Yazmak, insanın aynaya bakması gibidir.
Kalbiyle, aklını konuşturup; bir terazide dengeyi bulmak ister,
Sorulara cevap, aynı zamanda.
Ayrıntıların, bütüne ışık tutmasına bakar.
Kuşların uçarken ki muradını düşünür, mesela.
Çoğu zaman ise;
Olana değil de olmayana bakar insanoğlu.
Olanı yaşamak kime kalır öyleyse?
Yüreğini ahir zamana vize eylemiş yaradan,
Uçurtma değil ki, yamaçlarda süzüle dursun.
Yüreğe zor gerek, şükür gerek,
Özlemiyle kabul etmek, hayatı.
Dikeniyle kucaklamak gülleri.
Yüreğin kabını bilen, ışığını hüzme hüzme alır içeri.
Yaraşır bir yiğitlikle gocunmaz artık yaşamaktan,
Ne incitilmek incitir,
Ne de hüzün duyar özlemlerden.
Verileni merhametiyle süsler, sevgiyle kabul eder.
Hepsi yerinde güzeldir.
Hayat, olması gerektiği gibidir çünkü.
Her şey yerli yerinde.
Güneş vaktinde doğar,
Neden sadece ben aydınlatıyorum, demez.
Çünkü o gücünün ve saltanatının farkındadır.
Onun yerine başkası güneş olamaz, olsun da istemez.
Güneş olmanın bedelidir, her gün yeniden doğmak.
Neden hep ben, dediğimiz yerde, aslında ne kadar da özeliz.
O gücü bize verip bizi özel kıldığının farkında mıyız?
Ne kadar fazla isen, o kadar çoraktır vardığın yerler.
Eksik olduğun kadar, fazladır karşındakiler.
İnsan kendini, görebilse, bu bütünde.
Yaradan ne eksik ne fazla dengeyi hep kurmakta.
Yüreğine sorsan;
Verilmeyen değildir, masumiyettir tek derdi.
Yazmak çaredir belki, anlamak, anlatmak da bir yere kadar.
Bir kelâmın, kalemin, anlatamadığı şeyler de vâkî.
Bazen de insan, sustuğu kadardır.
24.08.2023
TKafkasS✨✍️