Öğretmenlik mesleğinin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha idrak ettim ve bu düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
İlkokul yıllarım küçük bir köy okulunda geçti. Hayallerin pek kurcalanmadığı, kaderin çizdiği yolda ilerlenen bir yerdi. Ancak bir gün sınıfımıza Hacer Yılmaz adında bir öğretmen geldi. Bana sadece okuma yazmayı değil, hayal kurmayı da öğretti. Köyün dışında bir dünyanın var olduğunu ve benim o dünyaya adım atmamı sağladı.
Ortaokula devam edebilmem için babamla konuştu ve onu ikna etti. "Adem'de bir ışık görüyorum" dediğinde, aslında o ışığı benim de görmemi sağladı. Bugün, bir öğrencinin hayatını değiştirebilmenin ne kadar değerli olduğunu çok daha iyi anlıyorum. Çünkü bir öğretmen için en değerli olan, o ışığın farkına varmaktır.
Ortaokul yıllarımda din kültürü öğretmenim Ahmet Gezer’in ders kitaplarındaki Topkapı Sarayı ve kutsal emanetler görselini anlatışı gözümün önünden hiç gitmiyor. İstanbul'u sadece bir şehir değil, bir hedef olarak zihnime yerleştirdi. "Mutlaka gidip görün" dediği eserler, benim hayallerimi inşa etti. Bugün İstanbul'da bir eğitimci olarak çalışıyorsam, o gün verilen o küçük görev sayesindedir.
Lise yıllarımda ise edebiyat öğretmenim Zuhal Çelebi, bana hem edebiyatın hem de İstanbul'un büyüsünü sevdirdi. Onun mükemmel Türkçesi, zarafeti ve hayata dair anlattıkları, öğretmen olma kararıma ilham oldu. Beni İstanbul'a getiren bu hayaller ve sevgiler, edebiyat derslerindeki o küçük ama etkili cümlelerde gizliydi.
Ve son olarak, Marmara Üniversitesi'nde değerli bir akademisyen olan Ayla Gürdal hocam… Hayatımın en kritik dönemlerinden birinde yanımdaydı. İstanbul'da kalmam için cesaret verdi, bir iş imkanı sağladı ve bana "Burada kalmalı, kök salmalısınız" diyerek yol gösterdi. O tavsiye sayesinde bugün bulunduğum yerdeyim.
Bugün geçmişe dönüp baktığımda bu dört öğretmenin, benim yol haritamı çizdiğini anlıyorum. Şimdi onların bana kattıklarını aktarmanın ne kadar önemli olduğunu fark ediyorum. Çünkü öğretmenlik, sadece bilgi vermek değildir; hayallere yelken açtırmaktır, yüreklere dokunmaktır, bazen bir yolun başında el uzatmaktır. Dağın ardındaki diğer dağların varlığını göstermektir.
Biz öğretmenler, farkında olmasak da hayatlara yön veren gizli kahramanlarız. Belki bir cümlemiz, belki bir bakışımız, belki bir dokunuşumuz, bir öğrencimizin tüm potansiyelini ortaya çıkarabilir. İşte bu yüzden mesleğimiz kutsaldır.
Beni ben yapan tüm öğretmenlerime minnetle selam gönderiyor, onların yolunda yürüyebilme çabasıyla adımlarımı atmaya devam ediyorum.
Hepimiz, bir zamanlar öğrenciydik. Ve hepimiz, ömründe iz bırakacak eğitimcileriz.
Tüm meslektaşlarımın Öğretmenler Günü'nü kutluyorum. İyi ki varsınız...