Türkiye’de 103 Güzel Sanatlar Lisesi var. Tahmini olarak burada 25 bin kadar öğrenci müzik ve resim alanlarında sanatın her türünü okuyor ve öğreniyor.
Bu muazzam bir güç.
21. Yüzyılda müzik ve güzel sanatlar alanında dünya ticaretinde “telif hakkı gelirlerinin muazzam artışı” güzel sanatlar liselerinin ne denli önemli ve stratejik olduğunu göstermektedir.
Güzel Sanatlar Lisesi'ne öğrenciler çok zorlu bir çalışmanın sonucunda özel yetenek sınavıyla alınıyor.
Bakırköy Göksel Baktagir Güzel Sanat Lisesi de bu okullardan birisi.
2022-2023 Eğitim öğretim yılında birçok faaliyet yaptılar. Bunlardan bir kısmına katılma, dinleme ve izleme imkânım oldu.
Birincisi “Rumeli-Balkan Ezgileri” konseri idi. Şefliğini okulun koro öğretmeni Özge Yılmaz yapmıştı. Tarihin en acı olaylarının yaşandığı, Müslümanlara yapılan “Srebrenista Katliamı” ve Bosna’nın simgesi olan “Mavi Kelebekler” vurgusu öne çıkmıştı.
Okul müdürü Hülya MESRİ Hanım da katliamın anlam ve önemini vurgulayan önemli bir konuşma yapmıştı.
Hülya Hanım benim Bakırköy’deki en eski arkadaşlarımdan. 2004 yılından bu yana dostuz ve dayanışma halindeyiz. Birlikte sendika yönetiminde bulunduk. Bir ara şube müdürlüğünde de bulundu.
Hülya Hanım'ın insan ve idarecilik yönlerini en iyi idarecilik yaptığı dönemlerde tanıdım. Önceki okulunda iken rahmetli Ferhat Öztemür ile müdür yardımcısı olarak çalışmıştı. Burada ise önce Fikret Keklik ile çalıştı. Fikret Bey’in başka bir okula müdür olarak atanması üzerine Mehmet Erdoğan kardeşimi müdür yardımcısı olarak transfer etti. Bunların üçü de birbirinden değerli dostlardır.
Sevgili Mehmet Erdoğan’a da ayrı paragraf açmam lazım. Uzun yıllar birlikte çalıştık. Gerek Bakırköy Lisesi çatısı altında ve gerekse İLESAM Meslek birliği ile Telif Hakları Derneği çatısı altında onlarca faaliyet yaptık. Teknik ve idari anlamda çok başarılı işler çıkarttı. Sadece bir örnek vermem gerekirse; 1. Telif Hakları Sempozyumu kitabı eğer bildiri metinlerini flash belleğe almamış olsaydı çok eksik çıkacaktı.
Katıldığım ikinci faaliyet “Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği Konseri” idi.
Üçüncü faaliyet “Müzik Bölümü Konseri” başlığını taşıyordu.
Bu programların şefleri Olcay Demirci ve Levent Ramazan Okumuş hocalardı. Bunlar aynı zamanda hem nitelikli hem de profesyonel müzisyenler.
Olcay Demirci, 10-12 yıl kadar önce Bakırköy Lisesi’nde staj yapmıştı. Dikkatimi o zaman çekmişti. Bir konserde de piyano çalarken izlemiştim. Geçenlerde bana, o gün ona hitaben; “Yanni gibi çaldığını ve sahneye hâkim olduğunu söylediğimi” hatırlattı. Olcay Bey aynı zamanda ses mühendisi olup Yıldız Teknik Üniversitesi’nde de öğretim görevlisi olarak derslere giriyor. Burada yer alan fotoğraflardaki imza da ona ait.
Sevgili Levent Ramazan Okumuş da müthiş. Aynı zamanda hemşeriyiz. Yani Ordulu. Uzun yıllar Ordu’da da görev yapmış. Ordu’nun kültür-sanat hayatından birçok sima ortak tanıdığımız. Yine İstanbul kültür hayatındaki birçok Ordulu da ortak tanıdığımız. Levent Bey’in müzik nosyonu da üst düzeyde. Müzik adına da güzel işler yapıyor.
Levent Bey’e, Telif Hakları Derneği olarak üçüncüsünü, 2023 yılı Kasım ayında düzenleyeceğimiz “Müzik Endüstrisi ve Telif Hakları Sempozyumu” nda mini bir konserle tamamlama düşüncemi de konuştuk. Daha da konuşacağız. Belki de sürece onları ve harika öğrencilerini de dahil ederiz.
Dördüncü faaliyet geçtiğimiz günlerde gerçekleşti. Başlığı; “Dalga Dalga Doğu Karadeniz Konseri” şeklinde belirlenmişti. Birinci faaliyetteki gibi şef Özge Yılmaz’dı.
Özge Hanım da okulun müzik öğretmenlerinden. Hatta ilk önce gelenlerden.
Okulun ilk defa öğrenci aldığı 2018-2019 yılında İLESAM, İBB ve Bakırköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile iş birliği içerisinde yaptığımız bazı faaliyetlere de öğrencileriyle destek vermişti.
Hatta birisinde okulda bulunan birçok öğretmenin, “9. Sınıftaki çocuklarının bu işlere dahil edilmesi çok erkendir” düşüncesinden hareketle çekince koymalarına rağmen Özge Hanım yardımcı olmuş ve öğrencileriyle faaliyetimizi taçlandırmıştı.
Özge Hanımın başarı ile hazırlayıp, yönettiği “Dalga Dalga Doğu Karadeniz Konseri” Artvin yöresinden “Deli Horan” ile başlayıp; “Uy Aha” ile sonlandı. Artvin, Rize, Trabzon, Ordu ve Samsun yörelerine ait 22 türkü okundu. Horan oynandı. Halatlar çekildi. Küçük ve anlamlı bir skece de yer verilmişti. Okunan türküler gibi sahnedekilerin kıyafetleri de Doğu Karadeniz bölgesine özgü idi.
Okudukları “Atabarı”, “Heyamo”, “Oy Benum Sevducağum”, “Kerez Çiçek Açıyor”, “Ağırsar Dereleri”, “Çay Elinden Öteye”, “Yol Havası”, “Gökte Yıldız Ay Misun”, “Mayıs Ayı Gelende”, “Gemiciler Kalkalım”, “Salına Salına da Suya Gidersin”, “Gemiler Giresun’a”, “Hekimoğlu Derler Benim Aslıma”, “Görele’den O Yana”, “Gine Yeşillendi Fındık Dalları”, “Çarşambayı Sel Aldı”, “Sular Durulur Derler” ve “Giresun Karşılaması (Bağlamam Perde Perde)” türküleri ile gençler dinleyenleri mest ettiler.
Bu gençler bizim gerçek hazinelerimizdir.
Bu gençlerin çalışma ve çabaları sonucunda dünyadaki “telif hakkı” pastasından önemli bir kısım ülkemize aktarılabilir.
Bu nedenle Güzel Sanatlar Lisesine kayıt yaptırma hakkı kazanan her öğrenci maddi yönden desteklenmelidir.
Her birine lisede okudukları süre içerisinde karşılıksız burs verilmelidir.
Üniversitelerin lisans bölümlerinde okuyan öğrencilere verilen burs/ kredi de emsal alınmalıdır.