Dünya kamuoyu bu durumu neredeyse kanıksamaya başlamışken, Ayşenur Ezgi Eygi’nin bir İsrail askeri tarafından başından vurularak şehit edilmesi yeniden bir uyanış çağrısı oldu. Herbir insanın hayatı çok kıymetli elbette ancak bazı ölümler daha anlamlı. Bu yüzden şehit edilen binlerce sivile kayıtsız kalanlar, sadece Filistin halkına desteğini göstermek için Amerika’dan Batı Şeria’ya giden Ayşenur’un katledilmesini görmezden gelemedi.
Ayşenur, Filistin halkının yaşadığı haksızlıklara sesini yükseltmekten çekinmeyen, adaletin peşinden koşan bir gençti. Washington Üniversitesi'nde hem psikoloji hem Orta Doğu dilleri alanlarında eğitim almıştı. Henüz geçtiğimiz Haziran’da mezun olmuş, antropoloji alanında yüksek lisans yapmayı planlıyordu. Kendisiyle ilgili “Olumlu bir etki yaratma tutkusuyla hareket ediyorum ve sürekli olarak öğrenmek, büyümek ve anlamlı projelere katkıda bulunmak için fırsatlar arıyorum.” yazmıştı. Filistin halkının haklı davasını desteklemek için Uluslarası Dayanışma Hareketi gönülllüsü olmuştu.
2001 yılında kurulan ve binlerce gönüllüsü olan Uluslararası Dayanışma Hareketi, dünyanın dört bir yanından sivillerle İsrail ordusuna karşı şiddet içermeyen eylemler düzenliyor. Disiplin içinde barışçıl bir direnişle Filistin mücadelesinin kazanılabileceğine inanıyor. Ancak bu amaçla Gazze’ye ve Batı Şeria’ya gitmiş olan silahsız aktivistlerinden çok sayıda yaralanan ve hayatını kaybeden oldu. 2003 yılında Filistin halkına destek için Ayşenur gibi ABD’den Gazze’ye giden ve zırhlı bir İsrail buldozeri tarafından ezilen Rachel Corrie da bu hareketin bir gönüllüsüydü. Kâr amacı gütmeyen kurumun gönüllüleri, bölgeye gitme ve konaklama masraflarını da kendileri karşılıyor. Uluslararası Dayanışma Hareketi, son olarak Filistin davasına destek vermek isteyenleri Ekim ve Kasım aylarında zeytin hasadına çağırıyor. İsrail ordusu geçen yıl tarım alanlarına girişleri engelleyerek ve zeytin ağaçlarını tahrip ederek Filistin halkının önemli bir geçim kaynağı olan zeytin hasadını baltalamıştı.
Ayşenur'un katledilmesi, sadece bir insanın kaybı değil, aynı zamanda barışa ve adalete duyulan inancın sarsılması oldu. Bu olay İsrail’in ne kadar acımasız ve insanlık dışı olabileceğini tüm dünyaya bir kez daha gösterdi. Ancak yetkililer vermek zorunda oldukları tepkilerden fazlasını yine de göstermeyecektir. Bir vatandaşının İsrail ordusunun keskin nişancısı tarafından katledilmesi hakkında ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller “olayı araştıracağız”dan başka bir açıklama yapamadı ve ifadesinde İsrail’den bahsetmedi. Ana akım ABD basını ise Ayşenur kendi kendine vurulmuş gibi haber yapmaya devam ediyor. BM Sözcüsü Stephane Dujarric ise olay hakkında detaylı bilgiye sahip olmadığını belirtti.
Uluslarası Dayanışma hareketi gönülllüsü bir arkadaşı, Ayşenur’un şehit edilmesiyle ilgili "Bu, İsrail hükümeti ve ordusuna on yıllardır tanınan cezasızlık ortamının, ABD ve Avrupa hükümetlerinin desteğiyle güçlendirilmesinin sadece bir başka örneğidir. Bu güçler, Gazze'de soykırım gerçekleştirmeye ortaklık etmektedir. Filistin halkı, sömürgeciliğin ağırlığı altında çok uzun süre acı çekti. Filistin özgürleşene kadar dayanışma içinde olmaya ve şehitlerimizi onurlandırmaya devam edeceğiz." dedi.
Ayşenur Ezgi Eygi, inandığı değerler için feda ettiği gençliğiyle, vicdanlı duruşuyla ve cesaretiyle hepimizin yüreğinde derin izler bıraktı. İsmi Filistin davasının sembollerinden biri olarak yaşayacak. O, tüm dünyada adaletsizliğe karşı mücadele edenlerin umudu oldu. Geride kalanlara daha güçlü şekilde mücadele etme gayreti verdi. Birçoğumuza çılgınca gelen bir cesaret ve yüreklilikle tüm dünyaya abluka altındaki insanlığın hala ölmediğini kanıtladı.