Gazetecilik mesleğinde “Yazmıştım, bak doğru çıktı!” mealinde ifadeleri kullanmayı pek doğru bulmuyorum. Bunu kullanan arkadaşlara da elbette saygı duyuyorum.
Tarafıma yöneltilen sorular artınca yazmak zorunda olduğumu hissettim.
Seçim sürecinde seri şekilde CHP yazılarımı takip edenler bilir. Epey CHP’yi eleştirmiştim. Hatta kimileri dozu yüksek bulmuştu. Fakat yapacak bir şey yoktu. Zira CHP’de dozunu kaçırmıştı. Tuhaf haller içinde olduğunu belirttiğim CHP’nin üstüne bir de FETOŞÇULARLA adı sıklıkla anılan isimleri milletvekili adayı yaptığını da eleştirmiştim -öyle böyle değil, üstelik seçilecek yerlerden-.
CHP’nin kimlik erozyonuna uğradığını belirttiğim ile seçim sonuçlarıyla alakalı yazılarımdan sonra bir daha bunlara elim varmadı. Yani şöyle, seçim sonuçlarını değerlendiren bir yazı kaleme almayı planlamıştım, seçimlerden hemen sonra…
Fakat bahsettiğim yazıyı, hem haklı çıkmaktan hem de her gün yeni bir şey duymaktan erteleyip durdum.
CHP’de adeta arkası yarın piyesi izliyoruz… İnanılmaz suçlamalar, iftiralar ve gerçekler gırla gidiyoruz. Yani bu kadarını beklemiyordum inanın… O nasıl seviyeler ve yerlerde sürünmeler! Bari birbirinize saygınız yoksa samimi dik duran partilileriniz ile puta çevirdiğiniz önceki parti liderlerinizi düşünün!
Lafa gelince sosyal demokrat olduklarını ısrarla söyleyen kimi CHP’lilerin, parti içindeki “para” odaklı tartışmalarını nasıl buluyorlar inanın çok merak ediyorum. Yahu her gün milyonlar havada uçuşuyor iddialar arasında!
Yazık, gerçekten çok yazık!
CHP’nin elitist bir parti olduğunu sıklıkla dile getiriyorduk. Bu kavramı kibarlık manasında anlayanlarda yok değildi. Şimdi sözüm onlara, mahalle kabadayısının bile raconu var. Ki, bu lafım da parti içindeki kabadayılara gelsin! Onlar nasıl laflar öyle, nasıl tavır bunlar?
**
Bir de bunlar Batı’yı çok önemserler bilirsiniz! Hatta seçimden sonra gençlerimiz, çocuklarımız ülkeyi terk etti ve orada yaşayacaklar diye açıklama yapanlar da oldu. Yahu arkadaş bu nasıl vatanseverlik, nasıl Atatürkçülük? Bu açıklamayı yaparken hiç mi sıkılmazlar?
CHP’nin röntgen filmini çekseniz, bir tanesini bile günlük hayatta kullanamayacağınız kavramların, kelimelerin çokluğunu hemen fark edebilirsiniz. Kimi partililerin birbirlerine olan kinlerini de fark etmişsinizdir.
Bir ara parti içi demokrasiden bahseden CHP bakın ne hallerde!
**
Şu yandaşlık meselesine de değinmekte fayda var. Genel merkezin bütçesinden bir yana CHP’li belediyelerden oluk gibi para akıtıldığını bizzat CHP’liler ortaya koydu. Yahu arkadaş bu nasıl bir şey? İnanın aklımız durdu!
Elbette CHP’deki gelişmeler şu tezimizde de haklı çıkardı bizi: İçinde halk olmayan fakat adında “halk” kelimesi geçen bir partidir. Aslında doğru düşünmüşler “halkı” yok saymakla. Halkın ne işi var orada?
İşte tamda burada adını İngilizce yazmaya çalışan bir CHP’li geldi aklıma! O da kayboldu gitti gerçi, zaten halktan biri de değildi.
Neyse…
Halka dönelim tekrar, sen halka gitmezsen elitist takımla şov yaparsan, halk sana niye gelsin?
**
Partinin önde gelen bilinen isimlerinden olan Önder Sav’ın açıklamaları da yabana atılır türden değildi. Öte yandan Sav da ayrı bir şaşırttı bizleri. Kılıçdaroğlu’nu istifaya çağıran Sav ne diyor hatırlayalım:
“Üç yıl doldu. Sayın Kılıçdaroğlu'nun hiç fazla eğmeden, bükmeden istifa etmesi gerekir.”