Ülkelerin kuruluşları arasındaki ilişkilerde, bağımsızlığın yerine karşılıklı bağımlığın, geçtiği bir dünyada, yarışın yapısı ve anlamı büyük ölçüde değişmiştir. Artık bütün kuruluşlar arasında, öldürücü yarıştan daha çok, işbirliğinde, güçbirliğinde ve elbirliğinde, yarış önem kazanmıştır. Dünyada kuruluşlar arasında acımasız yarış, yarışanların sayısını azaltırken, ortaklaşa yarış yarışanlar sayısını çoğaltmaktadır.
Dünyanın bütün kuruluşlarının ana sorunu, güçbirliği yaparak ülkelerin, üretim gücünü büyütmektir. Bunun için bütün kuruluşların, “Azıcık olsun, benim olsun” anlayışı yerine, “Çok olsun, hepimizin olsun” anlayışını benimsemesi ve uygulaması gerekir. İster ülke, ister şehir, isterse de kuruluş ölçeğinde olsun, yeni yarışma ortamına uyum sağlayamayanlar, sağlayanlar tarafından pazardan çekilmeye zorlanırlar.
Dünyanın her ülkesinde, her yıl yüz binlerce insanın işsiz kaldığı, çalışmak için iş aradığı bir dönemde, yeni yatırımlarla ürün,hizmet ve bilgi üretme gücünü büyütmekten başka çıkar yol yoktur. İşsizliğin üstesinden gelmek, bütün ülkelerin sorunudur. Bunun için dünyanın, yeraltı ve yerüstü kaynakları, İşletme ve Yönetim Bilimlerinin desteğiyle, en uygun olarak dağıtılmalı ve en verimli olarak da değerlendirilmelidir.
Ülkelerin üretim güçlerini büyütmede, pek çok ülkede verilen başarılı örneklerinde olduğu gibi, mülkiyetin geniş tabana yayıldığı, bütün tasarruf sahiplerinin katıldığı, çok ortaklı kuruluşların sayılarının artırılması, büyük önem taşımaktadır. Bu yüzden başta Anadolu’nun, dünyaya açık şehirleri olmak üzere, dünyadaki bütün şehirlerin, gelecek yerli ve yabancı yatırımcıların, ulaşım ve konaklama sorunlarını çözmeleri gerekir.
Şehirlerin yerel yöneticilerinin, bütün ülkelerden yatırımcıların katılacağı, çok ortaklı kuruluşlara öncülük yapmaları, dünyadaki yoksulluğun üstesinden gelmede, atılacak adımların başında gelmektedir. Ülkelerde üretim gücüne, yeni açılımlar kazandırmada, belirleyici olan sermaye değildir. Yeni ürünler, yeni hizmetler ve yeni bilgiler üretenlere,dünyanın bütün ülkelerinden “Melekler” olarak nitelendirilen, yatırımcı kuruluşlar destek olurlar.Yoksulluğu yenmek,şeytanların değil, meleklerin işidir.
Türkiye dünyanın bütün ülkeleriyle, hava, deniz ve karayolu ulaşım ağlarını genişleterek, Türk yüzyıllarında olduğu gibi, yeniden üç kıtanın ve üç denizin merkez ülkesi olmalıdır. Geleceğin merkez ülkesininin temellerini, “Azıcık aşım, dertsiz başım” diyenler değil, “Çok aşım dik başım” diyenler atacaktır.Aşı çoğaltmak herkesin görevidir. Türkiye’yi yarına,çok çalışalım, hepimiz çalışalım diyen, hem çevre, hem de merkez olmasını başaran, küreselleşmiş şehirler taşıyacaktır.