimsemeleri için ekonomik motivasyonlar sunmaktadır. Sürdürülebilir iklim politikaları ve yeşil dönüşüm projeleri konusunda önemli adımlar atılsa da bu süreçte karşılaşılan zorluklar ve hedeflere ulaşma noktasındaki ilerlemenin sürekli olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Küresel düzeyde işbirliği ve sürdürülebilirliğe odaklı politikaların devam etmesi, Türkiye'nin ve diğer ülkelerin ortak çabalarla iklim değişikliği ile mücadelede başarılı olmalarını sağlayacaktır.
Hepsinin ötesinde karbon ayak izi konusuna dönecek olursak; karbon ayak izi dediğimiz husus bireylerin, şirketlerin ve ülkelerin karbondioksit ve diğer sera gazı emisyonlarının atmosfere salınması ile ilgili bir ölçümdür. Türkiye, sürdürülebilirlik ve çevre koruma hedefleri doğrultusunda karbon ayak izini azaltma yönünde çeşitli çabaları hayata geçirmektedir. Ancak, bu çabaların sürekli olarak değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi önemlidir. Küresel düzeyde işbirliği, yenilenebilir enerji projelerine ve sürdürülebilir uygulamalara daha fazla yatırım, ve toplumun bu konudaki farkındalığının artırılması, Türkiye'nin ve diğer ülkelerin karbon ayak izini sürdürülebilir bir şekilde azaltmalarına yardımcı olacaktır.
O meşhur Kızılderili atasözünde de söylendiği üzere; “Yeryüzü bize atalarımızdan miras kalmadı, biz torunlarımızdan ödünç aldık.”