Almanya’daki Anadolu, yaşadığı bütün şehirlerde, caminin, işyerinin ve okulun el ele vererek, birbirleriyle dayanıştığı, kültür merkezleri inşa etmektedir.
Kültür merkezleri geniş arsalar üzerinde, değişik kullanım alanları olan cami, çarşı, okul üçlüsünün birbirini tamamladığı, Türklere özgü bir bütünlük oluşturma ustalığıdır. Bütün değerleriyle Bursa’yı Darmstadt’a taşıyan Emir Sultan, çok işlevli kültür merkezlerinin önde gelenlerindendir. Yapımına 1996 yılında başlanılan Emir Sultan Kültür Merkezi, Türklerin tarihinin gövdesini oluşturan, Osmanlı Devletinin kuruluşunun, yedi yüzüncü yılında tamamlanmıştır.
Ömer Lütfi Barkan yaptığı araştırmalarda, dünyayı gizemli bir atölye gibi gören Türk dervişlerinin, Anadolu ile birlikte, Balkanları nasıl Müslümanlaştırdıklarını ayrıntılı olarak ortaya koymuştur. Onlar gittikleri coğrafyaları, omuzlarda taşınan silahlarla değil, ellerde taşınan güllerle dönüştürmüşlerdir. Güzellik sevdalısı derviş girişimciler Anadolu gibi, Balkanları camilerle, kervansaraylarla, medreselerle, çarşılarla, imarethanelerle ve bimarhanelerle donatmışlardır. Onlar gelen günleri, geçen günlerden daha yaşanır kılarak, üreten ellerin tüketen ellerden, daha güçlü olduklarını göstermişlerdir.
Buhara’da Bahaddin Nakşibend, Konya’da Mevlana, Ankara’da Hacı Bayram, Mostar’da Sarı Saltuk ve Budapeş te’de Gül Baba, hem gönüllerin, hem şehirlerin mimarları olmuşlardır. Emir Sultan Buhara’dan kalkıp Anadolu’ya gelen, gönül mimarlarının başlarında yer alır. Buhara Anadolu’nun Müslümanlaşmasında, büyük görev yüklenen Horasan erenlerinin yurdudur. Horasan erenleri silahsız ellere, gönül kazanan güllere, gülen yüzlere, tatlı dillere önem vermişledir. Onlar en varlıklılar gibi üretmişler, en yoksullar gibi tüketmişler, ellerinin emeklerinin, alınlarının terlerinin, gözlerinin nurlarının karşılığından, daha fazlasını tüketmeye, hiç bir zaman özenmemişlerdir.
Emir Sultan Buhara’dan Bursa’ya gelir ve Yıldırım Bayazıt’ın kızı Hundi Sultan’la evlenir. Yıldırım Niğbolu savaşın dan sonra, Ulu camiyi yaptırır. Türk tarihinde büyük kırılmalara yol açan, Ankara Savaşı’nın önüne geçilemez, ancak sarsıntıları çabuk atlatılır. O yıllarda Anadolu silahsız cihat beldesi sayılmıştır. Müslüman dünyasının gönül zirveleri, Anadolu’ya insanların gönüllerini kazanmak için koşmuşlardır. Yirmi birinci yüzyılda, bütün dünya gönülleri kazanacak, yeni Horasan erenlerini beklemektedir.
Üreten el olmasını bilen girişimci dervişler,bütün toplumu dergah kültürünün olgunlaştırıcı potasında yoğurarak, inşa ettikleri camilerle ve çarşılarla, orduların başarması mümkün olmayan büyük fetihler gerçekleştirmişlerdir. Geçmişte Anadolu’da ve İspanya’da olduğu gibi, Müslümanlar ve Hristiyanlar, Avrupa’nın bütün ülkelerinde, barış içinde birlikte yaşayacaklardır. Gelecek yüzyıllarda kimsenin, Fransa yalnızca Fransızlarındır, Almanya yalnızca Almanlarındır, Türkiye yalnızca Türklerindir, demesi kolay değildir. Alın terleriyle, göz nurlarıyla, el emekleriyle, hayatı kolaylaştıranlara, ülkelerin kapıları sonuna kadar açılır. Üretmesini ve paylaşmasını bilenlere, dünyanın hiçbir ülkesinde, doğdukları şehirler sorulmaz. Dünyaya barışı ürünleriyle, hizmetleriyle, bilgileriyle pazarlarda yarışanlar getirir.