Başarı herkesin rüyasıdır. Başarılı olmak hayatta yaşanabilecek en güzel duygulardan birisidir ve insanı mutlu eder. Başarının bin bir türlü hali vardır. Bazen yapılamaz denileni yapmak, bazen sonuçalmak, bazen yüksek bir not, bazen yeni bir bilgiyi öğrenmek başarıdır. Bazen bir ilişkiyi sürdürebilmek, bazen bir acıya sabretmek, bazen de bir şeylere katlanmak başarıdır.
Başarıyı nasıl elde ederiz, nasıl davranırsak başarılı oluruz? Bu sorunun tek bir cevabı yok. Başarı bir sonuçolsa da başarıya giden yolda bir hayli etken vardır. Bir tek unsura bağlıdır diyemeyiz başarı için.
Başarı üzerinde oldukça fazla araştırma yapılmıştır. Genetikten zekâya, disiplinden çalışkanlığa, sosyal zekâdan motivasyona birçok etkenle başarının ilişkisi üzerinde araştırmalar yapılmış ve sonuçları yayınlanmıştır.
Başarı üzerine son olarak Angela Lee Duckwort`un Ted konuşması1 farklı bir bakış açısı sunmuştur. Prestijli bir işten ayrılan Angela Lee Duckworth, New York devlet okullarında yedinci sınıflara matematik öğretmeye başlar. Başarılı öğrencileri hırslı öğrencilerden ayıran tek şeyin IQ olmadığını hemen fark eden Angela, konuşmasında, başarının habercisi olarak adlandırdığı 'metanet' teorisini açıklıyor.
İlk etapta, nedir bu metanet, başarı üzerinde nasıl bu kadar etkili olabilir diye düşünebilirsiniz.
Zekâdan(IQ), motivasyondan, duygusal zekâdan, sosyal ilişkilerden daha etkili olduğu iddia edilen metanet nedir o zaman?
Metanet: uzun vadeli hedefler için tutku ve sebat göstermek dayanma, dayanıklılık, sağlamlık. Sözünden ve kararından dönmemek olarak tanımlanabilir. Osmanlıca lügatlerinde metanet için 'İnsanın fikrinde sabır, azminde kavi ve akidesinde rüsuh (incelik ve derinlik) sahibi olması icabeder' der.
Metanet sahibi olan kişi günü, haftayı ya da ayı değil geleceği düşünür. Asla yılmaz. Hatalar, acılar, zorluklar insanın metanetini güçlendirir, geliştirir.
Çocuklarımıza metaneti kazandırabilirsek onların hayatta ve okul hayatında başarılı olma ihtimalleri çok daha yüksek olacaktır.
Bu konuda Angela`nın yapmış olduğu araştırmalar metanetin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Yedinci sınıflara matematik öğretirken başarılı ve başarısız olan öğrencileri incelediğinde sebebin sadece IQ olmadığını fark ediyor. Başarılı olan çocukların içinde IQ seviyesi yüksek olanların olduğu gibi düşük ya da normal IQ düzeyinde olanların da varlığını tespit ediyor. Yine başarısız olanların içinde yüksek seviyede IQ`sü olanların varlığı dikkatini çekiyor. Araştırmayı derinleştirmeye karar veriyor ve gerçekten başarıyı ne etkiliyor sorusu üzerine giderek birçok farklı yerde, farklı yaştan insanlar üzerinde çalışmalar yürütüyor.
İnsanların bulunduğu işlerde başarılı olmalarını sağlayan etkenin tek başına IQ olmadığını, fiziksel görünüm ya da sosyal ilişkilerdeki becerisinin de olmadığı ortaya çıkıyor. Öyle bir şeye ulaşıyor ki onun adı 'metanet'. Metanet teorisi olarak adlandırılıyor. Başarının anahtarı, tetikleyicisi ve habercisi metanettir diyor.
Metanet duygusuna sahip olan bir öğrenci arkadaşlarına göre daha başarılı olabilir, okulunu daha erken sürede bitirebilir, ödevlerini düzenli şekilde yapabilir, zor sınavlardan daha yüksek not alabilir. Metanet sahibi bir çocuk daha uzun süreli eğitim faaliyetlerini sürdürebilir. Uzun yıllar bir yetenek ve beceri kursuna gidebilir. Bir enstrüman kursuna yıllarca devam edip öğrenebilir. Yıllarca devam eden bir spor etkinliğine gidebilir.
Bu gün okullarda öğrencilerle ilgili yaşanan en büyük sıkıntılardan biri de çocukların başlamış oldukları sosyal etkinliklere bir dönem, bir yıl devam edememeleridir. Sene başında büyük bir hevesle bir kursa başlayıp henüz üçdört hafta bile geçmeden ben sıkıldım, değiştirmek istiyorum diye okul idaresine giden o kadar çok öğrenci var ki. Örneğin masa tenisi kulübüne ya da org kulübüne kayıt olmuş ama kısa bir süre sonra değiştirmek için idareyi zorluyorlar. Disiplinli bir şekilde devam edilmeyen hiçbir çalışma sonuçvermez. Çocuklarımız maalesef büyük oranda metanet duygusundan mahrumlar. Bu durumun büyük oranda sorumlusu da çocuklarına hiçbir konuda fırsat vermeyen, onların gerçek anlamda yetişmelerine imkân tanımayan helikopter ebeveynlerdir hiçşüphesiz.
Bütün bu bilgilerden sonra birçok kişinin aklına gelen soru şu oluyor:
Metanet nasıl kazandırılır?
Başarı için çok önemli bir unsur olan metanet duygusu çocuklara nasıl kazandırılacak peki? Bu da çok kolay bir durum değil. Sihirli bir formülü, sihirli bir ilacı, iksiri yok bunun. Uzun süren bir çabanın ve tutumun sonunda kazanılan, kazandırılan adım adım inşa edilen bir yolculuk.
Metanet bir nevi uzun bir maraton koşusudur. Tüm hayatımız boyunca devam eden bir koşu. İçerisinde engeller var, içerisinde zorluklar var, hatalar var, acılar var, deneyimler var. Uykusuzluk var, çalışmak var. Yorulmak, yine yorulmak ve devam etmek var. Süreklilik en önemli özelliği metanetin. Sıkılmak var, ter var, öğrenmek var.
İhsan Oktay Anar, 'Puslu Kıtalar Atlası' isimli romanında 'Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu, açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden daha rahat döşeklere, daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı' diyor.
Çocuklara hayatın sürekli eğlence olmadığını, hayatın sürekli zevk ve sefa içinde olamayacağını, arzu edilen şeylerin kolayca elde edilemeyeceğini öğretmeliyiz. Sadece mutluluk üzerine hayat inşa edilemez. Eğer öyle olsaydı insanlık için bilim, teknoloji asla gelişmezdi. Her gelişmenin, her keşfin arkasında mutluluğunu terk etmiş, acı ve ıstırabı tercih etmiş, kendini bilime feda etmiş bir insan görürsünüz. Birçoğu o uğurda gözünü, elini, kolunu, gençliğini, ömrünü, sağlığını, ailesini feda etmiştir. Bedel ödeyenler ancak ve ancak başarılı olabilirler.
Metanet için zorluklar karşısında takındığımız tutumlara bağlıdır diyebiliriz. Karşımıza çıkan bir engel bizim için iki tercihi içinde barındırır ya o engeli aşarız ya da pes ederiz. Aştığımız her engel bizi biraz daha metanetli yapar aslında. Hatalarımız da aynıdır. İlk hatamız karşısında pes edip yıkılırsak kaybederiz. Tekrar denemeye devam edersek, her düştüğümüzde yeniden ayağa kalkıp devam edersek kazanırız. Yaptığımız her hata ve hatadan aldığımız her ders bizi biraz daha metin, biraz daha metanetli yapar.
Çocuklara başarı merdivenlerinin çok da kolay çıkılamayacağını, adım adım çıkılacağını, sabır ve emek istediğini anlatmalıyız. İçerisinde emek, çaba, gayret ve terin bulunduğu bir başarının kişi için gerçek ve haklı bir mutluluk kaynağı olduğunu öğretmeliyiz çocuklarımıza. Kazanılan bir kuruşun bulunan yüz kuruştan daha değerli olduğunu öğretin onlara.
Onların yerine bizim yaptığımız ödevlerin, onların yerine bizim yaptığımız savunmaların, konuşmaların, onların yerine bizim aradığımız hakların, onların yerine onlar adına aldığımız kararların onlara hiçbir faydasının olmayacağını tam tersine onlara kendileri olma imkânı vermediğimiz anlamına geldiğini bilmeliyiz artık.
Bir çocuk kendisi olduğunda gerçek bir kişiliğe, gerçek bir kimliğe kavuşacak ve hayatının öznesi olarak sorumluluklar alacaktır.
Bırakalım çocuklarımız kendi hayatlarını yaşasın ve kendileri olsunlar.