Çocuk Sesleri ve Cami Huzuru

Bir Ramazan akşamı… Gün batımının son ışıkları, caminin taş duvarlarında erirken, minareden yükselen ezan sesiyle kalabalık avluya yayılıyor.

Çocuk Sesleri ve Cami Huzuru
Abone Ol

İçeride, saf tutmuş cemaatin “Allahu Ekber” nidaları… Tam o sıra, arka saflardan bir çocuk kahkahası duyuluyor. Kimileri gülümsüyor, kimilerinin kaşları çatılıyor. İşte tam da bu an, modern zamanların kadim bir ikilemini yansıtıyor: Camiyi çocuklarla dolduralım mı, yoksa huzuru korumak için onları uzak mı tutalım?

Cami, Çocuğun İlk “Biz” Durağıdır

Cami, bir çocuk için sadece secde edilen bir mekân değil, aynı zamanda toplumsal aidiyetin ilk dersidir. Peygamberimiz’in (s.a.v.) mescitte çocuklarla kurduğu o samimi diyaloglar, bu mekânların “sadece büyüklere özel” olmadığını hatırlatır. Fakat bugün, bazı camilerde asılan “Çocuk sesinden rahatsız olan gelmesin” tabelaları, bu geleneği ters yüz ediyor. Sanki caminin kapısına “Çocuklar ve yetişkinler ayrı girecek” yazmak istiyoruz. Oysa cami, tam da bu “birlikte olma” hikmetiyle anlam kazanmıyor mu?

Peki neden terazinin kefelerini bu kadar sert ayırıyoruz? Belki de çocukları camiye davet ederken, onlara bu mekânın nasıl bir yer olduğunu öğretmeyi unutuyoruz. Bir çocuk, camiye ilk adımını attığında, orayı “koşulacak bir park” değil, “hürmet edilecek bir eşik” olarak görmeli.

Namaz Vakti Top Oynayan Çocuklar: Nerede Hata Yapıyoruz?

Ramazan’da bir camiye girin: Teravih namazı başlamadan önce çocuklar safların arasında saklambaç oynuyor, mahya ışıklarına bakıp hayret ediyor. Namaz başladığındaysa, bir anda huzursuzluk başlıyor. Yetişkinler, “Şşşt!” sesleriyle çocukları susturmaya çalışırken, çocuklar sıkılıyor. Sonunda, ya camiden çıkmak zorunda kalıyorlar ya da tabelalarla dışlanıyorlar.

Burada sorun, zamanlama ve hazırlıksızlık. Çocukları camiye “bırakıyoruz” ama onlara “bu mekânda nasıl davranacaklarını” öğretmiyoruz. Oysa bir çocuğa, namaz vakti geldiğinde “Şimdi sessizce yanımda oturacaksın” demek yerine, ona bir boyama kitabı uzatmak veya “Meleklerin kanat seslerini duymak için sessiz olalım mı?” diye fısıldamak, her şeyi değiştirebilir.

Çözüm: Camiyi “Çocuk Dostu” Yapmak İçin 3 Adım

  • Adabı Öğreten “Camiye Hoş Geldin” Etkinlikleri:
    Her caminin girişinde, çocuklara özel 10 dakikalık bir karşılama programı olabilir. Burada, çocuklar küçük hediyelerle ve yiyecekler karşılanabilir. Ardından arklı oyunlarla huşu, cami adabı anlatılabilir.  Saf düzeni bir yarışmayla öğretilebilir. Diyanet veya vakıflar, çocuklara “Cami Diploması” dağıtabilir.
  • Namaz Saatlerinde “Sessiz Aktivite” Köşeleri:
    Camilerin bir köşesine, teravih boyunca çocukların ilgisini çekecek sessiz etkinlik masaları kurulabilir… Dini temalı yapbozlar, Kâbe maketleri veya peygamber kıssalarının resimli kitapları bulundurulabilir. Bu çocukların başında bir görevli de bulunursa çok iyi olur.
  • Ebeveynlere “Cami Rehberliği” Eğitimi:
    Çocuğunu camiye getiren ebeveynlere, “Burada nasıl davranmalıyım?” eğitimleri verilebilir. Camilerin bu konuda bir rehber kitabı da olabilir.

Cami, Çocuğu Dışlamaz; Eğitir

Cami, çocuğu “sorun” değil, “emanet” görür. Bir caminin huzuru, çocuk sesleriyle bozulmaz; ancak çocuğa hürmet öğretilmezse zedelenir. Unutmayalım: Bugün safların arasında koşturan çocuk, yarın o safları dolduracak olan gençtir. Ona camiyi sevdirmek, sadece bir “etkinlik” değil, bir neslin inancını koruma projesidir.

Cami, çocuğun elinden tutup içeri buyur ettiğinde, ona "Burada hem oynayabilir hem dua edebilirsin" demek yerine, "Burada oynarken bile hürmet etmelisin" diye fısıldamalı. Zira kutsal olan, ancak saygıyla yaşatılır.

Ramazan, bu dengeyi kurmak için en kıymetli fırsat. Haydi, çocukları camiden uzaklaştırmayalım; onlara caminin dilini öğretelim.