Cahit Sıtkı`nın şiirini hatırlıyor musunuz?
';
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allah`ım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?'
...
Bu günkü konumuz yüzlerdeki çizgiler kırışıklıklar ve geri palandaki sebepleri hakkında.
Hadi erkekler neyse;
Onlarda da kırışıklıklar oluyor ama erkekler, ciltteki bu tür kırışıklıkları 'olgunluk işareti' sayıp kendilerini teselli edebiliyorlar. Ya da fazla kafaya takmıyorlar.
Ama aynı şeyi bayanlar için söylemek pek mümkün değil. Hele de günümüzde gencecik kızlarımı bile gençbayan diyerek büyümeye ve kişisel bakım ürünleri kullanmaya zorlayan moda sosyal medya çıkarımları varken;
Çünkü kadınlar, her daim gençve güzel olmak zorunda hissediyor kendisini. Kişisel bakımları güzel görünme telaşları her önceliğin öncesinde oluyor;
İşte bu yüzden olsa gerek, özellikle kırk yaşından sonra aynanın karşısına geçmek kimi bayan için kâbus oluyor.
Hatta öylelerini duyuyor okuyoruz ki kimileri, bulunduğu ortamda sanki herkes yüzündeki kırışıklara bakıyor sanarak depresyona bile giriyor;
Kimileri bu sebeple kesenin ağzını açıp estetik cerrahiye yöneliyor;
Velhasıl bu tarz olanların hepsinin üzüntü ve telaşı aynı... Aman kırışıklıklarım son bulsun. Güzelliğim yok olmasın.
Dost bildiğim aynalar bana düşman olmasın;
...
Kırışıklıklar nasıl oluşuyor
İyi de bu kırışıklıklar nasıl oluşur?
Buna sebep olan etkenler var mı? Varsa nelerdir?
Günümüzde cilt kırışıklığının ortadan kaldırılması için yapılan tedaviler ne kadar başarılıdır? Ne kadar geçerlidir? Uygulamalar kırışıklıkların sebebini ortadan kaldırmaya mı yönelik, yoksa sonuçlarla mı ilgili?
Bu konuyu uzun uzun anlatmaya yerimiz yetmediği için şöyle özetleyebiliriz.
İnsan hücrelerden oluşan bir organizma ve hücreler zamanın akışıyla birlikte elbette yaşlanmaktadır.
Ancak yaşadığımız ortam, hayat şartları, çevre kirliliği, beslenme alışkanlığı gibi birçok faktör, zaman içinde stres, baş ağrısı, şişkinlik, gaz, karaciğer yağlanması, tansiyon gibi birçok rahatsızlığa sebep olabilmektedir.
Kan dolaşımının yavaşlaması, metabolizmanın yavaş çalışması vücuttaki tüm organları etkilediği gibi cildimizi de etkilemekte ve ister istemez zamanla ortaya çıkan birçok belirtiden biri de cilt kırışıklıkları olarak karşımıza çıkmaktadır.
Derimiz de insan vücudunu saran mükemmel bir zırhtır ve aynı zamanda bağışıklık sisteminin bir üyesidir.
Vücudun bağışıklık sistemini dengede tutmaya cildimiz de gayret eder. Özellikle yazları güneş ışınları arasında bulunan ultraviyole ışınlarına karşı korur.
Vücudun sıvı dengesini düzenlemesine yardımcı olur.
Ter bezlerinin çalışmasıyla vücudun boşaltım sistemine yardımcı olur.
Terlemeyle vücuda termostat görevi görür. Vücudu doğal ısısında tutmaya çalışır. Sıcaklarda terlememiz aslında vücut ısısını soğutmaya yönelik olumlu bir gelişmedir. Günümüzde terden bunalıp hemen klimaya sarılmak aslında vücudun bu doğal sistemine müdahaledir ve vücudun terleme yoluyla toksin atmasının önüne geçen bir medeniyet buluşudur;
Yaşlılıkla ilgisi var mı?
Derideki kırışıklıkların yaşlanmayla elbette alakası vardır. Ancak 40 - 50`li yaşlardan önce oluşan kırışıklıkların sebebi yaşlanmadan öte, yukarıda söylediğimiz gibi zor hayat şartlarının ve doğallıktan uzak bir yaşantının, uzun vadede çehremize yansımasıdır.
Buna en güzel örnek, kimi ailelerde anneanne babaannelerin yüzlerinin geçen zamana karşı hâlâ pırıl pırıl olmasına rağmen, aynı ana babanın çocuklarının cildinde kırışıkların meydana gelmesi gösterilebilir.
Aradaki fark, stres ve sıkıntı içerisinde ve doğal olmayan bir yaşamdır.
Örneğin bir insan eğer soğuğa sıcağa, güneş ışığına karşı cildini koruyamamışsa sigara içiyorsa, -güzelliğin bir parçası diye lanse edilen- türlü çeşit makyaj malzemelerini yerli yersiz kullanıyorsa, rast gele bir rejim uyguluyorsa, bütün bunlar hem bünyenin tamamını hem de derinin o muhteşem yapısını deforme etmeye yönelik etkenlerden bazılarıdır.
Doğal yöntemler tercih edilmeli
Evet uzmanlar, yaşlılık işareti sayılan ciltteki kırışıklıklara çare bulmak için çalışıyorlar. Ama doğal yöntemler haricindeki yöntemlerin birçoğu sebebi ortadan kaldırıcı değil, sonuçla uğraşmaktan ibaret ve kısa süreli geçici yöntem olmaktan öte gidemiyor.
Bu arada örneğin sırt ağrısı, omuz ağrısı, kronik yorgunluk sendromu, gaz, şişkinlik, karaciğer yağlanması, migren, stres, tansiyon, kalp rahatsızlığı, sancılı adet, romatoid artrit gibi rahatsızlıklardan dolayı akupunktur tedavisine gelen kimseler, bu rahatsızlıklarından yüz güldürücü sonuçlar elde ederken, yüzlerindeki cilt kırışıklıklarının da önemli derecede ortadan kalktığını, yüzlerinin parlak ve gençgörünmeye başladığını kendileri fark ediyorlar.
Çünkü akupunktur, doğuştan itibaren vücutta var olan enerji akışındaki aksaklıkları gidermenin en etkin yöntemi. Akupunktur zaten vücudu bir bütün olarak ele alır. Vücudun zaman içerisinde içve dış etkenlerle deforme olan tüm organlarını, bir bütün olarak uyarır, harekete geçirir. Burada bütün detaylarını anlatmamız mümkün değil ama özetlersek, vücuda protein mi lazım, kolajen doku mu lazım, kan dolaşımı mı hızlanmalı tüm bu konularda vücudu uyarmakta ve harekete geçmesine sebep olmaktadır.
Böylece vücudun otomatik tamir ve bakım düzenine geçmesi sayesinde diğer rahatsızlıklardan netice alındığı gibi ciltlerdeki kırışıklıklar da önemli ölçüde azalmakta ve hiçbir yan etki yaşanmadan, yüz güldürücü harika sonuçlar elde edilmektedir.
Sağlıklı günler dileğiyle...