6 Şubat Maraş depremleri sonucunda birçok il ve ilçemizin hemen hemen tamamı yok olmuştur. Bu nedenle sil baştan bir şehir kurulması söz konusudur. Yeni kurulacak bu şehirler için, dünyadaki örneklere uygun bir “Yeniden İnşa Süreci” yaşanmış mıdır? Yeniden inşa sürecinde önümüzde iki ülke durmaktadır. Çin ve Şili...
6 Şubat Maraş depremleri, asrın ihmalleri sonucunda maalesef büyük bir felakete dönüştü. Alp-Himalaya deprem kuşağında yer alan ülkemizin, Deprem Bölgeleri Haritası’na göre %92’si deprem bölgeleri içerisinde yer aldığı, nüfusumuzun %95’inin deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük sanayi merkezlerinin %98’i ve barajlarımızın %93’ünün deprem bölgesinde olduğu bilinmektedir.
Son yüzyılda ortalama her beş yılda bir büyük deprem yaşayan ülkemizde, hala etkili bir AFET Yönetimine sahip olmayışımız ve yaşanan afetlerin üzerinden biraz zaman geçince hemen unutup “N’olacak canım” vurdum duymazlığımız ve “kaderimizde varsa…” anlayışımız hep acı sonla bitmiştir.
“Asrın Felaketi”ni yaşadığımız depremlerin bir daha afete dönüşmemesi için yeniden inşa süreci, işin tabiatına yani, bilim, imar, çevre, ekolojik denge ve sürdürülebilirlik ilkelerine uyuyor mu?
6 Şubat Maraş depremlerinden sonra, Olağanüstü Hal Kapsamında Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (Kararname Numarası: 126) ile hayata geçirilen Yeniden İnşa Süreci ile tüm yetkilerin Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na verilmiştir. Bakanlık bu yetkiyle orman ve mera alanları ile kadastrosuz alanları imara açabilecektir. Ayrıca, depremzedelerin mülkiyet ve imar haklarını başka bölgelere kaydırmak ve mülkiyet haklarında cins ve pay değişikliği de yapabilecektir. Bakanlığın, istediği yerde TOKİ aracılığı ile konut/bina yapmak için hemen depremin 1. Ayında ve artçı depremler devam ederken temel atmaya başlaması ve olayı sadece konut yapmaya indirgemesi “Asrın Felaketi”ne uygun bir çözümden çok uzak olduğunu göstermektedir.
Deprem sonrası yeniden inşa sürecinin nasıl yapılması gerektiğine değinmeden önce, Çin ve Şili’de örnek teşkil edecek iki uygulamaya bakmak gerecektir.
ÇİN-WENCHUAN DEPREMİ SONRASI YENİDEN YAPILAŞMA SÜRECİ
2008 yılında meydana gelen 7.9 büyüklüğündeki Çin/ Wenchuan depreminde, 1000 hektarlık alan etkilenmiş, Deprem sonrası Sinchuan bölgesindeki kırsal yerleşimlerde 100.496 konut, kentsel yerleşimlerde 102.084 konut, 160.640 konut dışı bina olmak üzere, toplam 363.220 yapı; Gansu bölgesindeki kırsal yerleşimlerde 20.338 konut, kentsel yerleşimlerde 2.998 konut, 7.666 konut dışı bina olmak üzere toplam 31.002 yapı; Shaanxi bölgesindeki kırsal yerleşimlerde 4.009 konut, kentsel yerleşimlerde 1.766 konut, 3.897 konut dışı bina olmak üzere toplam 9.672 yapı hasar görmüştür. Deprem sonrası verilen sayısal değerlere göre, ülke nüfusunun önemli bir kısmı depremden etkilenmiştir.
Çin’in deprem sonrasında yeniden yapılaşma sürecine örnek teşkil edecek ve karşılıklı yardım projesinde destek kenti Foshan olan, Shuimo kasabası dikkat çekmektedir.
Shuimo, 2011 yılında Birleşmiş Milletlerin İnsan yerleşimleri hakkındaki Altıncı Küresel Formunda ‘Afet Sonrası Yeniden Yapılanmanın En İyi Küresel Uygulaması’ ödülünü almıştır. Wenchuan ilçesinde yer alan Shuimo, deprem öncesinde nehir çevresine kurulmuş, geçim kaynağı sanayicilik olan bir kasabadır. Sanayi kaynaklı endüstriyel atıklar, yerleşim bölgesini olumsuz etkilemiştir. Bölgede bulunan evler, bakımsız, cadde ve sokaklar ise çarpık kentleşmenin sonucunda yetersiz kalmıştır. Wenchuan depremi sonrasında, Çin hükümeti tarafından, kasabada gerçekleşen yıkım ve zararlar nedeniyle, kasaba halkı ve yönetimine destek olması için karşılıklı yardım projesi başlatılmıştır. Bu bağlamda, Foshan kentindeki kentsel tasarım uzmanları, kentin yeniden yapılanmasına yönelik çalışmalara başlamışlardır. Bu çalışmalar doğrultusunda hazırlanan vaziyet planını, kentsel planlama uzmanları ‘bir göl, iki kıyı ve dört merkezden oluşan göl merkezli kent’ olarak nitelendirmişlerdir. Tasarım ekibi, kasaba konum olarak UNESCO dünya mirasları (Dujiangyan, Qingcheng Dağı, Wolong Ulusal Tabiatı Koruma Alanı) ortasında kaldığı için tüm doğal güzellikleri birleştirerek, Shuimo’yu “Wenchuan’da ekolojik ve ünlü bir Batı Qiang kültür kasabası” haline getirmişlerdir. Foshan ekibi, deprem öncesinde çevre kirliliğine neden olan sanayi odaklı ekonomi yerine; bölgede sürdürülebilir turizm odaklı ekonomiyi geliştirmek istemiştir. Turizm merkezi için öncelikle doğal suyolları kullanılarak, kasabaya ‘Shouxi Gölü’ adında bir göl oluşturulmuştur. Bu göl çevresine konumlandırılan ticaret merkezleri ile turizmle gelişen ve büyüyen bir ekonomi modeli oluşturulmaya çalışılmıştır. Kent kimliğinin oluşumu için yerel halkın benimsediği Tibet kültürü ve azınlık halkın benimsediği Qiang kültürü üzerine araştırmalar yapılmıştır. Diğer kentlerin yeniden inşa sürecinde Tibet kültürü benimsendiği için Shumio’yu farklı ve ilgi çekici kılabilmek amacıyla, azınlık kültürü olan Qiang kültürü ön plana çıkartılmıştır. Bu bağlamda, yapıların cephelerin de etnik desenler yer almış, çatılar ahşap ve sivri uçlu olarak tasarlanmış, yapıların inşasında da, taş, ahşap, çamur gibi geleneksel malzemeler kullanılmıştır. Deprem sonrasında zarar görmeyen konutların cephelerinde ise kentsel kimliğe uyum sağlaması için, tadilat ve değişiklikler yapılmıştır. Bu sayede, kasabaya özgü olan Qiang kültürünün, kentsel kimlik haline getirilmesi sağlanmıştır. Yeniden yapılaşma süreci sonrasında; çevre kirliliği ve sanayisi ile anılan kasaba, dini simgesel yapıları, yeşil alanları ve Shouxi gölünün çevresine konumlandırılan ticari ve turizm alanlarıyla anılmaya başlanmış; ekolojik açıdan da sürdürülebilir bir merkez haline gelmiştir.
ŞİLİ’NİN MAULE DEPREMİ SONRASI YENİDEN YAPILAŞMASI
Şili’de, 2010 yılında yaşanan 8.8 şiddetindeki Maule depremi ve deprem etkisiyle oluşan tsunamiyle birlikte, ülke genelinde kamu hizmetleri aksamış; barınma, eğitim ve sağlık binaları ile ulaşım ve altyapı donatıları büyük oranda kullanılamaz hale gelmiştir. Depremin ve tsunaminin etkilerinden, ülke nüfusunun yaklaşık %75’ini oluşturan toplam 12 milyon insan etkilenmiştir. Deprem sonrasında Şili’ nin üçbölgesi olan Maule, Bio-Bio ve O’Higgings’ de toplam 5 büyük şehir ve 45 küçük kasaba ciddi hasar görmüştür. Binaların %66’sının zarar gördüğü depremde, toplam 190.358 konut kullanılmaz hale gelmiştir.
Hükümet yetkilileri, yaşanan felaketin daha yaşanabilir kentler kurmak için bir fırsat olabileceği düşüncesiyle, yeniden yapılaşmaya yönelik planlama ve uygulama çalışmaları için uzman ekipleri bölgede görevlendirmiştir. Gönderilen ekipler, yerel yöneticiler, yerel halk ve akademisyenlerle birlikte yaptığı çalışmalar doğrultusunda, ‘güvenlik, sürdürülebilirlik, yaşam kalitesi ve geleceğe platform’ başlıkları altında, yeniden yapılaşmada uyulacak planlama ilkelerini belirlemiştir. Bu ilkeler doğrultusunda, Constitucion kenti için yapılan çalışmalarda, master plan Leforge Holcim Awards Silver 2011 Ödülü’nü kazanırken; sosyal konut projeleri ise Zumbotel Global (Avusturya, 2014), Dünya Yeşil Bina Konseyi Başkanlık (ABD, 2014) ve Index (Danimarka, 2011) ödüllerini kazanmıştır. Kazanılan ödüller ve benimsenen tasarım stratejileri nedeniyle, Constitucion kenti önemli bir yere sahiptir. Deprem ve tsunami sonrasında kentin %70’lik kısmının hasar görmesi nedeniyle, kısıtlı bir sürede en iyi tasarımın ortaya koyulması birinci öncelik haline gelmiştir. Bu bağlamda, kent merkezinde, yeniden yapılaşma programı için tasarım ofisi inşa edilmiş; bu ofiste 90 gün süren proje sürecinde, gönüllü mimarlar, mühendisler, yerel halk ve yöneticilerden oluşan 6200 kişi tasarım ekibine katkı sağlamıştır. Bu süreçte, halkın istek, öneri ve eleştirileri önemsenmiş; öneri projeler halk oylamasına sunulmuştur. Oylama sonucunda, hem kenti olası tsunamilerden korumak, hem de kişi başına düşen yeşil alan oranını arttırmak amacıyla kıyı şeridinin yeşil alan olarak kaplanmasına karar verilmiştir. Bu sayede, coğrafi afetlere karşı, coğrafi çözümlerden yararlanarak, afetlerin etkilerinin azaltılması hedeflenmiştir. Ayrıca, deprem nedeniyle yıkılan yerleşim yerlerinin geleceğe yönelik sürdürülebilir kent anlayışıyla imar edildiği görülmektedir. Yeniden inşa sürecinde halkın görüş ve önerileri önemsenmiş ve halk ile hükümet her aşamada süreci birlikte yönetmişlerdir. (*)
Benzer süreçlerin yaşandığı dünya örneklerinde de açıkça görüldüğü üzere, bir yerleşim yerinin büyük oranda yıkılması sonrasında Yeniden İnşa Süreci için; Ekolojik denge, çevre, sürdürülebilirlik, yaşam kalitesi, ulaşım, alt yapı, tarih ve turizm dengeleri gözetilmiş, kentin yeniden inşasında o yerin sivil toplum kuruluşları, mimarlar mühendisler bilim insanları, belediyeler ve yerel halkın görüşleri dikkate alınmış ve bu süreçsonunda oluşan kentler de haliyle önek kentler olmuştur.
6 Şubat Maraş depremleri sonucunda birçok il ve ilçemizin hemen hemen tamamı yok olmuştur. Bu nedenle sil baştan bir şehir kurulması söz konusudur. Yeni kurulacak bu şehirler için, dünyadaki örneklere uygun bir “Yeniden İnşa Süreci” yaşanmış mıdır?
Ülkemizde yapılan, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile bu işin Bakanlığa ve dolayısıyla TOKİ’ye havale/ihale edilmesi olmuştur.
Türkiye’de afetlerle ilgili kamusal ve toplumsal bilinç17 Ağustos 1999 Marmara Depremi ile oluşmaya başlamıştır. Ülkemizde afetlerle ilgili görev yapan İçişleri Bakanlığı’na bağlı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na bağlı Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığına bağlı Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü kapatılarak 2009 yılında çıkarılan 5902 sayılı yasa ile Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı kurulmuş, yetki ve sorumluluklar tek bir çatı altında toplanmıştır.
15. 07. 2018 tarihinde resmi gazetede yayınlanan Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar İle Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (4 no'lu Kararname) ile kurum , afet ve acil durumlar ile sivil savunmaya ilişkin hizmetleri yürütmek üzere İçişleri Bakanlığına bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının kurulması, teşkilatı ile görev ve yetkilerini düzenlenmesi ile son halini almıştır. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı görev ve yetkilerini İçişleri Bakanı adına ilgili İçişleri Bakanı Yardımcısına bağlı olarak kullanmaktadır. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması, afetlere müdahale edilmesi ve afet sonrasındaki iyileştirme çalışmalarının süratle tamamlanması amacıyla gereken faaliyetlerin planlanması, yönlendirilmesi, desteklenmesi, koordine edilmesi ve etkin uygulanması için ülkenin tüm kurum ve kuruluşları arasında işbirliğini sağlayan, çok yönlü, çok aktörlü, bu alanda kaynakların rasyonel kullanılmasını gözeten, faaliyetlerinde disiplinler arası çalışmayı esas alan iş odaklı, esnek ve dinamik yapıda teşkil edilmiş bir kurumdur. Kısaca Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, afet ve acil durumlara ilişkin tek yetkili ve SORUMLU kurumdur.
“Asker neden hemen deprem sahasına intikal etmedi!”, “Kızılay neredeydi?” gibi soruların birinci derece muhatabı ve SORUMLUSU anılan kurumlar değil, İÇİŞLERİ BAKANLIĞI VE AFAD BAŞKANLIĞIDIR. (**)
Türkiye 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi sonrasında benzer afetlerin yaşanmaması için önlem alma, müdahale ve sonrası için yapılacak işlerle ilgili çıkartılan 5902 Sayılı Yasa’nın 38. Maddesi’nde düzenlenen İyileştirme Dairesi Başkanlığı’nın görevleri şu şekilde düzenlenmiştir:
a) Afet ve acil durum sonrası hayatın normale dönmesini sağlayıcı tedbirleri almak.
b) Afet ve acil durum bölgelerinde geçici yerleşmeyi sağlamak, zarara uğramış kişilerin tedavi, iaşe, ibate, sosyal ve psikolojik destek hizmetlerini yürütmek.
c) Afete uğramış yerlerin imar, plan, proje işlemleri ile bu alandaki hukuki işlemlerin yürütülmesinde kamu kurum ve kuruluşları ile koordinasyonu sağlamak, yapılan işlemleri denetlemek.
ç) Uluslararası acil yardımları yapmak ve kabul etmek.
d) Afetten etkilenen bölgelerde, kamu kurum ve kuruluşları, mahalli idareler, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içinde afet sonrası yeniden yapılanma ve iyileştirme planlarını hazırlamak, hazırlanan planların uygulanmasını koordine etmek, uygulamaya ilişkin ilerleme raporlarını hazırlamak.
Ve yine AFAD’ın MEKANSAL PLANLAMA ÇALIŞMA GURUBU başlığı altında ve aşağıda belirtilen şekilde görevleri yapacağı düzenlenmiştir:
1. 7269 sayılı Kanun kapsamında hak sahibi olan ailelere kalıcı konut yapılması amacıyla yer seçimi çalışmalarını yürütmek ve konu ile ilgili mevzuat düzenlemeleri yapmak.
2. Yer seçimi çalışmalarında görev alacak teknik elemanların belirlenmesini Valiliklerle birlikte koordine etmek.
3. Valiliklerce hazırlanan Yer Seçimi Protokollerini incelemek, değerlendirmek ve Başkanlık/Bakanlar Kurulu Kararı Olurlarının alınması sağlamak ve dağıtımını yapmak.
4. Hak sahibi olan ailelerin toplu olarak iskân edileceği alanlarda; hâlihazır harita, imar planına esas jeolojik-jeoteknik etüt raporu, imar planı ve imar uygulaması işlerini yaptırmak ve ilgili kurum tarafından onay işlemlerinin yapılmasını sağlamak.
5. Kadastrosu olmayan yerleşim yerlerinin Afet Kadastrosu işlemlerini yürütmek.
6. Kamulaştırma iş ve işlemlerinin yürütülmesini sağlamak, ödeneklerini temin etmek.
7. 7269 sayılı Kanun kapsamında Başkanlığımız adına tahsisli olan ve kamu hizmet tesisleriyle ibadet yerleri için ayrılmış alanlarda, Kamu kurumlarının talepleri doğrultusunda tahsisin kaldırılması ve ilgili kuruma tahsisen devir edilmesi işlemlerini yürütmek.
8. Hak sahipleri adına ipotekli tapu devir iş ve işlemlerini yürütmek.
9. Artan arsa ve konutların değerlendirilmesi ile ilgili iş ve işlemlerin yürütülmesini sağlamak.
10. Hak sahibi olan ailelere kalıcı konut yapılması amacıyla yeni yerleşim yeri olarak belirlenmiş alanların haritalanması, coğrafi bilgi sistemine aktarılması ve veri tabanı oluşturulmasını sağlamakla ilgili çalışmalar yürütmek, projeler üretmek.
11. Başkanlık, İl Müdürlükleri, diğer kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler vb. arasında koordinasyonu sağlamak, İyileştirme Planlarının hazırlanmasında usul ve esasları belirlemek ve uygulanmasını sağlamak.
12. TAMP Kapsamında Barınma Hizmet Grubunun iş ve işlemlerini yürütmek.
13. Afet ve acil durum kapsamında geçici barınma merkezlerinin yer seçimi iş ve işlemlerinin yürütülmesini sağlamak.
14. Yatırım programına veri kaynağı olan etüt-proje programının envanterini oluşturmak.
15. Afet ve acil durum hallerinde hızlı ve etkin müdahaleyi sağlayacak her türlü ihtiyacın teminine yönelik ülke genelinde, lojistik merkezlerin yer seçimini yapmak ve bu alanların; hâlihazır harita, imar planına esas jeolojik-jeoteknik etüt raporu, imar planı ve imar uygulaması işlerini yaptırmak ve ilgili kurum tarafından onay işlemlerinin yapılmasını sağlamak.
***
Görüleceği üzere, 2009 yılında kurulan AFAD ile Afet sonrası kalıcı konutlar için gerekli bütün işlemlerin de ilgili kurum ve kuruluşlar, belediyeler ve üniversite ile yapacağı belirtildiği halde bu yasa bypass edilerek 24 Şubat kararnamesi ile tüm süreçBakanlığa devredilmiştir.
Seçimler öncesi gerek hükümet ve gerekse muhalefet, kalıcı deprem konutlarının en geçbir yıl içinde bitirilmesi için birbiriyle yarış halindedir.
Her iki taraf da olayı sadece deprem konutu yapmaya indirgemiş gözükmektedir.
-Tarihi, kültürü, inancı ve sosyal yapısıyla bir Hatay yeniden nasıl planlanacaktır?
-Kahramanmaraş, Nurdağı, Adıyaman’ın Kent Kimliği nasıl şekillenecektir?
-Yok olan şehirlerimizin yeniden imar ve ihyasında hangi kriterler dikkate alınacaktır?
-Nasıl bir şehir, mahalle, ev istiyorsunuz? diye o şehirde yaşayacak insanların, gençlerin, kadınların, çocukların görüşü alınmış mıdır?
-Bilim insanları, üniversiteler, belediyeler ve STK’ların görüşüne başvurulmuş mudur?
-Yeniden inşa edilecek şehirler hangi özellikleri ile ön plana çıkmaktadır?
-Yeniden inşa edilecek şehirlerin tarih, turizm ve kültürü nasıl yansıtılacaktır?
Elbette bu sorular daha da çoğaltılabilir. Asıl olan, yeniden inşa sürecinde izlenecek yol, yöntem ve bakış açısıdır.
Belediyeler, halk, sivil toplum kuruluşları, yerel mimarlar ve hatta gençler ve çocuklar hiçdinlenmeden o yerin tarihi kültürel ve coğrafi durumları hiçdikkate alınmadan sadece zemin etüdü yapılarak ve tek kriterin “Sağlam zemin” anlayışı olduğu bir inşa süreci, “Hızlandırılmış tren” projesi olacaktır.
Elbette mağdur insanlarımızın bir an evvel kalıcı konutlara yerleştirilmesi ve normal hayata dönmeleri önemlidir. Ancak, bir şehrin yeniden inşası gibi köklü bir değişimin aceleye getirilmesi ve hele SEÇİM TELAŞI VE SEÇİM MALZEMSİ olarak projelendirilmesi vahimdir. Bu olaya, gelecek seçimi değil gelecek nesli kurtarmak olarak bakılmalıdır.
Hacı Bayram Veli “İnsan, şehri inşa ederken aslında taşın toprağın arsında kendisini inşa eder. Gönülde ne var ise, şehir olarak görünür. Gönlü taş olanın şehri taş, gönlü aşk ile dolu olanın gönlü şehri gülistan olur” der.
Bizde şehirler; rant-ihale-oy güdüsü ile inşa edildiğinden, kişiliksiz, kimliksiz ve ucube şehirler peydah olmaktadır.
Geleceğe dair iyi umutlarımızı, Ahmet Arif’in dizleriyle dile getirerek sözü noktalayalım.
“Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, gençellerinle,
Kızlarım, oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaçbin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun?”
Açıklamalar:
(*) Çin ve Şili örnekleri; www.tasarimkuram.com, Ülkelerin Deprem Sonrası Yeniden Yapılama süreçlerinin karşılaştırılması Melike Kalkan, Ayşe Duygu Kaçar, Orkun Alptekin Tasarım Kuram )
(**) TSK 211 sayılı “TSK İçHizmet Kanununun 112. maddesi uyarınca, yer sarsıntısı, yangın, su basması vb. tabii afetlerin meydana gelmesi durumunda, 7269 sayılı “Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun” hükümleri uyarıca hareket etmesi öngörülmüştür. Bu kanunun 7. maddesi uyarınca, afet bölgelerinde veya civarında bulunan ordu, jandarma, kıta, birlik ve müessese kumandanları, barış zamanında, kendilerinden vali veya kaymakamlar tarafından istenilecek yardımları üstlerinden emir beklemeksizin yapmaya mecburdurlar.
Kızılay Tüzüğü; Yurtta meydana gelecek her türlü afet ve felaketlerde kapasitesi dahilinde müdahalede bulunmak, geçici barınma ve geçici beslenme sağlamak, sağlık hizmetlerinde destek olmak, ulusal afetlerde Kızılay-KızılhaçDernekleri Federasyonu ve ulusal dernekler ile ilişkileri yürütmek ve anılan Federasyona ve ulusal derneklere gerektiği takdirde yardım çağrısında bulunmak, Kızılay-KızılhaçHareketi kanalıyla veya diğer uluslararası kuruluşlardan gelecek her türlü ayni ve nakdi yardımları uluslararası ve ulusal mevzuat çerçevesinde teslim almak, sevk ve idare etmek, yerine ulaştırmak.