10 yılı aşkın bir süredir ne zaman borsamız pozitif hareketlenmeye başlasa vakit kaybetmeden spekülatif dedikodular anında vücut bulup Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, çaresi bulunmayan hasta pozisyonuna sokuyorlar. Bu tür manipülasyonlara geçit vermemek için adam o kadar işinin gücünün arasında ya basketbol ya da futbol oynayarak sağlığının yerinde olduğunu ispatlamaya çalışıyor.
Yatırım tavsiyesinin şakasının bile yasal olmadığı ülkemizde birileri küçük yatırımcının kaderiyle çok fena oynayarak her seferinde milyarlarca lira kâra geçiyorlar. Konu, Cumhurbaşkanı’nın şahsıyla alakalı olduğundan Sermaye Piyasası Kurulu’nun elinden pek de bir şey gelmiyor.
Bir anda işi o kadar inandırıcı boyuta getiriyorlar ki ellerinde ciddi bir argüman olmasa bile gerek sosyal medya üzerinden gerekse de fısıltı gazetesi yordamıyla bu yalanlar kulaktan kulağa dolaştırılıyor. Yalanları ortaya çıkıp Erdoğan spor ayakkabılarıyla poz verince de top dönüp dolaşıp bu sefer Mehmet Şimşek’e geliyor. Hemen Hazine ve Maliye Bakanı’nın istifasını sunduğuna dair dedikodular hızlıca dolaşıma sokuluyor ve borsanın biraz daha dipten toplanacak seviyeye ulaşması için bekleniyor.
Küçük yatırımcının elindeki paranın borsa tröstlerine kayması sonucu aslında sadece borsadaki şirketlere yatırım yapanlar değil, borsayla hiç alakası olmayan sıradan ücretli ya da emeklinin ve hatta tüccar ve esnafın da cebindeki para bir nevi çalınmış oluyor. Çünkü belirli bir düzeyin altındaki ekonomik grubun kendi arasında dolaşıma soktuğu nakit, bu sefer hepsinin elinden uçarak spekülatörlerce pay ediliyor. Tüm bunlar gerçekleşirken muhalefet kanadı böyle durumlarda sadece ellerini ovuşturmakla yetinip hükûmetin diz çökeceği günlerin özlemiyle yanıp tutuşuyor.
Bir yandan Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, masasındaki milyar dolarlık teklifleri değerlendirirken diğer yandan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in dev yatırımcı turuna çıkması sosyal medya trollerinin iftiralarını her ne kadar bertaraf etse de onların her sözüne kayıtsız şartsız inanan kemik bir kadro bulunduğundan asla yüzleri kızarmıyor. Zaten bir kısmı yurt dışına kaçtığından serbestçe sallamaktan çekinmeyen bu güruh, uzun yıllardır “Erdoğan’ın 1 yıllık ömrü kaldı” deyip duruyor.
Dipten toplayıp tepeden satan borsa spekülatörleri için şimdilik yapılabilecek pek bir şey görünmüyor gibi. İletişim Başkanlığı’nın bu konularda çok büyük gayretleri var. Her ne kadar bu hükûmetin bir kurumu olsa da tarafsızlık ilkesinden asla vazgeçmiyor. Burada yapılması gereken; bu teyit platformunun ilköğretimdeki derslere kadar indirgenerek tüm kuşaklara öğretilmesi ve tanıtımının yapılmasıdır. Aksi takdirde yalanlarına inanıldıkça daha da ağzı sulanan ve çok daha ileri gitmekten çekinmeyen gruplar kendi aralarında çeteleştikleri için özellikle seçim öncesinde akla hayale gelmeyen iftiraları ortaya atmaktan çekinmiyorlar.
Peynirin, yağın fiyatının artması, petrol fiyatlarındaki dengesizlik ve hepsinden önemlisi bir türlü durdurulamayan kira artışları, hep aynı nedenle ortaya çıkıp yoksulun ve orta direğin belini büküyor. Borsadaki dalgalanmalar domino etkisiyle tüm sektörleri etkileyerek cebimizdeki paralara göz dikiyor. Dipten uygun fiyata topladığı hisse senetlerini manipülasyon öncesi satanlar, arzu ettikleri seviyeye fiyatlar yeniden düşene kadar bankalardaki yüksek faiz oranından faydalanıp bu sefer de mevduat faizi vasıtasıyla paralarının değerini artırmaya devam ediyorlar.
Bu, bir tek elden yapılabilecek bir organizasyon değil. Organize bir manipülatif çete var karşımızda. En tehlikelisi de bunun yurt dışı kaynaklı olması. Bizden olsa her halükarda paranın yurt içinde kalma durumu var. Ancak uluslararası bir tröst ağının kurbanı haline getirilmeye çalışılan öz kaynaklarımızın hunharca pay edilmeye cüret edilmesi yüzünden ekonomik toparlanmanın beklediğimizden daha yavaş ilerlemesine şahit oluyoruz.