Bir Kebap Ustasının Yeniden Doğuşu “İbrahim Güneş”

Adana’nın harlı mangallarında pişen kebapların dumanı, bir çocuğun kaderine dokunuyor. Elektriğin, suyun olmadığı Gergüş’ün yoksul topraklarından Adana’nın sıcak sokaklarına uzanan bir yolculuktu bu.

Abone Ol

Henüz 12 yaşında hayatın yükünü omuzlayan İbrahim Güneş, temiz su diye içilen yağmur suyundan damıtılmış umutlarla büyüyor. Yağmur taneleri gibi saf, ama sert bir gerçekliğin içinde şekillenen bu genç adam, bir gün “kebap imparatoru” olarak anılacağını hayal dahi etmiyordu.

Geçen gün Fatih’teki İbrahim Güneş’in şahane kebap yaptığı restoranına uğradım ve nefis lezzetler eşliğinde keyifli bir sohbet gerçekleştirdim. Bu yazımda, bir dönem adı Adana’nın en iyi ustaları geçen ama ne yazık ki yaşadığı bazı olumsuzluklardan dolayı iflas eden fakat yılmayan ve İstanbul’da yeniden bismillah diyerek başlayan bir adamın hikayesini okuyacaksınız. 

Hayalleri peşinde koşan İbrahim Usta

Adana’ya ilk geldiğinde, bulaşık yıkamak için ayağının altına bir kasa koyacak kadar küçük, ama hayalleri bir koca şehir kadar büyüktü. Şehirde çalıştığı lokantadan artan kuyruk yağlarını böreğe dönüştürüp kahve kahve, çarşı-pazar dolaşarak satması, onun mücadeleci ruhunun ilk adımlarıydı. Derme çatma bir el arabası ve odun kokusuyla karışan kebap dumanı, 18 yaşında aldığı ilk tablasıyla İbrahim Usta’nın ellerinde birer lezzet efsanesine dönüşüyor. O günlerin imkânsızlıkları içinde, tablanın üzerinde elindeki zırhla eti çeker, üçayaklı arabasında kebap şişlerini hazırlar, harlı mangal ateşinde pişirirdi. Bu kebap lezzetinin yanında anlık tazelikle hazırlanan “tabla salatası” bile, onun lezzet anlayışındaki detaycılığı gözler önüne seriyordu. İbrahim Usta’nın hayatta mücadele sahnesi olarak bulaşıkçılık, kalfalık, ustalık ve tabla ile başlayan kebapçılık serüveni, çok kısa zamanda Adana’nın sokaklarında bir efsane çıkarmaya doğru eviriliyor.

Adana’da yükselen bir değer “Güneş Plus Restaurant”

Zamanla Adana’nın kebap sahnesinde bir yıldız gibi parlayan İbrahim Güneş, 1986 yılında açtığı ilk “Güneş 1” restoranı, ardından 10 yıl sonra “Güneş 2” adıyla ikinci mekanı ve 2010 yılında ise 15.000 metrekarelik “Güneş Plus” restoranı ile bir efsane oluşturuyor. Seyhan Gölü’ne nazır bu devasa mekânda binlerce misafiri ağırlayan İbrahim Usta, anneler günü ve hemşireler günü gibi özel kutlamalarda tarihe geçen anlar yaşatıyor. Adana’nın damak hafızasına kazınan Güneş Plus, düğünlerden nişanlara, dev organizasyonlara kadar hayalleri gerçeğe dönüştüren bir adres oluyor.  Ustanın peşi sıra açtığı restoranlardan sonra Adana’da kebap sanatının doruk noktalarından birine ulaştığı “Güneş Plus” restoranıyla kebabı sadece bir lezzet değil, aynı zamanda bir kültür haline getiriyor. “Bu mekân, kebap tutkunları için bir ziyaret yeri gibiydi” diyen İbrahim Usta, misafirlerinin mutluluğunu görmek için özel mangallar kurduğunu ve günlerce hazırlık yaptığı bu organizasyonların “sadece bir yemek sunumu değil, bir şehrin lezzet mirasına yazılmış altın harfler gibiydi” diye bahsediyor. 

Hayatın cilvesi, hikâyeye düşen bir gölge 

Fakat hayat her zaman kebap kadar güzel değildi ve hayatın cilveleri bu zafer dolu hikâyeye gölge düşürdü. Aile içi çekişmeler, anlaşmazlıklar ve dolandırıcılık, Güneş Plus’ın kapanmasına ve İbrahim Güneş’in her şeyini kaybetmesine neden oldu. Bu tür kayıplar, İbrahim Usta’nın Adana’dan ayrılmasına sebep oluyor. Tüm bu yıkımın ardından, gururunu ve ustalığını yanına alarak göç eden İbrahim Usta, bütün geçmişini geride bırakıp 2021 yılında İstanbul Fatih’in Unkapanı sokaklarına geliyor. Burada açtığı mütevazı dükkân, onun eski ustalığını kanıtlayan bir lezzet merkezine dönüşüyor. Gelenlerin sohbetlerinden, tatların tazeliğinden, adeta kebap sanatının yeniden doğduğu hissediliyor. 

Bu kez daha küçük bir dükkânda, ama aynı büyük yürekle ve aynı lezzet ustalığıyla kebap yapmaya devam ediyor. 

İbrahim Güneş’in ustalığı ve yeniden yükselişi 

Bana göre İbrahim Usta’nın bu yeni dükkanda kebaplarındaki ustalığıyla Adana’nın damak mirasını İstanbul’a taşıdı denilebilir. Fatih’in dar sokaklarında kebap kokuları eşliğinde, geçmişin zorluklarından süzülen bu başarı hikâyesi, İbrahim Güneş’in azminin ve sanatının bir zaferi olarak görülmeli. Bir imparatorluğu kaybetmiş olabilir, ama onun yüreği ve ustalığı, Adana’nın sıcağı kadar yakıcı ve unutulmaz. Usta, “Gerçek Adana kebabı ancak ustalığın zirvesinde olan bir elden çıkarsa benzersiz olur” diyor. Bugün onun elleri, yalnızca kebap yapmıyor; bir yaşam mücadelesinin ve tutkunun hikâyesini yoğuruyor. Kendi ifadesiyle, “Usta yetişmiyor” diyen İbrahim Güneş, kebap sanatının giderek fabrikasyona yenik düştüğünü üzülerek anlatıyor. Ona göre gerçek kebap, el emeği ve sabrın harmanlanmasıyla ortaya çıkar. Her bir şiş, bir ustanın yıllarca biriktirdiği tecrübenin ve tutkunun bir göstergesi. 

Bugün, İbrahim Güneş’in Fatih’teki dükkânı, bir kebap mekânı değil, aynı zamanda bir ustalığın ve hayata karşı verilen mücadelenin sembolü. 

İbrahim Güneş’in başarı dolu hikâyesi, 

Burada anlatmaya çalıştığım aslında normal bir kebap ustasının değil, hayata karşı dimdik duran bir adamın hikâyesi. Kimliğini dahi ilkokul yılarında öğretmeninin girişimleriyle çıkaran İbrahim Usta, o günlerde boynundaki boğazlı kazağın üzerine iliştirdiği kravatıyla verdiği fotoğrafı hatırladıkça, hayallerinin ne kadar büyüdüğünü bir kez daha anımsıyor. Şimdilerde İstanbul’da İbrahim Güneş’in kebaplarını tadanların dile getirdiği bir cümle her şeyi özetliyor sanki: “Eski ustalığından hiçbir şey kaybetmemiş.” Gerçekten de İbrahim Usta, yılların emeğini ve Adana’nın eşsiz kebap geleneğini bugün Fatih’in sokaklarında yaşatıyor. Erkek kuzu etinin kuyruk yağıyla dengelendiği, zırhla çekilen kebapların odun ateşinde usul usul pişirildiği bu dükkânda, sıradan bir yemek değil, bir tarih, bir kültür sunuluyor.

Özetle, Adana’nın yakıcı güneşinde şekillenen bu hikâye, İstanbul’un serin rüzgârlarında yeni bir sayfa açmış gibi görünüyor. Fatih’e yolunuz düşerse, yalnızca kebap yemeye değil, bu azmin ve tutkunun hikâyesine de ortak olmaya davetlisiniz. Çünkü her lokmada, İbrahim Güneş’in yaşamının izlerini bulacaksınız.