Baharın gelmesi ile birlikte ağaçlar yeşil elbiselerine bürünüp, uhrevi mânası ile göz dolduruyor. Genellikle bahar dalları, çiçekler rağbet görse de baş döndüren çiçeklerin siperidir yapraklar. Ya Hay, benim için yaprak çok özeldir. Yaprakların sultanı asma yaprağıdır.
Çocukluğumun şehirlerinde bahçeli evlerin hepsinde bir asmalı çardak olurdu. Çardak altı kahvaltı ile başlayan gün öğleden sonra çayları ile devam eder, akşam aileyi bir masa etrafında toplardı. Bazılarının da huzurlu uykusunu örten yeşil bir örtüydü.
Her ne kadar apartmanda yaşasak da çevremiz bahçeli evler ile doluydu. Anneanne evi her zaman sımsıcak yuvadır. Henüz ilkokula başlamadan biraz da merakınız varsa ev işlerine aşina olursunuz. Asma aileyi, komşuları bir araya toplama noktasında da sosyal bir role sahiptir. Yapraklar gövermeye başlayınca halk tabiri ile “kartlaşmadan” toplayıp sarmak, kış için basmak gerekir. Asması olmayan olanın bahçesinden nasiplenir, imece usulü işler bitirilir kışa hazırlık yapılır. Taze taze ekşi yaprakları toplayıp, kısır yapıp neşe ile yemek asma seramonisinin bir parçasıdır. Asma şenliğinin öznesi çocuklar büyüklerin yanlarına ilişip usulca kendi paylarına düşen işleri öğrenirler. Minicik yaprakları minicik eller daha sabırla, ilgiyle desteler. Büyükler tarafından “bak senin destelediğin yaprak ne kadar da lezzetli olmuş, ellerini severim” diye pohpohlanınca yaprak destelemek artık sanat haline dönüşür. O yaşlarda işe yaramanın verdiği gurur, her şeyi oyun haline getirip eğlenmek gibi görünse de aslında yaşam becerilerinin böylelikle kazanıldığını yetişkin olunca fark eder insan.
Günümüzde yaygın kültürünü koruyan asmanın köklü bir geçmişi vardır. Arkeolojik çalışmalar neticesinde 140 milyon yaşındaki bitkinin herba ve yaprak fosilleri ile çok iyi korunmuş tohumları bulunmuştur. M.Ö. 6000’den sonra kültüre alındığı tahmin edilen asma halk hekimliğinde farklı amaçlarla kullanılmaktadır. Hitit duvar resimleri ve hiyerogliflerinde asmadan bahsedilmektedir. Frigya bölgesi kalıntılarında, Roma ve Yunan Medeniyetine ait sikkeler, heykeller, seramik eşyalar ve binalarda asma figürünün önemli olduğu görülmektedir. M.Ö 2400’lerden kalan Mısır hiyerogliflerinde üzüm yetiştiriciliği ve şarap yapımı tasvir edilir. Hipokrat, Plinus, Galen o dönemde şarabı hastalıkların tedavisinde kullanmıştır.
Anadolu’da asmanın tarihi Anadolu Medeniyeti ile başlar. Anadolu Medeniyetler i Müzesi’nde sergilenen Hititler’den kalma M.Ö. 3000’lere ait som altından yapılmış şarap sürahisi ve ayaklı şarap kadehi, Kültepe’de bulunan M.Ö. 1750’den kalma Koçbaşı şeklindeki içki kapları kutsal törenlerde kullanılmıştır.
Anadolu’da bağcılık birçok yörede yapılmıştır. Van’da Uratulardan kalma Menua (Semiramis, Şamram) sulama kanalı ve çevresindeki asma bahçeleri eski belgelerde çokça anlatılmıştır. Van Kadembastı’da bulunan Kral Menua Kanalı’nın destek duvarlarında 5 yazıttan birinde şu ifadeler bulunmaktadır, “Bu bağ, Menua’nın kızı Tariria’nındır. Adı “TARîRîA BAĞIDIR”. 17. yüzyılda Van Kalesi’ni ziyaret eden Evliya Çelebi, kalenin tüm pencerelerinin yemyeşil bağ ve bahçelere baktığını, bu uçsuz bucaksız bağ ve bahçelerin herkesi etkileyecek kadar güzel olduğunu seyahatnamesinde yazmıştır.
Diyarbakır Ulu Cami 639 yılında Müslüman Araplar tarafından Martoma Kilisesi’nin camiye çevrilmesiyle oluşturulmuş olup, caminin süslemelerinde kullanılan asma yaprakları ve üzüm salkımları dikkat çekicidir. Kapadokya çevrelerinde Ortahisar kasabasındaki Üzümlü Kilise zengin üzüm motiflerine sahiptir.
Selçuklu ve Osmanlı döneminde, cami ve sarayların duvar çinilerinde asmanın ve üzümün kullanıldığı görülmektedir. Asma ve üzüm figürlerine her medeniyet kendi özelinde ayrı bir anlam atfetmiştir. Asma ve üzüm salkımı kilise, mezar taşı, camilerin oyası olmuştur. Yapılan arkeolojik çalışmaların yanı sıra kendi yaşam tecrübelerimiz de göstermektedir ki önemli bir kültür bitkisi olan asmanın Anadolu’da köklü bir geçmişi vardır. Türk Mutfağı’nın kadim yemeği, kültür bitkisi asma üzerinde, medeniyetlerin ortak buluştuğu nokta bolluk, bereket ve şifayı temsil ediyor olmasıdır.
Kadim asmalı çardakları ve asmayı sevmek için ne kadar çok haklı sebebimiz var. Yeni moda sarmaşık peyzaj ürünlerine karşı , iyi ve güzel olan sevdiklerimizin yaşatılması ve korunması kıymetli.