Ü nlü bir otelin lobisine gelen yeni evli çiftler, otele giriş işlemlerini yaptırıyorlardı. Otelde bir hafta kadar kalacaklardı. Kendilerine bir

Evvel zaman içinde muhteşem bir hükümdarın dünyalar güzeli bir kızı varmış. Kız evlilik çağına gelmiş ama kimseleri beğenmezmiş. Ne kralların

Imam-i Azam medreseden çıkıp evine giderken yol kenarından bir cambazın ip üstünde birtakım numaralar yaparak halkı meşgul ettiğini gördü. Kendisi

Bu satırların yazarının çocukluğu Aksaray`da geçmiştir. Çocukluk yıllarımda akrabalarımızla aynı mahallede olduğumuz için onları İstanbul`a yerleşince de ihmal etmedim,&nbsp sık

Hakikat yolcularını adım adım izinden takip etmeye devam ediyoruz. Yolumuz bu sefer Tunceli ile Çemişgezek ilçesine düştü. Orada girişte bizi

Anadolu`nun bir şehrinin güzel bir ilçesinde geçiyor bu olayımız. Hikâyeye bakıp da gülüp geçmeyin. Aman canım hikâye bu olur mu

Bir zamanlar İran`da bilginler ve sairler, ‘suskunlar meclisi’ adıyla bir topluluk oluşturmuşlardı. Ü ye sayısı otuz kişiydi ve bunu arttırmıyorlardı.

Nasreddin Hocamız bir gün bir davete gider. Davette bir de kuranı ezberleyen hafız vardır. Nasreddin Hoca hiçkimseye sormadan doğru salonun

Nasreddin Hoca`nın çiftçileri varmış. Onlara ekmeleri için tohumluk buğday Vermiş. Bunlar da buğdayı kaynattıktan sonra ekmişler. Tabii buğday bitmemiş tarlada

Bir tanıdığı, Nasreddin Hoca`ya gitmiş Bağdat taki bir dostuna Arapça mektup yazmasını istemiş. Nasreddin Hoca, Arapça bilmediği belli olmasın diye:

Bir gün Hocamız Nasreddin` in eşeği bir uçurumdan yuvarlanmış ve ölmüş. Hocamız bunun üzerine köy halkını toplamış ve onları eşeğin

İstanbul`da Resullah (s.a.v.) Efendimiz`in ayak izlerinin, sakal-ı şerif`inin olduğunu biliyoruz. Daha birçok eşya ve bize gelen kutsal emanetlerini görmüş veya

Bir laboratuvarda deney yapılıyor. İçinde bir büyük ve çokça küçük balığın olduğu kocaman bir akvaryum konuyor. Haliyle, büyük olan acıktıkça

Bir gün Sultan namaz kılarken yanına bir mektup bırakılır. Sultan mektubu okur Mektupta Nizamülmülk üm halktan çok vergi alıp zulüm

Nasreddin Hoca, eşeğine binip pazara giderken, arkasından yetişen bir atlı Hoca`ya alaylı bir ifadeyle: ‘Yahu Nasreddin Hocam, &nbsp eşek üstünde

Nasreddin Hoca`nın bahçesinde çok güzel kiraz yetişirdi Akşehir`in köylerinden bir ağa kiraz yetiştirmek ister ve Hoca`dan kiraz fidanı alır. Ağa

TURŞUYU KİM SATACAK Geçim derdi bu ya! Hoca da sıkıntıya düşmüş. Turşu satıp geçimini temin etmek istemiş. Hanımının hazırladığı lahana

İnsanoğlu Hazreti &Acirc dem`den beri devamlı bir tekâmül içerisindedir. Maddi olarak da gelişiyor, fiziki olarak da gelişiyor. Teknoloji alanında inanılmaz

Türkiye`de altın ithalatı şimdiki gibi serbest değildi bir zamanlar. 1979 ile 1983 yılları arasında altın ithalat yasağı vardı. Kuyumcuların da

Aksaray`da dükkan komşumuz&nbsp Berber Hakkı Usta vardı. Hep gittiğimizde saçımızı üçnumaraya vururdu; Liseye başladım ve yine berbere gittim tabii bu

Ü nlü işadamı Refik Bey, oldukça hırslıydı. O bir şeye kafayı taktı mı mutlaka ne yapar eder onu elde etmenin

Umre dönüşü Yılmaz Bey, Ramazan`ı geçirmek güzel bir şekilde ihya etmek için her sene olduğu gibi bu sene de umreye

Sevgili dostlar, geçen gün dostumla konuşurken söz döndü dolaştı geldi ‘Titanik’ gemisine takıldı. Bu geminin batışı için herkes farklı bir

Huzurun tarifini sorsak herkes farklı bir tarif yapar, huzur kimine göre yalılar, katlar, arabalar sahibi olmak diye tarif ederken kimine