O köylerde, pencerelerden taşan kahkahalar bir gün biterse, şehirlerde büyüttüğümüz hayallerin yerini boş vermişlik alır.
Köy çocukları, megakentlerin beton ormanlarında kaybolmuş çocukların kuzenleridir aslında. Aynı ülkenin evlatları ama bambaşka hikâyelerin kahramanları onlar. Sabahın erken saatlerinde, uykusunun en tatlı yerinde kalkıp annesine bostanda yardım eden çocuklardan okul yolları çamurla kaplı olduğu için ayakkabısını omzunda taşıyan çocuklara kadar hepsi bizim evlatlarımız. Bu manzaralar, büyükşehirlerin parlayan vitrinleri arasında sıkışıp kalan bizlerin kaçırdığı bir gerçekliği hatırlatıyor. Köylerimizi ve oradaki çocukları unutuyoruz.
Şehirdeki çocuklar oyuncaklarla dolu bir odada büyürken, köydeki bir çocuk, belki de bir çubuğu kılıç yapıp düşlerle savaşıyor. Biz, çocuklarımızı alışveriş merkezlerine götürürken, köydeki bir çocuk yıldızları seyrederek geceyi düşlüyor. Köyde hayat, kendi yalın ve temiz gerçekliğini sürdürürken, megakentler kibirle köylere ve kasabalara sırtını dönüyor.
Bir köy çocuğu özlem doludur; bazen bir kitap, bazen bir oyuncak için, bazen de bir sıcak tebessüm için. Onlar, megakentlerden uzanan bir elin dokunmasını bekliyor. Belki bir kütüphane kurmak, belki bir futbol sahası yapmak ya da yalnızca gidip onlarla konuşmak... Küçük bir dokunuş, bir köy çocuğunun hayalini gerçekleştirebilir.
Geçtiğimiz günlerde Adana'nın Feke İlçesinin Kaymakamı Feyza Yılmaz, bölgesindeki köyleri ziyaret ederken çocukların sosyal medyada gördükleri Dubai Çikolatasının tadını merak ettiklerini söylemesi üzerine vakit kaybetmeden harekete geçerek onların bu masum taleplerine yanıt verdi.
Feke’nin Oruçlu, Musalar, Kaleyüzü köylerindeki öğrenciler, kendilerini ziyaret eden Kaymakam Feyza Yılmaz’ın "Bir isteğiniz var mı?" sorusuna aldığı cevap üzerine derhal çalışma başlattı. Feke Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü Fatih Akça ve kaymakamlık görevlileri, İstanbul’dan getirilen Dubai çikolatalarını öğrencilere tek tek dağıttı. Çikolatalar İstanbul ve Adana’dan hayırseverlerin desteği ile öğrencilere ulaştırıldı.
Megakentlerde yaşayan bizlere düşen, köy çocuklarının gözlerindeki umudu diri tutmaktır. Çünkü onların düşleri, ülkenin gerçek zenginliğidir. Bize düşen, şehirlerin yüksek duvarları arasında sıkışmış vicdanımızı, o köy yollarına götürmektir. İşte genç kaymakamımız Feyza Yılmaz da bunlara duyarsız kalmayarak pırıl pırıl parlayan o gözlerin umudu oldu. Seçilmiş ya da atanmış hiç fark etmez. Devletin eli yurdun en ücra köşesine kadar ulaşmalı. Kamu yönetiminde önceleri vatandaşa tepeden bakan ve sanki başka bir galaksinin evladıymış gibi davranan idarecilerin yerine bambaşka bir yeni nesil mülki amir kitlesi var artık karşımızda.
Seçilmiş yerel yöneticiler de kendi mücavir alanında bulunan ve sadece rey için kapılarını çaldıkları köy ve kasabalarımıza artık daha derinden ulaşmalı. Günümüzde unutulan köylere bir el uzatmalı ve bilhassa köy çocuklarının sesini duymalıyız. Onların hayallerine kanat takarsak, belki bir gün şehirlerin bile yükseklikleri yetersiz kalır. Unutmayalım ki her büyük şehir, bir köy çocuğunun emeğiyle büyür.
Şimdi, köy yollarına dönüp Kaymakam Feyza gibi onlara bir umut, bir tebessüm, bir kucaklaşma götürme vakti. Unutmayalım, büyük şehirlerin borçları vardır; o borç, köy çocuklarının hayallerini unutmamaktır.