CB Sistemi
2018’de hayata geçen “Başkanlık Sistemi” hakkında çok yazıldı/çizildi…6’lı masa liderleri, seçime “Parlamenter Sisteme Dönüş” sloganıyla giriyorlar. Acaba bu doğru olacak mı? CB Sistemi düzenlenebilir, eksik/yanlış uygulamaları düzeltilebilir miydi? Bu sorumuzu cevaplamadan önce önce 4 yıldır uygulanan sistem hakkında yazılanları toparlayalım…
Muhalefete ve siyaset dışı uzmanlara, alan akademisyenlerine göre “Başkanlık Sistemi”;
1/ “Tek Adam Rejimi” ne yol açtı.
2/ Sn. Erdoğan her şeyi bilir ve söz dinlemez oldu…Çok sert olduğu, Danışmanların söz söylemek yerine sadece “talimat aldıkları” çok dillendirildi.
3/ Tüm kararlar bir kişinin “iki dudağının” arasından çıkacak kararlara kaldı. Son depremlerde yardımların gecikmesinin sebebi olarak, talimatların geçgittiği söylendi. Sn. Erdoğan, gecikmeler için “helallik” istedi.
4/ Sn. Erdoğan, yetki paylaşımı yapmadı, CB Yard. Sn. Fuat Oktay’a bile imza attırmadı. (Fuat Bey, sadece depremde ön plana çıkarıldı)
4/ İdari açıdan “bir kişi” devletin tüm işlerine yetişemezdi ve öyle oldu. Sn. Erdoğan’a kim, nasıl, ne şekilde ulaşabilir? bilinemedi.
5/İmza bekleyen yüzlerce dosya/karar oldu. Rektörler dahil atamalar sürekli gecikti. 21 yılda çok Bakan/Merkez Bankası Başkanı değiştirdi. “Yeri en sağlam kişi Sn. Erdoğan” denildi.. “Her canlı bir gün görevden alınmayı tadacaktır” cümlesi yaygınlaştı. Bir çok kişi R.Gazeteyi takip eder oldu.
6/ Sn. Bakanlar dahil, tüm bürokrasi yetki kullanmak ve inisiyatif alabilmek “yukarıdan talimat” bekledi. Bu işlerin aksamasına yol açtı.
7/ Her açıklamada, bir emir almışçasına; “Cumhurbaşkanımızın talimatı ile/olurları ile/ yol göstericiliğinde, sayesinde v.b.” ile başlayan cümleler kuruldu. Balıklı Rum Hastanesinde çıkan yangın için İbrahim Kalın'ın yaptığı “Hastane Sn. Cumhurbaşkanımızın talimatıyla söndürüldü” açıklaması günlerce konuşuldu.
8/ Sn. Bakanlar, tek başına karar alamaz oldu. Mutlaka Sn. Erdoğan’a sorma gereği hissettiler.
9/ Kendi alanlarındaki açıklamaları bile Sn. Erdoğan yaptı. Fahrettin Koca, açıklama yaparken, Sn. Erdoğan gazetecilerin yanına geldi ve 'Ne söyledi? Para pul söylemedi mi?' diye sordu. Koca gülümseyerek; 'Hiçsöylemedim. Söyler miyim efendim, siz izin vermeden söyler miyim?' dedi.
10/ Sn. Bakanların üstünde “Danışmanlar/CB Kurulları Üyeleri” bir gölge gibi oldu. Sn. Mevlüt Çavuşoğlu’nun yanında hep İbrahim Kalın’da oldu. 11/ YÖK’e, CB kadrosundan kişiler atayarak (Metin Kıratlı gibi) orayı da kontrol altında tuttu.
12/ Atamalarda liyakat ve ehliyete önem vermedi, kendisine bağlılığı yeterli gördü. Bunu, gören makam meraklıları mesajlarla kendilerini göstermeye gayret etti.
13/ Atadıklarının yanlışları/usulsüzlükleri medyada yer aldığı ve ispatlandığı halde, kendisi atadığı için onları almakta hep geçkaldı. Özellikle muhalefetin istediği istifalarda kendini siper etti. “Kimsenin sözü ile hareket etmem, zamanı gelince ben alırım” dedi.
14/ TBMM Ak Parti ve MHP Gurubuna talimat vererek, 21 yıl, hiçbir muhalefet önergesin kabul ettirmedi. Özellikle üniversite-akademisyen-EYT v.b. konularda bile görüşlere değer verdirmedi.
15/ “Y.Doç.Dr. unvanını kaldırın” talimatını vermesine rağmen, 7100 Sy. Yasanın TBMM görüşmelerinde, AK Parti ve MHP Grupları aksi görüşü savundu ve YÖK’ün görüşünü destekledi. 35 Bin Y.Doç. mağdur edildi. O günden bugüne konu hakkında tek kelime etmedi.
16/ 21 yıl boyunca Muhalefet Liderleri ile bir kez görüşmedi, bir araya gelmedi, TV tartışma programları yapmadı.
17/ “Biz insanı severiz, Yaradan’dan ötürü” demesine rağmen Muhalefet Liderleri’ne sürekli lakap taktı, isimleri ile hitap etmedi. (Adamın birisi, o adam, kadın çıkmış, Bay Kemal!.v.b.)
18/ Dış Politika dahil, hep günlük çözümler bulmaya çalıştı. Ekonomi başta olmak üzere muhalefet den, kendisinden olmayan ekonomistlerde hiçgörüş almadı. İşleri hızlandırmak için tüm ara mekanizmaları, ve Devlet Geleneklerini devreden çıkarttı.. Özetle eleştiriler ağırlıkla bu yöndeydi.
19/ Kurumlarda Devletin devamlılığını sağlayan, beyin olan Müsteşarlıkları kaldırarak, Devlet Hafızasını kaldırdı. Siyasi atamalardan oluşan Bakan Yard. İşlevsiz, sadece gezen-dolaşan v.b. kişiler oldu.
20/ Ancak, son depremler üzerine “Bana güvenin,sizden bir yıl istiyorum. Evlerinizi teslim edeceğiz” söylemi, bir umut ve “seçim de oyunuzu yine bize verin” olarak algılandı.
Sorular;
1/ CB Sistemi, Sn. Erdoğan’ın kişiliğinden/karakterinden dolayı mı bu kadar eleştirildi?
2/ Başka bir kişi olsaydı, bu kadar görevi üstüne alıp, kendisini yorar mıydı?
3/ Sn. Erdoğan, atadıklarının yaptığı yanlışlara göğüs gererken, masanın hesabını seçim 2023’de kendisinin vereceğini bilmiyor mu?
4/ Muhalefetin söz verdiği “Parlamenter Sistem” yerine CB Sistemi’ni daha geçerli kılacak, her koşulda geçerli, CB’na çok görev ve özgürlük vermeden, “yeni bir model” düşünülemez mi?
Not: CB Sistemi ile, yasalar/yönetmelikler çok değişti. Bunları yeniden düzenlemek yerine, üzerinde doğru, kabul edilebilir değişiklikler ve görev dağıtımı yapılabilir kanaatindeyiz. Bu teklifimiz, Sn. Erdoğan’ın seçilmesi halinde de geçerlidir. İnsan bir kere dünyaya geliyor. Sn. Cumhurbaşkanımız 67 yaşına girdi. Artık daha sakin bir dünya, torun sevgisi ile dolu günler tüm siyasetçilerimizi beklemelidir.