Yıllar önceydi. 1979 yılı. Aksaray Kılıçarslan Ortaokulu 3.sınıfta okuyorum. Dönemin ilk dersi İngilizceydi . Derse girecek hocamızla ilk defa tanışıyoruz.

Tecrübe sahibi kişilerin sözleri o kadar değerlidir ki bir ömür boyu size bir el feneri gibi yol gösterir. İşte bendenizin

Değerli okuyucularımız, Allah`ın bir veli kulunun yolu bir gün bir köye düşer. Köylülerle hoş sohbet yaparken, etrafında bulunan buğday tarlalarına

Şehirden köye gelen birisine köyün muhtarı köylerinin ne kadar güzel ve şirin olduğunu anlatıyormuş. Temiz havası, suyu, bereketli toprakları derken

Bu satırların yazarı 1988 yılında Ankara Ü niversitesi İletişim Fakültesinden mezun olunca yabancı dil eğitimi için Londra`ya gittim. Tabii orada

İnsanın hayatta karşılaştığı olaylar karşısında verdiği tepkinin ölçüsü çok önemli. Verdiğiniz tepkinin durumuna göre sizin insani tekâmül ve olgunluk dereceniz

İstanbul`a çocukluğumda her yaz tatilinde gelir adım adım sokaklarını gezerdim. İlk İstanbul`a geldiğim yıl 1976 yılıydı ve 10 yaşındaydım. Süleymaniye

İstanbul Boğazının her iki yakasına da inci gibi dizilmiş güzel yalılar vardır. Bu yalıları boğazı gezerken meraklılarına anlatıyoruz ama içine

Bu satırların yazarının baba mesleği kuyumculuk ve sarraflıktır. Yani hem imalat hem de satış işi vardı. Efendim, kuyumcu dükkânımızda gelen

Muharrem Bey, İstanbul`un en seçkin ya da başka bir tabirle en zengin semtinde oturan bir iş adamıydı. Hani eskilerin dediği

Gençlerle yaptığımız İstanbul gezilerinden çok güzel hikâyeler çıkıyor. Gençlerimiz İstanbul`a sahip çıktıkça inşallah bu tarihi eserler daha nice yıllar ayakta

Ne kadar zor şu satırları yazmak sevgili dostlar biliyor musunuz? Çok sevdiğim bir insanın ardından yazı yazmak inanın beni çok

Zübeyir Bey dış ticaretle uğraşan bir iş insanıydı. Sık sık yurtdışına çıktığı için çocuklarına gereken zamanı ayıramadığından hep yakınırdı. Ü

Evin hanımı Neriman Hanım, iki gündür hazırlık yapıyordu, iftara misafir gelecekti. Gelen yabancı değildi canım, kız kardeşi ile eşi ve

İnsanoğluna hikmetin kimden ve nereden geleceği belli olmuyor. Siz eğer kendinizi hızlı yaşanan bu hayat şartlarında rotanızı hakka doğru ayarlamışsanız

İstanbul aziz bir şehirdir. Bu şehirde binlerce yıldır çok güzel insanlar yetişmiştir. Bu yetişen kaliteli insanlarda yine binlerce kıymetli insanların

Ankara Ü niversitesi İletişim Fakültesi`nde okuduğum yıllarda Samanpazarı`nda oturuyordum. Bir arkadaşımla birlikte beraber kalıyorduk. Sene 1984 ile 1988 yılları. O

İstanbul`umuzun tarihi ilçesinde bulunan tarihi cami Fatih Cami nin avlusunda çeşitli yaş gruplarında insanlar oturmuş dinleniyorlardı. Caminin Malta Kapısı ndan

Bey ünlü bir holdingin üst düzey yöneticisiydi. İşi icabı sık sık seyahat ederdi. Hatta bazı zamanlar toplantılara yetişebilmek için özel

Günlük kullanımda sarhoş veya serhoş deriz, içti sarhoş oldu. Halk ağzında daha sık serhoş da denir ki doğrusu da zaten

Gazetecilik yaptığım yıllarda adım adım Anadolu`yu dolaştık. Bu ziyaret esnasında hem mesleğimizle ilgili haber yaptık hem de şehirlerimizin maneviyat erlerini

İnsanın hayatta karşılaştığı olaylar karşısında verdiği tepkinin ölçüsü çok önemli. Verdiğiniz tepkinin durumuna göre sizin insani tekâmül ve olgunluk dereceniz

Kemal Bey, her pazar günü düzenli olarak İstanbul`da bulunan Belgrad Ormanları`na gider orada yürüyüş yapardı. Yürüyüş yaparken de ormanı seyrederek

Hikâyemiz ünlü bir künefe dükkânında geçiyor, burası o kadar marka olmuş ki, insanlar orada bir porsiyon künefe yiyebilmek için sırada