Gazeteci, köşe yazarı, profesyonel fotoğraf sanatkârı, İstanbul`un kültür, sanat, fikir cemiyetlerinin vazgeçilmez emekçisi, Bâbıâli Gazeteciler Yazarlar ve Yayıncılar Derneği Başkan Yardımcısı Ahmet Dur ile Bâbıâli serencamı ve fotoğraf çalışmaları üzerine bir mülakat gerçekleştirdik.
İbrahim Ethem Gören:  Gazetecilik mesleğine nasıl ve ne zaman adım attınız?  
Ahmet Dur: Mesleğe çok gençyaşta başladım. Hani bazı müzisyenler çocuk yaşlarda sahneye çıktığını söylerler ya; Benimkisi de benzer bir durum. Lise birinci sınıfta ilçemizin gazetesi Bozkır Postası`nın gönüllü muhabiriydim. İçerik olarak gazeteyi neredeyse ben dolduruyordum. Çok gençyaşımda başladığım gazetecilik mesleğime sırasıyla Bozkır Postası, Bozkır Gündem Dergisi,   Bozkır Dergisi, Konya Merhaba Gazetesi, Yeni Asya Gazetesi, Selam Gazetesi, Yeni Şafak Gazetesi, Vakit Gazetesi, Cuma Dergisi, Yeni söz Gazetesi, KonTV (İstanbul Temsilciliği), İstanbul Büyükşehir Belediyesi Bülteni, İGDAŞ Bülteni, KonTV, TRT Belgesel, Konhaber sitesi, Babıaligündem ve Litros Sanat Gazetesi`yle devam ettim. Değerli gazeteci, yazar, televizyoncu Ferzinde Kaya nın yayınladığı Esmer Dergisi ve Deve Dergisi ne katkılar verdim. Deve Dergisi için röportajlar yaptım. Yine sevgili Ferzinde ile televizyon programları yaptık. TRT-1 için Yoldaki Haber programını çektik. Bundan sonrasını da Mevlam gösterecek inşallah.
İbrahim Ethem Gören: Ahmet Bey sizi tanıyabilir miyiz?
Ahmet Dur: Konya Bozkır Karayahya Köyü doğumluyum. Bozkır İmam Hatip Lisesi`nden mezun oldum. Liseden sonra tüm eğitim ve çalışmalarımı İstanbul`da sürdürdüm. Eğitimim sürekli devam etti. Her yaşta eğitime açık oldum. Gazetecilik, TV program yapımcılığı, halkla ilişkiler, etkin iletişim, fotoğraf çekimi ve teknikleri, fotoğrafta psikoloji, fotoğrafta kurgu, portre fotoğrafçılığı, foto muhabirliği, haber yazma teknikleri, ileri metin yazma teknikleri, etkin zaman ve toplantı yönetimi, kişisel gelişim ve insan ilişkileri eğitimleri aldım. Bu eğitimlerin yanı sıra usta fotoğrafçılardan, gazetecilerden özel dersler aldım. Fotoğraf sanatçısı Coşkun Aydın ve Türk sinemasının arşivi olarak tanınan ve İstanbul Fotoğrafçısı olarak bilinen Güngör Özsoy hocadan özel fotoğraf dersleri aldım. Ü stün İnanç, Prof. Dr. Haluk Gürgen, Zakir Barutçu, Fatih Böhürler, Prof. Dr. Selçuk Hünerli, Fahri Sarrafoğlu, rahmetli Cemal Ragıp Derin, rahmetli Mesut Mertcan ve rahmetli şair-yazar Olcay Yazıcı`dan farklı eğitimler aldım. 
Gazetecilik, iletişim danışmanlığı, televizyon programcılığı ve fotoğrafçılık dışında başka işim olmadı.
Çok sayıda ulusal gazete, dergi ve televizyonda görev yaptım. Bayrampaşa Belediyesi`nde Basın Danışman Yardımcılığı görevinde bulundum. Uzun süre İstanbul Büyükşehir Belediyesi İGDAŞ Genel Müdürlüğü`nün Basın Danışmanlığında görev yaptım. Bu görevim sürecinde İBB Başkanlarıyla yakın çalıştım.  Diyanet Vakfı`nın İstanbul`da düzenlediği kitap fuarlarında görsel ve iletişim sorumlusu olarak bulundum.
KONTV`nin İstanbul Temsilciliği yaptım. İstanbul Penceresi` ve 7Tepe` programlarının yapımcılığını üstlendim. TRT-1`de 39 bölüm yayınlan Yoldaki Haber` programının editörlüğünü yaptım. Star gazetesinin eklerinde yazdım.
Yerel ve kamu yararına hizmet eden bazı sivil toplum kuruluşlarına fotoğraf hizmetlerinin yanı sıra süreli yayınlarına ve organizasyon işlerine destek oldum. Birlik Vakfı, MTTB, TYB, ESKADER ve Dersaadet Plotformu hizmet verdiğim kurumların başında gelir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı Kültür Etkinlikleri Müdürlüğü`nün uzun süre fotoğraf çekim hizmetlerini yaptım (CRR Konser Salonu ve Özel Etkinlikler).
Birçok Afrika ülkesine fotoğraf çekimi için gittim.
Bâbıâli Gazeteciler, Yazarlar ve Yayıncılar Derneği Başkan Yardımcısıyım.
İşimi severek yaptım. Çok şükür hâlâ mesleğimi severek yapmaya devam ediyorum.
 lâ; İlgi ve uzmanlık alanlarınızla hasbihale devam edelim;
İlgi alanım çocuk yaşlarımdan bu yana hep fotoğraf olmuştur. 
Duayen fotoğraf sanatkârı Ahmet Dur: Küçükken fotoğraf makinesiyle yattığımı hatırlarım.
Küçükken fotoğraf makinesi ile yattığımı hatırlarım. Fotoğraf makinemle seyahatlerimde mütemadiyen fotoğraf çekmeyi severim. Fotoğraf karesinde mutlaka bir anlam aramaya çalışırım. Gazeteci yanım olduğu için etrafa gazeteci ve fotoğrafçı gözüyle bakıyorum. Kültür sanat etkinliklerine gitmeyi, oradaki değerli isimlerle tanışmayı, onlarla konuşmayı, röportaj yapmayı severim. Kamuya yararlı sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini takip ederim. Bu türden hayırhah kuruluşlara elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.
Gazetecilik mesleğine nasıl ve ne zaman adım attınız? 
Mesleğe çok gençyaşta başladım. Hani bazı müzisyenler çocuk yaşlarda sahneye çıktığını söylerler ya; Benimkisi de benzer bir durum. Lise birinci sınıfta ilçemizin gazetesi Bozkır Postası`nın gönüllü muhabiriydim. İçerik olarak gazeteyi neredeyse ben dolduruyordum. Çok gençyaşımda başladığım gazetecilik mesleğime sırasıyla Bozkır Postası, Bozkır Gündem Dergisi,  Bozkır Dergisi, Konya Merhaba Gazetesi, Yeni Asya Gazetesi, Selam Gazetesi, Yeni Şafak Gazetesi, Vakit Gazetesi, Cuma Dergisi, Yeni söz Gazetesi, KonTV (İstanbul Temsilciliği), İstanbul Büyükşehir Belediyesi Bülteni, İGDAŞ Bülteni, KonTV, TRT Belgesel, Konhaber sitesi, Babıaligündem ve Litros Sanat Gazetesi`yle devam ettim. Bundan sonrasını da Mevlam gösterecek inşallah.
İnşallah; Halen hangi mecralarda yazıyorsunuz?
Yeni Söz Gazetesi, Konhaber.com ve Babıaligündem.com sitelerinde köşe yazarlığı yapıyorum. Litros Sanat Gazetesi için röportajlar hazırlıyorum.  
Az önce bahsettiniz, lakin tekrarda fayda var; Fotoğraf ve fotoğrafçılık gündeminize ne zaman ve hangi mülahazalarla girdi?
Çok gençyaşlarda muhabirliğe başlayınca fotoğraf makinesi ile de erken yıllarda tanışmış oldum. Az önce de bahsettiğim gibi fotoğraf makinesiyle uyuduğumu hatırlıyorum. Belediyede hizmet yıllarımda fotoğraf makinesi neredeyse elimden hiçdüşmedi. Normalde yürüyüşe çıkarken bile yanımda olsun istiyorum. Her baktığım yere kadraj olarak bakıyorum. Bir arkadaşımla yürürken bile kendimi fotoğraf çekerken buluyorum.
Profesyonel fotoğrafçı kimdir, ne iş yapar?
Profesyonel fotoğrafçı, maişetini fotoğraf çekerek kazanan kişidir, bu konuda kendisini yetiştirendir. Malzeme olarak yatırım yapandır. Profesyonel fotoğrafçı da çektiği farklı karelerle sanatçı` statüsüne erişebilir.
Uzman fotoğrafçı nazarıyla bakmak ile görmek arasındaki farkı nasıl tanımlarsınız?
Zamanla yaptığın iş alanında algıda seçicilik` olgusu gelişiyor. Fotoğrafta da durum böyledir. Herkesin boş baktığı yerden siz harika bir kare oluşturabilirsiniz. Kurslardaki hocalar öğrencilerine aynı noktadan fotoğraf çektirirler. İşin sonunda hocalar öğrencilerin farklı kareler çektiğini görür. 
Resim, fotoğraf, eser ve estetik nezdinizde hangi karşılıkları buluyor?
Resim: Yetenek
Fotoğraf: Anlamlı anların farklı bakışlarla dondurulmasıdır, belgedir, arşivdir.
Eser: Sahibinin ya da döneminin özelliklerini taşıyan mimari, ilmi, edebi, musiki, sinema gibi alanlarda ortaya konan her türlü düşünsel ve sanatsal ürüne  verilen addır.
Estetik: Hoş bakılan, güzellik duygusu oluşturan her şeydir.
Sanat eseri` denilmeye seza bir fotoğraf hangi hususiyetleri haiz olmalıdır?
Bir fotoğrafçının kendine has bakış açısıyla çektiği farklı yorumlara da yol açan, estetik yanı da güçlü kareleridir. 
Kültür sanat fotoğrafçılığı alanına nasıl adım attınız?
Uzun yıllar gazetecilik yaptım. Çalıştığım gazetelerde neredeyse her sayfada görev yaptım. Dış haberler, ekonomi, yurt haberleri, belediye muhabirliği, spor muhabirliği, kültür sanat muhabirliği;
Belediyelerde çalışırken organizasyonlar bizim birime bağlıydı. O zamanlar yazar, şair, müzisyen, klasik sanatlarla uğraşan değerli isimlerle sürekli görüşüyorduk. Çok değerli isimlerle o vakitler tanıştık. Aynı zamanda yaptığım iş gereği genel müdür ve başkanlara yakındım, onların programları gereği de bu tür ortamlarda sıkça bulundum.
Kültür A.Ş ile uzunca bir süre çalıştım. Cemal Reşit Rey Konser Salonu başta olmak üzere tüm kültürel etkinlikleri fotoğrafladım. Yurt içinde ve yurt dışında hemen her sanat dalından çok değerli isimlerle çalıştım. KONTV İstanbul Temsilciliği yaptım. Oraya uzun yıllar programlar çektim. Programın geneli kültür sanat ağırlıklıydı. TRT-1 için Yoldaki Haberi` çektik. Bu alışkanlıklar hayatımda devam etti. Sürekli benimle geldi. Şu an bu alanda iyi bir arşivim oldu diyebilirim.
Ne güzel; Kültür sanat fotoğrafçısı neler yapar? Bu alandaki çalışmalarınızı nasıl özetlersiniz?
Bir görev dâhilinde çalışıyorsa daha disiplinli ve takipçidir. Ben genellikle bir görev dâhilinde yaptım. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş, TYB Genel Merkezi,  TYB İstanbul Şubesi,  Birlik Vakfı İstanbul Şubesi, MTTB, Eskader, Yeni Dünya Vakfı, TYB, Temiz Toplum Derneği, Anadolu Yazarlar Birliği, Dersaadet Platformu, Konyalılar Vakfı ve Derneği, Karamanlılar Derneği, Bozkırlılar Vakfı, Bozkırlılar Derneği ve birçok sivil toplum kuruluşu ve kurumlarla çalıştım.
Ahmet Dur: Kültür sanat fotoğrafçısı panel, söyleşi, festival, şenlik, konser gibi birçok etkinliği bir kurum adına fotoğraflayan kişidir. 
Bu tür etkinliklerde işi bilmek mühimdir. Kadraj yaparken konuşmacının mimiğinden el hareketine, bakışlarına, gülüşüne, yerine göre kızmasına, her şeyine dikkat etmek gerekir. Konser fotoğrafları çok daha önemlidir. Işığa karşı çalışıyorsun. Çok renkli ve fazla ışıklı ortamlardır konser salonları. Sanatçı sürekli hareketlidir. Sahnede dans da varsa iş çok değişir. Açılar son derece önemlidir. Seyirciyi de rahatsız etmemek, dikkate alınması gereken mühim bir konudur. Kolay gibi görünen ancak hiçde öyle olmayan bir meslektir kültür sanat fotoğrafçılığı.
Ahmet Dur`un bir iş günü nasıl geçiyor?
Gün içinde ya da akşam bir programım varsa fotoğraf makinamı mutlaka kontrol ederim. Şarzlarıma bakarım. Hard disklerime, kartlarıma bakarım. Eksiklerimi gideririm. Çekimini yapacağım kişiyi tanımaya çalışırım. Paylaşımlarına bakarım. Hangi tür açıları seviyor onlara bakarım. Programdan önce tanışmaya çalışırım. Bazıları 'Şuradan çekme!' diyebiliyor. 
Bu durumda ne yapıyorsunuz!
Saygı duyuyorum.
Salonun dört tarafından da kareleri alıyorum. Yakın ve geniş açı çalışıyorum. Detay çekimler alıyorum.
Eve geldiğim zaman görüntüleri bilgisayara aktarıyorum. Şöyle genel bir baktıktan sonra seçim yapıyorum. Bilgisayarda hafiften düzeltme yaptıktan sonra gönderiyorum. 
Bazen kurumlara arşiv için çektiklerimiz de oluyor. Dergiler için, gazeteler için hatta kendim için çektiklerim de oluyor. 
Yeri gelmişken kendiniz için çektiğiniz fotoğrafları da konuşalım;
Bir müddet sonra etrafınıza vizörden bakar gibi oluyorsunuz. Bazen fotoğraf makinem yanımda olmadığı zaman gördüklerim karşısında bir hayli ah çekip içlendiğim olmuştur. Boş olduğum anlarda sadece fotoğraf çekmek için çıktığım çok olur. Bir arkadaşla gezerken bile fotoğraf çektiğim anlar çoktur. 
Mesela;
Mesela kızım bu durum için bana takılmayı sevmez. Şart koşar 'makineyi bırakırsan gelirim' der. Oğlum da fotoğraf çekmeyi sevdiği için bazen onla birlikte çıkarız. Çoğu fotoğrafım prestijli dergilerin kapaklarını süsledi.  Kitaplarda, gazetelerde yayınlandı. Hatırı sayılır bir arşivim var. Bilen dostlar kullanmak için isterler.
Salon etkinliklerinden meydan faaliyetlerine kadar kültürün ve sanatın olduğu hemen yerde sizi görmek mümkün. Muhataplarınız size nasıl ulaşıyor? Bu kadar yere nasıl yetişiyorsunuz?
Evet. Allah`a şükür bu konuma geldik. Her sektörde olduğu gibi zaman içinde tanınıyorsunuz. İşinizi de severek ve isteyerek yapınca tercih edilen oluyorsunuz. Elbette karşılıklı saygı ve sevgi de önemli;  
25 yıldır fotoğraf makinesi elinizde bulunuyor. Çeyrek asırda fotoğrafçılıkta ne/neler değişti?
Ben fotoğrafa dia ve analogla girdim. Uzun süre de öyle devam ettim. Çantamızda en 8-10 tane fotoğraf makarası olurdu. Azami 36 kare olduğu için tasarruflu kullanmak durumunda idik. Bir de nasıl çıkacağını çok merak ederdik. Negatifin banyodan çıkmasını heyecanla beklerdik. Şimdi devasa bir değişim oldu.
Analogdan dijitale geçiş sürecinizi de konuşalım; Dijital, fotoğrafçılık mesleğinde neleri değiştirdi.
Ben öyle bir devrin başlangıcına denk geldim ki daktilonun son devresi bilgisayarın ilk devresi. Fotoğraf makinesi de öyle oldu benim için. Daktiloya göre analog makineyi daha fazla kullandım. Alışkanlıktanımdır nedir bilmiyorum ama analog makineyi bırakmakta zorlandım. Ya da bir başka deyişle dijitale geçmek konusunda hafif direndim. 
Neden?
Bunun sebebi ilk dijital makinelerin düşük çözünürlüklü olmasındandı. Elimizdeki analog makinelerin çözünürlüğü ve kalitesi çok çok iyi durumdaydı. Dijital makinelerin sonradan gelişmesiyle birlikte çekinmeden dijitale geçmiş oldum.
Bu topraklara hizmet etmiş yüzlerce irfan insanıyla hukuk geliştirdiniz. Sizde iz bırakan üstadlarımızı da hayırla yâd edelim;
Evet, kültür sanat camiasında çok fazla değerli isimle tanıştık. Ellerini öptük. Nuri Pakdil, Rasim Özdöneren, Şule Yüksel Şenler, Mehmet Şevket Eygi, Yavuz Bülent Bakiler, Abdullah Işıklar, Uğur-Çiçek Derman, Hasan Çelebi, Ü stün İnanç, Gürbüz Azak, Adalet Ağaoğlu, İslam Seçen, D. Mehmet Doğan, Şerif Aydemir, Burçak Evren, Güngör Özsoy, Fatih Andı, Ali Ural, Ali Ayçil, Şakir Kurtulmuş, Zarifoğlu ailesi, M. Sani Adıgüzel, Kemal Uğurlu, M. Kamil Berse, Belkıs İbrahim Hakkıoğlu, Hakan Refik Talu, Arslan Özdemir, İrfan Çalışan, Â mir Ateş... Yani kimi sayayım! Sayısız yazar, şair, sanatçı, müzisyen, fotoğrafçı, yapımcı, organizatör, ajans sahibi, akademisyen; Hepsi değerli insanlar. 
Fotoğraf karenizin içinden binlerce geçen karelerden birini ön plana çıkartalım ve hikâyesini sizden dinleyelim;
Bu tür sorular müzisyenlere, ressamlara, yazar ve şairlere ve birçok sanatçıya da soruluyor. Gerçekten üretilen eserler arasından birini öne çıkartmak çok zor. Okuyucular, takipçiler bir kareyi, şiiri, öyküyü, eseri öne çıkartır.
Ü sküdar Belediyesi`nin sahilde sergilediği bir sergi vardı. Savaşın yaşandığı bir ülkede bombalar çocukların üzerine yağmıştı maalesef. Savaş muhabirlerinin çektiği kareler sergileniyordu. Ben de gitmiştim sergiye. Açık alanda olduğu için çocuklar da geçiyorlardı. Çocuğun biri kendi yaşında ve yerde kanlar içinde yatan tablonun yanında durdu. Korku dolu gözlerle aynı yaştaki çocuğa bakıyordu. Bu andan etkilenmiş ve o anın fotoğrafını çekmiştim. Bu kare belki bir kültür sanat fotoğrafı olmaya bilir ama beni çok etkilemişti.
İkinci fotoğraf da Nuri Pakdil ile Rasim Özdöneren`in bir birlerine gülen, samimi gözlerle, sevgiyle hasretle kucaklaşma karemdi. Bu kare çok sayıda gazetede yayınlandı.
Fotoğraf makinesi size lisan-ı haliyle neler anlatıyor?
Fotoğraf makinesi benim için sanatımı icra ettiğim bir araçtır. 
'Fotoğraf makinası sadık yol arkadaşımdır.'
Aynı zamanda arşivleri oluşturan en önemli araçlardan biridir. Anları saklayandır. Belgedir. En sadık yol arkadaşımdır.
25 yılda Bâbıâli`de neler gördünüz?
Ben Bâbıâli`nin son demlerine yetiştim. Değerli isimlerle çalıştım. Onlarla yemek yedi,  çay içtik. Bunun için de mutluyum. 
Gazeteci Zakir Barutçu, Atilla Kızıltan, Selçuk Hünerli, Fatih Böhürler, İrfan Söyler, Ömer Ziya Belviranlı, Derya Balaban, Ahmet Kurt ve rahmetli Cemal Ragıp Derin ağabeylerin hayatlarının büyük bölümü burada geçti. Derneğimizin sürekli hale getirdiği Bâbıâli Sohbetleri`nde bol bol hatıralar dinliyoruz. İnşallah bu hatıralar, anlatılanlar bir belediye tarafından kitaplaştırılacak.
İnşallah... Sözün bu yerinde TYB İstanbul`u da konuşalım. Gazeteci, yazar ve kültür sanat adamı kimliklerinizle TYB İstanbul`un, İstanbul`a, bir adım öte ülkemizin kültür sanat atmosferine yaptığı katkıları ve ürettiği katma değeri nasıl değerlendirirsiniz?
TYB İstanbul Şubesi ile uzun zaman önce İGDAŞ`ta görev yaparken tanıştım.  Beşinci Mevsim, daha sonradan ismi Edebiyat Festivali olan etkinliğin ilk yılıydı galiba... Aynı birimde çalıştığımız arkadaşım TYB İstanbul etkinliğinde ses sisteminin başında görevlendirilmişti. Biz de onunla birlikte gidip gelir olduk. Gittiğim zaman makinem de yanımda olurdu ve birkaçkare çekerdim. Görevliler çektiklerimi vermem için ricada bulundular. Ben de veriyordum. O kareler çok sevildi. Sonradan oranın demirbaşı durumuna geldik)
Yazar şair Ali Ural başkanla devam eden serüven çok şükür devam ediyor.  Eğitimci yazar şair Mahmut Bıyıklı ile KonTV`de birlikte programlar yaptık. TYB ile geziler düzenledik. 
Bâbıâli Gazeteciler Yazarlar ve Yayıncılar Derneği`nin başkan yardımcılığı görevini üstleniyorsunuz. Derneğinizin hedefleri nelerdir?
Az önce de arz ettiğim üzere Bâbıâli`nin son demlerine yetiştim. Gazeteciliği burada öğrendim diyebilirim. Çalıştığım gazetede gerçekten çok kıymetli isimler vardı. Onlardan meslekle ilgili o kadar bilgi öğrendim ki! 
Gazetecilik hayatları Bâbıâli`de geçen ustalarla bir birliktelik oluşturduk. Başkanımız, Gazeteci Zakir Barutçu`nun meslek hayatının büyük bir bölümü bu semtte geçmiştir. Yayınlanan tüm büyük gazetelerin hemen hepsinde de üst düzeyde çalıştı. Diğer yönetim kurulu üyesi olan arkadaşlarımız da gazetecidir ve hepsi de Bâbıâli`den geçmişlerdir. 
'Bâbıâli hep hatırlansın, bilinsin, yaşasın istiyoruz.'
Hepimiz, hepimizin göz bebeği olan bu semtin adına bir dernek kurduk. Bir haber sitesi oluşturduk. Bir zamanlar İstanbul`un en büyük gazetelerinin, yayınevlerinin, en değerli yazarlarının, şairlerinin bulunduğu bu nadide semt hep hatırlansın, bilinsin, yaşasın istiyoruz.
'Samimiyiz, heyecanlıyız, geçmişe bağlıyız, ustaların izindeyiz.'
Samimiyiz, heyecanlıyız, geçmişe bağlıyız, ustaların izindeyiz. İstiyoruz ki eski anılar hatırlansın. Gazetelerin çıktığı, kitapların yayınlandığı, karikatürlerin çizildiği, hatların kamış kalemden döküldüğü binalar, değerli isimlerin ayak izlerinin bulunduğu sokaklar herkesçe bilinsin istiyoruz.
Bahsettiğiniz hedeflere ulaşmak için neler yapıyorsunuz?
Bunun için samimi bir şekilde çalışıyoruz. Dernek olarak bahsettiğimiz hedeflere ulaşmak için yoğun gayretler sarf ediyoruz. Elbette bu işler tek bir sivil toplum kuruluşu ile olacak işler değil. Sair paydaş kurum ve kuruluşların desteklerine ve yön göstermelerine ihtiyacımız olacak. Biz samimi olarak yola çıktık ve samimi olarak yolda devam ediyoruz.
Ödülleriniz için de bir paragraf açalım;
Hamd olsun. Arkadaşım Ahmet Refik Partal ile birlikte yürüttüğümüz projesi bana ait olan İGDAŞ Medya Basın Futbol Turnuvası Türkiye Halkla İlişkiler Derneği`nden ödül kazandı. Ödül, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ın katıldığı törende takdim edildi. 
Çok sayıda sivil toplum kuruluşundan ödül aldım. Konya Büyükşehir Belediyesi`nden fotoğraf dalında ödül aldım.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi döneminde İstanbul Kültür Organizasyonları Kurulu`nda (İSKOK)  görev yaptım.
Daha nice başarılara imza atmanızı bekliyoruz Ahmet bey; Hasbihalimize ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?
Öncelikle ilginiz, alakanız ve samimiyetiniz için çok teşekkür ediyorum. Ne iş yapıyorsanız yapın işinizi sevin. Tercih edilen olun.
Ahmet Dur: Okuyucularımız baş tacıdır.
Son olarak okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz? 
Okuyucularımız baş tacıdır. Daha iyisini yapmak için bizlere pozitif yol göstersinler. Gazetemize, web sitemize sahip çıksınlar. Kendilerine saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
İlginiz çok teşekkür ediyorum.
Ben de nazik alâkanız için müteşekkirim Ahmet bey, var olunuz;