Uzun yaz tatilini çocukları için verimli bir deneyim haline getirmek, pek çok ebeveynin ortak kaygısı. Robotik kodlama öğreten, bilimsel deneyler yaptıran ve farklı spor faaliyetleriyle çocukları sabahtan akşama kadar aktif tutan yaz okulları var. Bu okulların amacı yaz boyu çocukları oyalayabilmek. Ders içerikleri her sene biraz daha çeşitlenirken millî eğitimden sorumlu yetkililer de gelecek eğitim-öğretim yılı için yeni müfredat arayışları içinde. Zira hızla gelişen bilim ve teknoloji neredeyse her yıl müfredat değişikliğini zorunlu kılıyor. Ancak okullarda okutulan dersleri her sene güncellemek yerine, öğrencilere değişmeyen doğruları öğretip kendilerinin çağı yakalamasını sağlamak daha makul görünüyor.
Günümüzde öğrencilerin etkin bilgiye erişimi, öğretmenlerine ulaşmalarından daha kolay. Tanınmış üniversitelerin sağladığı çevrimiçi dersler, bilimsel kitapların herkes için daha erişilebilir olması ve kütüphaneler dolusu bilgiyi cep telefonlarında taşıyabilmek öğretmenlik mesleğinin mahiyetini biraz değiştirdi. Öğretmenlerin artık ders veren değil, öğrenmeyi kolaylaştıran, öğrencilerinin doğru kararlar almalarına yardımcı olan ve onlara rehberlik eden örnek şahsiyetler olmaları bekleniyor.
Bu sebeple 21. yüzyılın gereği olan bilişsel beceriler, eğitim ve öğretimde akademik yeterliliğin önüne geçmiş durumda.
21. Yüzyıl Becerileri Ortaklığı platformu 2002 yılında yaşadığımız çağ için öğrencilerden ve işgücünden beklenen özellikleri açıklamıştı. Kısaca 4C olarak belirtilen bu özellikler, iletişim (communication), iş birliği (collaboration), yaratıcılık (creativity) ve eleştirel düşünme (critical thinking) becerilerinden ibaret. Aynı şekilde Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından 2006 yılında ve Dünya Ekonomik Forumu tarafından 2016 yılında hazırlanan raporlarda içinde yaşadığımız çağın insanının sahip olması gereken kabiliyetler belirtilmiştir. Bunların üçte biri okuma-yazma ve matematik gibi akademik becerilerden oluşurken daha baskın bir bölümü liderlik ve uyum kabiliyeti gibi bilişsel olmayan becerilere odaklanmaktadır. Nebraska Üniversitesinde eğitim araştırmaları yürüten yazar Dr. Laura Jana uluslararası kuruluşların raporlarında belirttiği bu özelliklere ek olarak yaşadığımız çağda öğrencilerin zorluklarla mücadele gücü, kişisel farkındalık ve irade yönetimi gibi yeteneklerle de donatılmaları gerektiğini savunur. Yeni çağın insanında aranan bu özellikler, gelişen teknolojiyle birlikte eğitim ve öğretimde insanî değerlerin öneminin arttığını göstermektedir.
Aristo eğitimi, dahil olan herkesi güzelleştiren ve geliştiren bir ahlakî arayış olarak tanımlamıştı ve bu erdemlerin insanın en yüksek potansiyeline ulaşması için elzem olduğunu savunmuştu. Bu fikir, 21. yüzyılda hala büyük bir öneme sahiptir ve eğitimde insanî değerlerin vurgulanması gerektiğini ortaya koyar. Günümüzde eğitim uzmanlarının hemfikir olduğu konu ahlakî bilginin akademik bilgiden daha önemli olduğudur. İnsanî değerlerin öğretildiği bir eğitim sistemi, bireylerin karakterlerini güçlendirir, toplumsal ilişkileri iyileştirir ve daha adil bir dünya inşa edilmesine yardımcı olur. Değerlere Dayalı Eğitim (VBE) felsefesinin kurucusu Dr. Neil Hawkes, ahlakî dönüşümü esas alan bir eğitim sistemini savunur ve bireyleri bilişsel becerilerle donatırken insanî erdemleri ihmal etmenin toplum için potansiyel bir tehdit olduğunu belirtir.
Sonuç olarak, 21. yüzyılın okullarında öğrencilere sadece akademik bilgi değil, aynı zamanda işbirliği, yaratıcılık, eleştirel düşünme, iletişim becerileri ve kültürel farkındalık gibi becerilerin de öğretilmesi önemlidir. Bu beceriler, öğrencilerin etkili bireyler olarak yetişmelerini sağlar ve onları geleceğin zorluklarıyla başa çıkabilecek şekilde donatır. Ancak bunlardan başka ahlaki eğitim de içinde yaşadığımız çağın eğitim müfredatında önemli bir yer tutmalıdır. İnsanî değerlerin öğretilmesi, toplumun sağlıklı işlemesini, bireylerin karakter gelişimini, özgüven ve özsaygılarını artırmasını, empati ve iletişim becerilerini geliştirmesini sağlar. Ahlaki değerlere dayalı bir eğitim, bireylere daha anlamlı bir hayat sunar ve geleceğin sağlıklı toplumu için temel oluşturur.